13. Hukuk Dairesi 2019/1979 E. , 2019/10270 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, araştırma Görevlisi davalı ... Öğretim Üyesi Yetiştirme Programına ilişkin Usul ve Esaslar Yönetmeliği"nin 10. maddesinin 2. bendi uyarınca 25/05/2015 tarihi itibariyle Mimarlık ve Tasarım Fakültesindeki görevinden ayrıldığını, Öğretim Üyesi Yetiştirme Programına İlişkin Usul ve Esaslar Yönetmeliği"nin 10. maddesinin 2. Bendi uyarınca yabancı dil yeterliliği sağlamak için verilen sürede yeterlilik sağlayamayan araştırma görevlisi davalının davacı Üniversiteden ilişiğinin kesilerek alınmış olunan taahhütname ve kefaletname senedi çerçevesinde 277.603,20TL borç tahakkuk ettirildiğini, ileri sürerek 277.603,20TL kurum alacağının her bir ödemenin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müsetelsilen tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)"nun 321. ve devamı maddeleri gereğince davanın esastan reddine karar verilmiş; hüküme karşı, davacı istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi"nce, davacının istinaf başvurunun 6100 sayılı HMK"nun 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK.nun 294.maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK.nun 298/2 maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda, mahkemece hüküm kurulurken kısa kararda "Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden, harçlandırılan dava değeri/reddine karar verilen miktar (.277.603,20 TL) üzerinden, 6100 sayılı HMK"nın 323/1(ğ), 326/1,3 ve 330. maddeleri, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu"nun 164, 168/son ve 169. maddeleri ile hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 3. ve 13. maddesine göre hesaplanan 15.550,00TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak/davacılardan müteselsilen(dayanışmalı olarak) alınarak, davalıya/davalılara paylaştırılarak verilmesine,” denilmiş, gerekçeli kararın hüküm kısmında ise kısa karardan farklı olarak "Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden, harçlandırılan dava değeri/reddine karar verilen miktar (.277.603,20 TL) üzerinden, 6100 sayılı HMK"nın 323/1(ğ), 326/1,3 ve 330. maddeleri, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu"nun 164, 168/son ve 169. Maddeleri ile hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 3. ve 13. maddesine göre hesaplanan 22.606,19TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak/davacılardan müteselsilen (dayanışmalı olarak) alınarak, davalıya/davalılara paylaştırılarak verilmesine,
" denilmiş olmakla kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşmuş olup, bu ise az yukarıda açıklandığı üzere usul ve yasaya aykırıdır. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2017/65 Esas, 2018/314 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, 2. bent gereğince davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.