(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2013/1431 E. , 2013/3687 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.02.2010 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13.09.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 152 parsel sayılı taşınmaz yararına, 114 parsel sayılı taşınmaz ve dere üzerinden, fen bilirkişinin 06.07.2012 tarihli raporunda (1) no"lu güzergah olarak gösterilen yerden geçit kurulmuştur.
Hükmü, davacılar vekili ile davalılar ..., ... ve davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki
2013/1431-3687 -2-
taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu kaydının beyanlar hanesine şerhi de gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
2013/1431-3687 -3-
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacılara ait 152 parsel sayılı taşınmazın mutlak geçit ihtiyacının bulunduğu, incelenen paftasından anlaşılmaktadır. Ancak, mahkemece 152 parsel sayılı taşınmazın bu ihtiyacının karşılanması için kurulan geçit ile, 114 parsel sayılı taşınmaz ikiye bölünmüş, kullanım şekli ve bütünlüğü bozulmuştur. Uygun güzergah saptanırken, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmaması üzerinde önemle durulmalıdır. Bu nedenle, başkaca alternatifler araştırılmalı, daha uygun bir güzergah bulunmadığı takdirde bilirkişi raporunda belirtilen B, B1, B2, B3 güzergahından geçit hakkı kurulmalıdır.
Kabule göre de; mahkemece yapılan keşif sonrası düzenlenen raporlar arasında çelişki vardır. Şöyle ki, 07.07.2011 havale tarihli bilirkişi raporunda taşınmazların değeri dava tarihi itibari ile 75,00 TL/m2 üzerinden hesap edilmiş iken, 17.07.2012 tarihli emlak bilirkişisi ve inşaat bilirkişisi raporunda 20,00 TL/m2 olarak hesap edilmiştir. Geçit güzergahının değeri olarak belirlenen (10.806,40 TL+ 95,00 TL) yerine, 07.07.2011 tarihli rapordaki B1, B2 güzergahının değeri olan 22.537,50 TL depo edilmiş ve bu bedelin davalılara hisseleri oranında ödenmesine karar verilmiştir. Geçit bedelinin belirlenmesinde, dava konusu taşınmazların alım-satım değerini iyi bilen yerel halktan seçilecek mülk bilirkişilerin de görüşü alınarak uzman bilirkişilere keşif tarihi itibariyle değeri hususunda objektif kıstaslar esas alınmak suretiyle rapor hazırlatılması gerekirken bedel açısından birbiri ile çelişen raporlardaki çelişki giderilmeden ve dava tarihi itibariyle değer belirlenmesi doğru değildir. Belirtilen yönteme uygun alınacak yeni raporla çelişki giderilmeli ve geçit bedeli keşif tarihi itibariyle belirlenmelidir.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının ise şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 12.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.