(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2013/1778 E. , 2013/3763 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.07.2009 gününde verilen dilekçe ile ipotek derece ve sırasının değiştirilmesi olmaz ise tazminatın tahsili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 26.10.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ipotek sıra ve derecesinin değiştirilmesi bu mümkün olmaz ise tapu sicilin düzgün tutulmaması nedeniyle tazminatın tahsili istemlerine ilişkindir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının ipoteğinin tesis edildiği tarihten önce davalı ... A.Ş"nin lehine birinci sıra ve derecede ipotek tesis edilmiş olması ve ipoteğin yanlış tesis edilmesi nedeniyle TMK"nun 1007. maddesi uyarınca tazminat talep edebilmek için somut zararın bulunmasının gerektiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2- Anayasa’nın 40. maddesinin 3. fıkrasında “kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da kanuna göre Devletçe tazmin edilir.” hükmü öngörülmüş, keza Anayasanın 129. maddenin 5. fıkrasında “memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceği” açıklanmıştır. M.K.nun 1007. maddesi bu bağlamda yorumlandığında, tapu sicillerinin tutulmasından ve bundan doğan zararlardan
2013/1778-3763 - 2 -
devletin sorumlu olacağı ilkesinin benimsendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, tazminat isteminin Tapu Sicil Müdürlüğüne değil Hazineye yöneltilmesi gerekir. Bu durumda davalının pasif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Mahkemece davanın bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de hüküm sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
3- 6100 Sayılı HMK’nın 326. maddesinde belirtildiği üzere, hüküm verilirken yargılama giderlerinin davada haksız çıkana yükletileceği öngörülmüştür. 29.05.1957 tarihli ve 4/16 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yargılama giderleri arasında vekalet ücreti de bulunmaktadır.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. madesinin 2. bendinde "" Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur"" şeklinde düzenleme bulunması nedeniyle, davalı ... lehine maktu velalet ücreti yerine nisbi vekalet ücreti tayin edilmesi doğru görülmemiş ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nın 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1). bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine (2.) bentte açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde DEĞİŞTİRİLMESİNE ve (3.) bentte açıklanan nedenlerle hüküm sonucunun (1.) paragrafının (a) bendinin hükümden çıkartılarak yerine ""Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine" cümlesinin eklenmesi suretiyle düzeltilmesine, hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, 14.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.