8. Hukuk Dairesi 2011/5201 E. , 2011/7544 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Sınırlandırmanın iptali ve tescil
... ile Hazine ve Kızılkaya Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki sınırlandırmanın iptali ve tescil davasının reddine dair Doğubayazıt Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 11.05.2011 gün ve 65/259 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... dava dilekçesinde; mevkii ve sınırlarını açıkladığı 114 ada 89 sayılı parselin mera olarak sınırlandırıldığını açıklayarak mera sınırlandırmasının iptaliyle adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiş, 26.05.2010 tarihli yargılama oturumunda ise; “…dava konusu yerin eskiden beri babası Ahmet Tilaver’e ait olduğunu, yıllarca babası tarafından kullanıldıktan sonra ölümü ile mirasçılarına kaldığını, tapularının bulunmadığını, dava konusu yerin tapu kaydının iptali ile babası Ahmet Tilaver mirasçıları adına tespitinin yapılmasını…” istemiş ve beyanı altına imzası alınmıştır.
Davalı köy temsilcisi davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Hazine temsilcisi 31.03.2010 tarihli cevap dilekçesinde; taşınmazın mera olarak sınırlandırıldığını, meraların zamanaşımı ile kazanılamayacağını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmazın davacının miras bırakanı ...’den kaldığını, veraset belgesi ile nüfus kaydına göre başka mirasçılarının da bulunduğunu, bir veya birkaç mirasçının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma yetkisinin bulunmadığını gerekçe göstermek suretiyle davanın husumetten reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristin intikal hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi gereğince açılan mera sınırlandırmasının iptali isteğine ilişkindir.
Mahkemece, dava koşulundan davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesinde; 114 ada 89 sayılı parsel içerisinde sınırlarını açıkladığı taşınmaz bölümü bakımından mera sınırlandırmasının iptaliyle adına tesciline karar verilmesini istemiş ise de, bu isteğini 26.05.2010 tarihli duruşmada verdiği imzalı beyanı ile ıslah ederek miras bırakan ...in tüm mirasçıları adına iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir. HMK.nun 176. (HUMK. m.83 vd.) ıslah yazılı yapılabileceği gibi sözlü de yapılabilir. Davacının yargılama tutanağına geçen beyanı ile dava dilekçesini ıslah etmiş ve tüm mirasçılar adına mera sınırlandırmasının iptaliyle tescilini istediğine göre ıslahın yöntemin uygun bir biçimde yapıldığının ve tüm mirasçılar adına iptal ve tescile karar verilmesi istenildiğinin kabulü gerekir.
Bu nedenle istek ve savunma doğrultusunda tüm delillerin toplanması gerekmektedir. Uyuşmazlık konusu 114 ada 89 sayılı parsel, 143 hektar 7241 m2 (1437.241 m2) yüzölçümü büyüklüğünde bir yer olup 24.10.2002 tarihinde yapılan kadastro çalışmalarında mera niteliğiyle belgesizden ve 1937 tarih 184 sıra nolu vergi kaydının uygulaması sonucu Kızılkaya köyü orta malı olarak sınırlandırılmıştır. Kadastro tutanağı 26.12.2002 tarihinde kesinleşmiştir.
Mera sınırlandırmasının iptali istenildiğine göre taşınmazın sınırları içinde bulunduğu Kızılkaya köyüne ait tahsisli ve kadim mera kayıtlarının İl, İlçe Özel İdare, İlçe Tarım Müdürlüğü, Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden istenmesi, varsa kayıt ve belgelerle birlikte meraya ilişkin haritaların getirtilerek dosya arasına konulması, dava konusu taşınmaza komşu 114 ada 2, 3, 4, 5, 9, 10, 11, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 14 ve adası belirlenemeyen ancak Doğubeyazıt Kadastro Müdürlüğünün 22.04.2010 havale tarihli 205/605 sayılı yazısı ekinde gönderilen kroki üzerinde saptanan 1, 2, 3, 4, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33 ve 34 sayılı parsellere ait kadastro tutanağı ve ekleri ile bu parsellere kadastro sırasında revizyon gören tapu ve vergi kayıtları da bulundukları yerlerden getirtilerek, dosyaya eklenmesi, meradan yararı bulunmayan yerel bilirkişilerin mahkemece yöntemine uygun bir biçimde belirlenmesi, yine meradan yararı bulunmayan komşu köyler halkı arasından yeri ve yöreyi bilen yaşlı tanıklarını bildirmeleri için taraflara süre ve imkan tanınması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243 ve 244.maddeleri gereğince keşif yerine davetiye ile çağrılmaları, davetiyeye uymamaları halinde aynı kanunun 245.maddesi gereğince işlem yapılması, HMK.nun 259 ve 290/2.maddeleri uyarınca uyuşmazlığın meraya ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların keşifte dinlenmelerinin sağlanması, kadim ve tahsisli meraya ait kayıt ve belgeler ile komşu parsellere ait tapu ve vergi kayıtlarının teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, dava konusu tescili istenen yerin tahsisli ve kadim mera kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi, sözü edilen kayıtlar kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde kadim mera araştırmasının yapılması, dava konusu taşınmazın içerisinde bulunduğu kadim meradan açılmak suretiyle elde edilen yerlerden olup olmadığının saptanması, aynı şekilde dava konusu yerin kadim meradan açılarak kültür arazisi haline getirilip getirilmediğinin yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, uzman bilirkişi ziraat mühendisi aracılığıyla dava konusu taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı bir bütün olarak incelenmek suretiyle tescili istenen taşınmaz bölümünün kadim meradan açılmak suretiyle elde edilen yerlerden olup olmadığı konusunda tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık rapor alınması gerekmektedir.
Bundan ayrı 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi uyarınca muris Ahmet ve tüm mirasçıları bakımından miktar araştırmasının yapılması, belgesizden edinilen taşınmaz olup olmadığının Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüğü ile zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanakları ile tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, tescil davalarına ait dosyaların ise ait oldukları mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlamaları yönünden göz önünde tutulması, belgesizden edinilen taşınmazların aynı kadastro çalışma alanı içerisinde edinilmesi gerektiğinin gözetilmesi, kadastro tutanaklarının aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduklarının düşünülmesi, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır.
Davacının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici madde 3’ün yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine
23.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.