14. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/1754 Karar No: 2013/3779 Karar Tarihi: 14.03.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/1754 Esas 2013/3779 Karar Sayılı İlamı
(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2013/1754 E. , 2013/3779 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.04.2012 gününde verilen dilekçe ile geçit irtifakı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.01.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilerek 1215 sayılı parsel lehine 1217 sayılı parsel aleyhine geçit irtifakı kurulmuştur. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır, Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit
2013/1754-3779 -2- ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir. Somut olaya gelince; geçit davalarında davacı taşınmazı lehine kurulan geçitin kesintisiz olarak genel kadastral yola bağlanması gerekir. Mahkemece, kurulan geçit tapulama harici yere bağlanmış olup, tapulama harici yerlerde sicil oluşturulamayacağından (E) ile gösterilen seçeneğin devamında tapulama harici yerden geçilerek kanal yoluna bağlantı kurulması mümkün değildir. Davalının, kuzeyindeki 1217, 1219, 1220 ve 1221 sayılı parselleri bir bütün olarak kullandığı gerekçesi ile (D) seçeneği tercih edilmemiş ise de davacının 1215 sayılı parselinin kuzey doğu kısmından başlamak suretiyle davalının 1219 sayılı parselinin güney ve doğu sınırları takip edilerek kuzeydeki genel yola bağlantı kurulup kurulmayacağı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 14.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.