9. Hukuk Dairesi 2014/21356 E. , 2015/33086 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/09/2013
NUMARASI : 2011/1079-2013/242
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti
Davacı, davalı Bakanlığa ait hastanede alt işveren işçisi olarak çalışırken iş sözleşmesini emeklilik sebebiyle feshettiğini iddia ederek, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti ve ulusal bayram ve genel tatil ücretinin ödetilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti
Davalı T.C. Sağlık Bakanlığı vekili, davacının alt işveren şirketin işçisi olduğunu ve husumet ehliyetlerinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz
Kararı, davalı T.C. Sağlık Bakanlığı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunî gerektirici sebeplere göre davalı T.C. Sağlık Bakanlığı’nın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davanın ıslahı ve zamanaşımı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Taraflar, davanın veya savunmanın genişletilmesi yasağı sebebiyle yapamadıkları usul işlemlerini, karşı tarafın rızasına gerek duymadan ıslah yoluyla yapabilirler.
Islah ile; vakıalar, dava konusu ve talep sonucu değiştirilebilir. Islah yoluyla ikinci tanık listesi verilemez.
Taraflar, tahkikat bitinceye kadar ıslah yoluna başvurabilirler. Ancak hükmün usul yönünden bozulmasından sonra yapılan ıslah da geçerlidir.
Islah, tek taraflı bir usul işlemi olup karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Ancak 6100 sayılı HMK’nın 177 nci maddesinin gerekçesinde belirtildiği üzere ıslah dilekçesinin karşı tarafa tebliği gereklidir.
Davalı, davaya cevap vermemiş ise, sonradan vereceği ıslah dilekçesi ile davaya cevap veremez. Çünkü ortada daha önce yapılmış bir usul işlemi yoktur. Örneğin, davalı, davaya hiç cevap vermemiş ise, sonradan vereceği ıslah dilekçesi ile zamanaşımı def’inde bulunamaz. Ancak davacı, savunmanın genişletilmesine açıkça muvafakat ederse, bu durumda mahkemece, zamanaşımı savunmasının dikkate alınması gerekir.
Davacı, kısmî dava konusu talebini, daha sonra ıslah yoluyla artırabilir. Bu hâlde ıslahla artırılan talep harca tâbi ise, davacının bakiye harcı yatırması gerekir; harç yatmadıkça ıslah yapılmamış sayılır. Kısmî davada, davalı, ıslah dilekçesinin tebliğinden sonra süresi içinde zamanaşımı def’inde bulunmuş ise mahkemece, ıslahla artırılan kısım yönünden zamanaşımı savunmasının dikkate alınması gerekir.
Davacı, belirsiz alacak davasında, alacak miktarı belirlendiğinde talebini netleştirerek iddiayı genişletme yasağına tâbi olmadan ve ıslaha gerek olmadan asıl talebini artırabilir. Fakat bu durumda dahi bakiye harcı yatırması gerekir. Belirsiz alacak davasında zamanaşımı savunması, talebin tümü yönünden dava tarihine göre değerlendirilmelidir.
Somut olayda davacı, kısmî davadaki talebini ıslah ile artırmış, davalı vekili ıslahtan sonra yöntemince zamanaşımı def"inde bulunmuştur. Islahtan geriye doğru 5 yıl gidildiğinde dava dilekçesinde istenen miktarlar dışında zamanaşımına uğrayan fazla çalışma ve genel tatil alacakları bulunduğundan, mahkemece ıslahtan sonraki zamanaşımı savunmasının dikkate alınmaması isabetsizidir.
3- Taraflar arasında, talebin aşılıp aşılmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 24 üncü ve 26 ncı maddelerine göre, yargıç, tarafların talebi olmadan bir uyuşmazlığı kendiliğinden inceleyemez ve karara bağlayamaz. Kanunda açıkça belirtilmedikçe hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya icra takibini yapmaya zorlanamaz. Yargıç, bir davada tarafların talep sonuçları ile bağlıdır; talepten fazlasına veya talepten başka bir şeye karar veremez. Ancak, duruma göre talepten daha azına karar verilebilir. Yargıcın, tarafların talepleriyle bağlı olmadığına dair kanun hükmü veya kamu düzenini ilgilendiren bir durum varsa bu kural uygulanmaz. Örneğin, sosyal güvenlik hakkı, anayasa ile güvence altına alınmış vazgeçilemez temel sosyal haklardandır. Bu sebeple, hizmet tespiti davalarında davadan feragat geçersizdir. Yine bütün davalarda yargılama giderleri, harç ve vekâlet ücreti konusunda tarafların bir talebi olmasa dahi mahkeme, kamu düzenini ilgilendiren bu konularda re’sen hüküm kurmak zorundadır.
Somut olayda davacı, kısmî dava dilekçesinde faiz istemiş, ancak ıslahta faiz istememiştir.
Mahkemece, ıslah ile artırılan alacak miktarlarına da faiz uygulanarak talebin aşılması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 23.11.2015 tarihinde oyçokluğuyla ile karar verildi.
KARŞI OY
Yerel mahkemece, ıslah ile arttırılan ancak ıslah ile arttırılan kıdem tazminatı için fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiştir. Temyiz incelemesi sonucu çoğunluk görüşü ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun da çoğunluk görüşü ile verdiği gerekçe gibi “dava konusunun ıslah sureti ile arttırılması kısmi ıslah kabul edilerek ve ek dava niteliğinde değerlendirilerek, ıslah ile arttırılan miktara ıslah dilekçesinde talep olmadığı, talep aşılarak faiz yürütülmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile yerel mahkeme kararının bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir.
Islah, karşı tarafın onayına ve yargıcın kararına bağlı olmaksızın bir tarafın usule ilişkin yaptığı işlemleri, gerekli giderleri vermek koşuluyla yasada belirtilen süre içerisinde yöntemine uygun biçimde tamamen veya kısmen düzeltilmesini sağlayan hukuksal bir işlemdir.
Normatif düzenleme, HMK .’un 176. maddesine göre;
“(1) Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.
(2) Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.”
Kısmen ıslahta davada daha önce yapılmış olan belli bir usuli işlemin düzeltilmesi söz konusudur. Kısmen ıslaha uygulamada sıklıkla dava konusunun(müddeabihin) arttırılması biçiminde rastlanmaktadır. Davanın kısmen ıslahı ile davada yapılmış olan belli bir usul işlemi ıslah edilir(düzeltilir) ve bundan sonraki usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sağlanır.
Kısmi ıslah sureti ile dava konusunun arttırılması ile kısmi dava dilekçesinde belirtilen miktarın arttırılmasına ilişkin usul işlemi düzeltilmekte ve dava tam eda davası niteliğini almaktadır. Dava dilekçesinde faiz istemi var ise ıslah ile miktar arttırıldığından ayrıca ıslah dilekçesinde faiz istenmesine gerek bulunmadığı gibi ıslah ise arttırılan isteklere temerrüt varsa temerrüt tarihinden faiz yürütülmesi gerekir. Zira kısmi ıslah da olsa ıslah bir ek dava değildir, bu dilekçe ile dava dilekçesinde kısmi olarak istenen miktar düzeltilmiştir.
Yerel mahkemenin ıslah ile arttırılan kıdem tazminatı miktarına fesih tarihinden faiz yürütülmesi isabetli olduğundan, yerel mahkeme kararının onanması gerekirken bozulması ve düzeltilerek onanması doğru değildir. Çoğunluk görüşünde açıklanan gerekçe ile katılınmamıştır. 23/11/2015