Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4122
Karar No: 2021/1432

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4122 Esas 2021/1432 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2021/4122 E.  ,  2021/1432 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Davacı yüklenici vekili asıl dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 10.09.2005 tarihli protokol uyarınca davalı iş sahiplerine ait Muğla ili, ... ilçesi, .... Köyü .. ada... parsel nolu, toplam 2.160.000 m² büyüklüğündeki alana yönelik 1/25000 ölçekli çevre düzenlemeleri plan değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı yapılması ve parselasyon planlarının onaylattırılması işini üstlendiğini, protokolün 5. maddesinde iş karşılığında davacıya imar planlarının yapım bedeli olarak 3.200.000 USD ödeneceği, yine protokolün 6. maddesi uyarınca gayrimenkullerin satışından elde edilen gelirden, proje bedeli ve diğer masraflar düşüldükten sonra elde edilecek kârdan %25"inin davacı yüklenicinin alacağı kabul edildiği, müvekkilin azledildiği zamana kadar planlama işlemlerinin neredeyse tamamının bitirildiği, 1/1000 ölçekli planların hazırlandığı, ancak vekaletnameden azlin ilgili belediyeye ulaştırılması nedeni ile belediyenin planı işleme almadığı, planlama ücretinin ödenmesindeki temerrüt halinde sözleşmenin 11. maddesinde cezai şart olarak 5.000.000,00 USD kararlaştırıldığı, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere yapılan iş bedeli ve yoksun kaldığı kâra dair tazminat haklarını teminen 10.000,00 USD, ifaya eklenen cezai şart nedeni ile 10.000,00 USD olmak üzere toplam 20.000,00 USD"nin temerrütün oluştuğu tarihi izleyen 03/01/2008 tarihinde başlanarak, 3095 sayılı Kanun"un 4/A maddesi uyarınca tahakkuk edecek faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı iş sahipleri vekili karşı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki protokol uyarınca 37.950.000 USD arsa bedelleri ile 3.2000.000 USD plan yapım ücretinin mahsubundan sonra kalan net karın %25"inin davacı şirkete ait olacağının kararlaştırıldığı, 818 Sayılı BK 20. maddesine göre emredici nitelikteki hukuk kurallarına aykırı sözleşme akdedilmesi durumunda sözleşmenin butlan ile geçersiz olduğunu, taraflar arasında akdedilen 10/09/2005 tarihli sözleşmenin 6. maddesindeki taşınmazın satışı sonucu elde edilecek kârın %25"inin davalı şirkete verilmesine ilişkin hükmün “TMMOB Şehir Planlayıcıları Odası Serbest Şehircilik Hizmetleri, Büro Tescil Mesleki Denetim ve En Az Ücret Yönetmeliği”nin emredici ve yasaklayıcı nitelikteki 5. maddesine aykırı olduğu, 5. maddesinde kayıt ve tescil için yeterli koşullarının düzenlendiği, şirket ana sözleşmesinin emlak satımı ticari kâr elde edilmesine yönelik faaliyetlerde bulunan şirketlerin tescilinin yapılamayacağının belirtildiği, davalı şirketin planlama ile birlikte taşınmaz satışından kâr alacağına dair sözleşmedeki hükmün geçersiz olduğu iddiası ile sözleşmenin 6. maddesinin emredici ve yasaklayıcı hukuk kurallarına aykırı olması nedeniyle geçersiz olduğunun tespitine ve iptaline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davayla ilgili cezai şarta ilişkin 10.000,00 USD’lik talebin reddine, 2.976.000,00 USD iş bedeli alacağının fiili ödeme tarihindeki değeri üzerinden Dolara devlet bankalarının uyguladığı 1 yıl vadeli mevduat hesabına uygulanan en yüksek faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline, 34.200.332,00 TL kâr kaybı alacağının da 03/01/2008 tarihinden itibaren ticari faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi sonucunda (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 2014/6689 Esas – 2015/2707 Karar ve 22.05.2015 günlü kararı ile, protokolün 11. maddesinde, arsa sahiplerinin haklı bir nedene dayanmadan tek taraflı olarak sözleşmeden caymaları halinde 5.000.000 USD cezai şart ödeyeceklerinin kararlaştırıldığı, sözleşmedeki bu hükmün dönme cezası niteliğinde olduğu, sözleşmede dönme cezası kararlaştırılmışsa sözleşmenin ifa edilmemesi durumunda alacaklının sözleşmede belirtilen miktarla yetinmek zorunda olduğu, fesih nedeniyle alacaklının uğramış olduğu zarar miktarı dönme cezasından fazla olsa dahi alacaklının, bunu borçludan tazminini isteyemeyeceği, mahkemece ıslah da dikkate alınarak 34.200.332,00 TL kâr payının tahsiline karar verilmiş ise de, davacının 5.000.000 USD üzerindeki zararını isteyemeyeceği, mahkemece bu nedenle 5.000.000 USD dönme cezasının TL karşılığı tutarında kâr payı alacağına hükmedilmesi ve ayrıca kararda, iş bedeli alacağına faiz hükmedilmiş ise de, faiz başlangıç tarihinin ne olduğunun hüküm fıkrasında belirtilmediği, dava ve ıslah tarihleri dikkate alınarak faiz başlangıç tarihlerinin belirtilmesi ve ayrıca kâr payı alacağına 03.01.2008 ihtar tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiş ise de, söz konusu tarihin temerrüde düşürücü niteliği olmadığından bu alacak kalemi için de dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. Bozma sonrasında yapılan yargılama sonrasında mahkemece verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi sonucunda (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 2015/4124 Esas – 2016/4800 Karar ve 24.11.2016 tarihli kararı ile kısa karar - gerekçeli karar çelişkisi nedeniyle kararın bozulduğu, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmediği anlaşılmıştır. Bozma sonrasında yapılan yargılama sonunda mahkemece, kâr kaybına ilişkin cezai şart olarak belirlenen 5.000.000,00 USD geçmemek kaydıyla; bu miktar üzerinden kabulü ile 5.000.000,00 USD kâr payı alacağı şeklindeki davacı şirket zararının 9.000,00 USD bölümünün 29.04.2008 tarihinden başlanarak, 4.991.000,00 USD bölümünün de ıslah tarihi olan 01.02.2011 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca hesap edilecek faiziyle birlikte, fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının davalılardan müteselsilen tahsiline, iş bedeli 2.976.000,00 USD"nin dava sırasında haricen ödenmekle kapatıldığı ve davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına, talep edilen 2.976.000,00 USD"nin dava tarihi olan 29.04.2008 tarihinden başlanarak, ödendiği 03.09.2015 tarihine kadar 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca hesap edilecek faizinin, fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının davalılardan müteselsilen tahsil edilmesine karar verilmiştir. Kararın davalı- karşı davacı arsa sahiplerince temyiz edilmesi sonucunda (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 2019/3122 Esas – 2020/2463 Karar ve 14.09.2020 günlü kararı ile, usuli kazanılmış hak ilkesi uyarınca asıl davada kabul edilen kâr payı şeklindeki davacı şirket zararının 9.000,00 USD’sinin 29.04.2008 tarihindeki, 4.991.000,00 USD’sinin de ıslah harcının yatırıldığı tarih olan 01.02.2011 tarihi itibariyle T.C. Merkez Bankasından sorulup belirlenecek efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılıklarının dava ve ıslah tarihlerinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte, davadan sonra ödenip konusuz kaldığı kabul edilen 2.976.000,00 USD iş bedeli alacağı ile ilgili olarak da yüklenici vekilinin açıklama dilekçesindeki beyanları dikkate alınarak 1.000,00 USD’sine dava tarihi, 2.975.000,00 USD’sine de ıslah tarihinden başlanarak ödendiği 03.09.2015 tarihine kadar 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarınca USD cinsinden 1 yıllık vadeli mevduat hesabına uygulanan en yüksek oranı üzerinden hesap edilecek faizin fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının asıl dosya davalıları arsa-iş sahiplerinden müteselsilen tahsil edilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu anlaşılmıştır.
    Karara karşı, taraf vekillerince karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
    1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre HUMK’nın 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uymayan davalı-karşı davacı iş sahiplerinin tüm karar düzeltme taleplerinin reddi gerekmiştir.
    2- Davacı – karşı davalı yüklenicinin karar düzeltme talebine gelince;
    Taraflar arasında imzalanan 10.09.2005 tarihli protokolün 5. maddesinde, arsa bedeli USD cinsinden belirlendiği gibi, aynı madde içerisinde proje bedeli de USD olarak belirlenmiştir. Protokolün 11. maddesinde cezai şartlar başlığı altında cezai şart da 5.000.000 USD olarak belirlenmiştir. Sözleşme içeriği ve bu maddeler değerlendirildiğinde; işin konusunun, kâr payının, tarafların yükümlülüklerinin USD cinsinden belirlendiği anlaşılmaktadır. 818 Sayılı mülga BK’nın 83. maddesinde, (6098 Sayılı TBK’nın 99. maddesinde) konusu para olan borçların ülke parası ile ülke parası dışında bir para birimi ile ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç değer üzerinden ülke parasıyla da ödenebilir hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm dikkate alındığında, sözleşmede başka ülke parasıyla edimin ifası kararlaştırılabileceği ve böyle bir kararlaştırma varsa bu para birimi ile tahsilinin talep edilebileceği hüküm altına alınmıştır ve davacı yüklenici de dava konusu talebinde sözleşmede kararlaştırılan haliyle USD olarak tazminatın tahsilini talep etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme ve belirtilen Kanun hükmü (Mülga BK 83 ve TBK 99) nazara alındığında davacı tarafın USD cinsinden talepte bulunması mümkündür.
    Her ne kadar, (kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 22.05.2015 tarih ve 2014/6689 Esas, 2015/2707 Karar sayılı bozma ilamının 2. bendinde, davacı yüklenicinin 5.000.000 USD’yi aşan zararlarını isteyemeyeceği dikkate alınarak fesih nedeniyle uğranılan zararlarına karşılık 5.000.000 USD dönme cezasının Türk Lirası karşılığı kâr payı alacağının tahsiline hükmedilmesi gerektiği belirtilmiş ve mahkemece bu bozma ilamına uyulması nedeniyle 5.000.000 USD’nin TL karşılığına hükmedilmesi gerektiği yönünde davalı lehine usulî kazanılmış hak oluşturacağı gerekçesiyle (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 2019/3122 Esas – 2020/2463 Karar ve 14.09.2020 günlü kararı ile mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş ise de, karar da usulî kazanılmış hakkın istisnaları tartışılmamıştır. İlk bozma ilamında bu cezanın açıkça dönme cezası olduğunun kabul edildiği, dönme cezasının da haksız fesih halinde aynen ifasının talep edilebileceği, davaya konu sözleşmede de 5.000.000 USD dönme cezasının kararlaştırıldığı ve açılan davada da talep edildiği, yine bozma ilamında bu dönme cezasının verilebileceği, bu miktarı aşan kâr payının verilemeyeceğinin kabul edildiği, buna rağmen dönme cezası olan 5.000.000 USD’nin TL karşılığının hüküm altına alınması gerektiği yönündeki bozma içeriğinin, BK’nın 83. maddeleri (TBK’nın 99. maddesi) dikkate alındığında, yasanın açık hükmüne aykırı olması nedeniyle maddi hataya dayandığı açıktır. Yargıtayın kararı her türlü yorumun, hukuki değerlendirme veya delil takdiri dışında, açıkça ve tartışmasız şekilde başka bir şekilde yorumlanamayacak açıklıkta maddi hataya dayalı ise ve onunla sıkı sıkıya bağlı olduğu halde usulî kazanılmış hak ilkesi uygulamayacaktır. Yukarıda belirtildiği gibi açık bir kanun hükmünün ihlal edilmiş olması da açıkça maddi bir hata oluşturur. Açık bir maddi hata olması halinde bozmaya uyulması halinde usulü kazanılmış hak oluşturmayacaktır. Tüm bu hususlar dikkate alındığında, her ne kadar (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 22.05.2015 tarih ve 2014/6689 Esas, 2015/2707 Karar sayılı bozma ilamında 5.000.000 USD karşılığı TL olarak kâr payı alacağına hükmedilmesi belirtilmiş ise de; bu belirleme herhangi bir gerekçeye dayalı olmadığı gibi maddi hata olup tartışılarak bir sonuca ulaşıldığı yönünde de Daire bozma ilamında bir açıklık yoktur. Esasen belirtilen madde hükmü tartışılmayacak kadar açık ve nettir. Bu nedenle hükmüne uyulan bozma ilamı maddi hataya dayalı olup, mahkemece bozma sonrasında 5.000,000 USD dönme cezası alacağının 9.000,00 USD’lik kısmına 29.04.2008 tarihinden başlanarak, 4.991.000,00 USD’lik kısmına da ıslah tarihi olan 01.02.2011 tarihinden itibaren yabancı para birimi üzerinden ve bu alacağa 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca hesap edilecek faiziyle birlikte fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının davalılardan müteselsilen alınması yönünde kurulan hükmün bu yönüyle doğru olduğu, bozma ilamının bu yönüyle yanlış olduğu bu kez yapılan inceleme sonucunda anlaşıldığından (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 2019/3122 Esas, 2020/2463 Karar ve 14.09.2020 günlü bozma ilamının kaldırılmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece yargılama sırasında haricen ödenen 2.976.000,00 USD iş bedeli alacağına, yüklenici vekilinin 20.01.2017 tarihli dilekçesindeki beyanları dikkate alınarak 1.000 USD’sine dava, 2.975.000 USD’sine ise 01.02.2011 ıslah tarihinden başlanarak ödendiği 03.09.2015 tarihine kadar faiz işletilmesi gerekirken, tümüne 29.04.2008 dava tarihinden ödendiği 03.09.2015 tarihine kadar faiz işletilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK"nın 438/VII. maddesi uyarınca mahkeme kararının bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı – karşı davacı iş sahiplerinin tüm karar düzeltme taleplerinin reddine, 2. bent uyarınca davacı – karşı davalı yüklenicinin karar düzeltme talebinin kabulü ile (kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 2019/3122 Esas, 2020/2463 Karar ve 14.09.2020 günlü bozma ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının hüküm bölümünün 2. fıkra 2. bendinde yer alan “2.976.000,00 USD’nin” den sonra “1.000 USD’sine” rakam ve kelimelerin gelmesine yine devam eden cümlenin “başlanarak” kelimesinden sonra “2.975.000 USD’sine ise 01.02.2011 ıslah tarihinden” rakam ve kelimelerinin eklenmesine, hükmün değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınması gereken karar düzeltme harcı peşin olarak yatırıldığından davalı-karşı davacı ......."dan yeniden harç alınmasına yer olmadığına, takdiren 490,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyen davalı-karşı davacı ... Umut Akarca"dan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, davacı-karşı davalıdan peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde iadesine,
    11.11.2021 tarihine oy birliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi