Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/1386
Karar No: 2016/8835
Karar Tarihi: 20.04.2016

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2015/1386 Esas 2016/8835 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2015/1386 E.  ,  2016/8835 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    Dava Türü : Alacak

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... .... vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı ... ....vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
    2-Davacı, davalı işyerinde pompa operatörü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız nedenle sona erdirildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
    Davalılar, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Somut olayda, davacı dava dilekçesi ile talep ettiği alacak miktarlarını ayrı ayrı belirtmeyerek toplamda 1.500,00 TL talepte bulunmuştur. 02/07/2014 tarihli ıslah dilekçesinde ise kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağı talebi yokmuş gibi 1.000,00 TL olan fazla mesai ücretini, 400,00 TL olan hafta tatili ücretini ve 100,00 TL olan ulusal bayram genel tatil ücretini arttırdığını belirterek dava dilekçesinde talep ettiği 1.500,00 TL yi sadece fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücreti olarak istemiş gibi davasını ıslah etmiştir. Öncelikle dava dilekçesinde davacının talep ettiği 1.500,00 TL lik miktar içerisinde kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti de bulunduğuna göre mahkemece davacıya hangi alacaklar için ne miktarda talebi olduğu açıklattırılmalı eğer davacı tarafça bir açıklamada bulunulmaz ise her bir alacak için eşit miktarda talep edilmiş gibi bir değerlendirme yapılması gerekir. Mahkemece bu husus düşünülmeden davacının ıslah dilekçesindeki miktarlara itibar edilerek hüküm kurulması hatalı olup bozmayı nedenidir.
    3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun "taleple bağlılık ilkesi" başlığını taşıyan 26. maddesinde "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmüne yer verilmiştir.

    HMK"nun 176 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilmesi imkânını sağlamaktadır. İki taraf da duruşmada hazır iseler ıslah sözlü olarak yapılabilir. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Ancak, davacı peşin harç yanında başvuru harcını da yatırarak yeni bir talep de bulunması hallerinde ise bir ek dava olarak nitelendirilme hali olayımız dışındadır.
    Somut olayda davacı dava dilekçesinde, hafta tatili alacağı talep etmemiş 02/07/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile 400,00 TL talep ettiğini ileri sürdüğü hafta tatili alacağını 2.416,85 TL’ye yükselttiğini bildirmiş, nispi ıslah harcını yatırmış başvuru harcı ise yatırmamıştır. Davacının hafta tatili alacağı talebi dava dilekçesindeki taleplerinden farklı bir alacak olup davacı tarafça ayrı bir dava açılıp iş bu dava ile birleştirilmesi talep edilebilirdi. Dava dilekçesinde talep edilmeyen bir alacak ıslah ile talep edilemeyeceği gibi, başvuru harcı da yatırılmadığından bu dilekçenin ek dava olarak kabulü de mümkün değildir. Bu nedenle, hafta tatili alacağı hakkında dava açma hakkı saklı kalmak kaydıyla ıslah isteminin reddine karar verilmesi gerekirken hafta tatili talebinin kabulüne karar verilmiş olması hatalıdır.
    4- Kabule göre de, dosya içerisindeki belgelere göre davalı işverenin hafta tatillerini toplu olarak kullandırdığı görülmektedir.
    4857 sayılı Yasanın 46.maddesinde bu kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63"üncü maddeye göre belirlenen işgünlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmi dört saat dinlenme (hafta tatili) verileceği bildirilmiştir. Yirmi dört saat dinlenmenin haftanın pazar günü dışında başka bir gününde kullandırılması olanaklıdır. Ancak işçinin hafta tatillerinde çalıştırılarak 24 saatlik dinlenme süresinin (hafta tatili) toplu halde kullandırılması yasa hükmünün konuluş amacına aykırı olduğundan mümkün değildir.
    Somut olayda, toplu olarak kullandırılan hafta tatillerinin bir kısmının dikkate alınmamış olması doğru ise de sunulan izin talep formlarında belirtilen tarihler itibariyle kullanıldığı sabit olan hafta tatili izinleri olduğu anlaşıldığından en azından ilgili tarihlere ilişkin 1 günlük hafta tatilini kullandığı gözetilerek, söz konusu tarihlerde kullanılan hafta tatili izinlerinin hesaplama dışı bırakılarak sonucuna göre varsa bakiye hafta tatili ücret alacağının hesaplanması gerekirken mahkemece imza mukâbili toplu kullandırılan idari nitelikteki izinlerin tüm haftalık izinlere mahsubu mümkün değil ise de, toplu izinlerin rastladığı haftayla ilgili işçinin bir günlük izin kullandığının kabulü gerektiği ancak bilirkişi raporunda bu husus nazara alınmadan hafta tatil ücreti aylık 4 gün üzerinden hesaplandığından, hesaplanan hafta tatil ücreti alacağından yapılan %30"luk indirimin dosya içeriğine göre yetersiz kaldığı gerekçesiyle hesaplanan tutarlar üzerinden % 40 oranında takdiri indirim yapılması uygulaması da doğru değildir.
    Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.
    SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı ...."ne iadesine, 20/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.














    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi