17. Hukuk Dairesi 2015/17682 E. , 2015/14852 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı uyuşmazlığın idari yargıda görülmesi gerekçesi ile dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 27.11.2006 tarihinde davalı ...’ye ZMMS’li, ...’ye ait, ...’nın işleteni, sürücü ... idaresindeki iş makinesinin müvekkil yaya ...’e evinin bahçe girişinde çarparak yaralandığını, fazlaya ilişkin hakları saklı tutuğunu belirterek 16.385,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekilleri davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; dava konusu uyuşmazlığın idari yargıda görülmesi gerektiğinden 6100 sayılı HMK 114/1-b, 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davanın davalı ... Belediye Başkanlığının hizmet kusuruna dayanılarak açılıp açılmadığı ve işleten sıfatının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
2918 sayılı KTK"nin hükümlerine göre, trafik kaydı "işletenin" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde
bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, "İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır." şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı kanunun 85. maddesinde ise, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." hükmüne yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı ... Belediyesi 25.09.2006 tarihli sözleşme ile ...’ye ait iş makinesini 01.10.2006-31.12.2006 tarihleri arasında kiraladığı sabittir. Davacı ...’ün sözkonusu iş makinesinin işletilmesi sırasında 27.11.2006 tarihinde trafik kazası sonucu yaralanmıştır. Davacı vekili diğer davalılar ile birlikte davalı ... aleyhine araç işleteni sıfatıyla dava ikame edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 106. maddesinde “Genel ve katma bütçeli kuruluşlara, il özel idareleri ve belediyelere ve kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı bu kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır” denilmektedir. Anılan Yasanın sekizinci kısmının “İşletenin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı birinci bölümünde yer alan 85-90. maddelerinde, motorlu araçların trafik kurallarına ve gereklerine aykırı davranışları sonunda meydana gelen zararlar nedeniyle gerçek ve özel kişilerle, kamu tüzel kişilerinin ayrım yapılmadan aynı sorumluluk kurallarına bağlı olmaları ön görülmüştür. Bu düzenleme itibariyle yasa, kamu idare ve kurumlarına ait ve bu arada kamu hizmetine tahsis edilen motorlu araçların verdikleri zararlardan dolayı, trafik olaylarından doğan zararların özelliği gözönünde tutularak, kamu idare ve kurumlarının özel kişilerle eşit şartlarda aynı esaslara göre sorumlu tutulması gereğini ifade etmiştir. Aynı şekilde anılan yasanın görev ve yetkiye ilişkin 11/01/2011 tarihinde
değişikliğe uğrayan 110. maddesinde "işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür." şeklinde ifade edilmiştir. Yasanın anılan bu hükümleri karşısında, kamu araçlarının verdikleri zararlardan dolayı idare, kamu hukuku kurallarına göre değil, “işleten” sıfatıyla özel hukuk kurallarına göre sorumlu tutulabilecektir.
Bu durumda mahkemece, davalı Havza ...’na yöneltilen husumetin hizmet kusurundan değil işletenin sorumluluğu gözetilerek zarar veren olarak diğer davalılar ile birlikte dava açılabileceği gözetilerek işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 23.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.