16. Hukuk Dairesi 2017/1747 E. , 2020/4928 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU: TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... Köyü çalışma alanında bulunan 177 ada 25 parsel sayılı 351.655,06 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, Mera Komisyon kararı gereğince kamu orta malı mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline kaydedilmiştir. Davacı ..., irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, çekişmeli taşınmazın 2.500.00 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptal edilerek çekişmeli parselin sınırında bulunan ve maliki bulunduğu 177 ada 21 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 177 ada 25 parsel sayılı taşınmazın 17.08.2015 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 2.247,29 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile 177 ada 21 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacının dava konusu ettiği taşınmaz bölümünün, köylülerin müşterek kullanımında bir yer olmayıp evveliyatında davacının dedesine ait iken taksimle davacıya intikal ettiği, evveliyatından bu yana tarla olarak zilyet edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında bahsi geçen, dava konusu taşınmaz ile öncesinde bir bütün iken taksim sonucu ikiye ayrılan dava dışı taşınmazın hangi taşınmaz olduğu tespit edilip bu taşınmazın tespit tutanağının onaylı sureti getirtilmemiş; 3 kişilik ziraatçı bilirkişi kurulundan, davacı adına tesciline karar verilen ve teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm ile taşınmazın geriye kalan bölümünün ne şekilde ayrıldığı, bu bölümün meradan açma veya meranın devamı niteliğinde olup olmadığı hususunda ayrıntılı, gerekçeli ve yan görünüş (kesit) krokisi ile desteklenmiş rapor aldırılmadığı gibi taşınmazın niteliğinin belirlenmesi hususunda hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmemektedir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, öncelikle davacıya ait 177 ada 21 parsel sayılı taşınmaz ile önceden bir bütün olup taksim ile ikiye ayrılan taşınmazın hangi taşınmaz olduğu belirlenerek bu taşınmazın kadastro tespit tutunağının onaylı sureti ile tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait farklı evrelerde çekilmiş hava fotoğraflarının en az 3 adedi Harita Genel Müdürlüğünden dosya arasına getirtilmeli, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı tarafsız, yöreyi iyi bilen, taşınmazın bulunduğu köyde ve komşu köylerde ikamet eden, elverdiğince yaşlı şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile teknik bilirkişi, 3 kişilik ziraatçı bilirkişi kurulu ve jeodozi ve fotoğrametri uzmanı bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşif dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığı, dava konusu taşınmaz bölümü ile taşınmazın kalan bölümü arasında ayırıcı nitelikte bir unsur bulunup bulunmadığı, taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; ziraatçı bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmazın öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığını, taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümünün meranın bütünlüğünü bozup bozmadığını, bu bölümün toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden dava konusu taşınmazın diğer bölümünden nasıl ayrıldığını, aralarında doğal ya da yapay ayırt edici bir sınır bulunup bulunmadığını, taşınmaz bölümünün meradan açılan bir yer olup olmadığını, meranın devamı niteliğinde olup olmadığını açıklayan tarımsal niteliğini belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ve yan görünüş (kesit) krokisi ile desteklenmiş, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılarak dava konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğu hususunda ayrıntılı rapor aldırılmalı; teknik bilirkişiden, keşfi takibe ve denetlemeye elverişli rapor ve kroki düzenlemesi istenilmeli; dava konusu taşınmazın öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olduğu sonucuna varıldığı takdirde meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukuken değer taşımayacağı gözetilmeli, öncesinin mera sayılan yerlerden olmadığının anlaşılması halinde ise sürdürülen zilyetliğin ekonomik amaca uygun olup olmadığı da değerlendirilmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Makemece, bu hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.