Esas No: 2018/2659
Karar No: 2021/1579
Karar Tarihi: 14.10.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/2659 Esas 2021/1579 Karar Sayılı İlamı
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
....
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : ... (...)
ÜYE : ... (...)
ÜYE : ... (...)
KATİP : ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE ... MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/06/2018
ESAS-KARAR NO ...
DAVA : İSTİRDAT
KARŞI DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 28/01/2010
KARŞI DAVA TARİHİ : 13/04/2010
...
KARAR TARİHİ : 18/06/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/07/2018
KARAR TARİHİ : 14/10/2021
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2021
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi Davalı- Karşı ve birleşen Davacı ... Şirketi vekili ve Davacı-karşı davalı-temlik alan ... Şirketi ve ... vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili(karşı davalı), müvekkili şirketin tüm ülke çapındaki bayilerine ve müşterilerine toptan oyun kağıdı ve sair kahvehane malzemelerinin satışını yaptığını, davalı şirketin ise Ocak 2015 tarihli sözleşme ile söz konusu ürünleri temin ettiğini, bu ticari faaliyetler kapsamında davacı şirketin kendisine ve müşterilerine ait bir kısım çekleri davalıya hammadde temini ya da kredi teminatı olarak kullanılması amacıyla teslim ettiğini, sözleşmenin 10. maddesinde bu hususun düzenlendiğini ancak son dönemlerde yapılan ödemelerde gerek müşterilerden toplanan çeklerin, gerekse müvekkilince düzenlenen çeklerin tahsilinde ve iadesinde sorunlar yaşanmaya başlandığını, davalının çekleri bankaya ibraz ettiğini yapılan ödemeler ve çek tahsilatı karşılığı ürün teslim edilmediğini, toplamda 426.871,40 TL fazla bedel ödemiş olduğunu, buna karşılık müvekkili tarafından verilen siparişlerin yerine getirilmediğini, davalının, cari hesap borcu bulunması ve hammadde temininde zorluk yaşandığı bahanelerini öne sürerek ürün tesliminden kaçındığını, cari hesaba göre asıl borçlu olanın davalı şirket olduğunu, buna rağmen davalının elinde bulundurduğu çekleri iade etmediğini, karşılığında mal gönderilmeyen çeklerin toplam bedelinin 312.000,00 TL tutarında olduğunu belirterek ve fazlaya dayanan haklarını saklı tutarak fazla ödenen ve karşılığında ürün alınamayan tahsilatın şimdilik 20.000,00 TL'sinin dava tarihinden itibaren işleyecek ve ... faizi ile birlikte ödenmesinin ve karşılığı ürün teslim edilmeyen 312.000,00TL tutarlı çeklerin iptali ile çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 28.04.2010 tarihli dilekçesiyle 20.000,00 TL'nin istirdatını ve ayrıca toplam miktarı 312.000,00 TL olan çeklerle ilgili de borçlu olunmadığının tespitini istemiştir.
Davacı ... vekili 05.03.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile; 28.01.2010 tarihli dava dilekçesini tamamen ıslah ederek 413.113, 66 TL'nin dava tarihinden itibaren ... faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı - karşı davacı vekili; taraflar arasındaki ilişkinin 2005 yılından çok önce başladığını, dava dilekçesindeki iddianın aksine ticari ilişkinin başından bu yana davacının sürekli borçlu olduğunu, dava tarihi itibariyle de davacının alacağının bulunmadığını aksine borçlu olduğunu, davacı tarafın borcu için verdiği çeklerin yıllardır karşılıksız çıktığını ve yenileri ile değiştirildiğini, temdit edilen borçlar için verilen yeni çeklerin de karşılıksız çıktığını ve tekrar yenilendiklerini bu şekilde davacının müvekkiline olan borcunu ödemekte uzun süredir güçlük yaşadığını, bu nedenle davacının verdiği çeklerin kredi teminatı olarak kullanılması veya hammadde alımında ödeme amacıyla kullanılmasının mümkün olmadığını, bankaların ve hammadde satıcılarının davacıdan gelen çekleri kabul etmediklerini, davacının uzun süredir çek yasaklısı olduğunu, davacı şirketin İzmir ... ... Memurluğundan ... ... ile 1993 tarihinde kurulduğunu ve daha sonra ... ... ile şube açılışı yaptığını, dava dilekçesinde müşteri çeki olarak bahsedilen ve iptali talep edilen... ... Ltd. Şti.'nin ise 12/04/2002 tarihinde kurulduğunu, bu şirkete ait her biri 24.000,00 TL tutarlı 10 adet çekin iptalinin davacı tarafça istenemeyeceğini bu hakkın başka tüzel kişiliği olan... ... Ltd Şti'ne ait olduğunu, davacının ödeme amacıyla verdiği çeklerin karşılıksız çıkması üzerine temdit yoluyla verdiği çekleri de borcundan tenzil etmek gibi bir hataya düştüğünü, davacı iddiasının doğru olmadığının ticari defterler ve banka kayıtları incelemesiyle ortaya çıkacağını, davacıya mal verilmemesinin nedeninin borçlarını ödemede temerrüte düşmesi olduğunu, davacının satın aldığı mal bedellerini ödemediğini, verdiği çeklerin de karşılıksız çıktığını, ayrıca çeşitli defalar borç para talep ettiğini, müvekkili tarafından davacının banka hesabına havale edilmek ve zaman zaman da elden verilmek suretiyle de borç talebinin karşılandığını, davacının aldığı borçların bir kısmını nakit olarak bir kısmınıda çeklerle ödediğini, davacının nakit para borcunu ödemek için verdiği çekleri de mal borcuna saymak istediğini ve bu şekilde kendisini alacaklı çıkardığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davalı vekili karşı dava dilekçesinde ise; karşı davalıya 2002-2003 yılında mal satıldığını, bir kaç yıldan bu yana ödemelerde sıkıntı yaşadığını, mal bedellerini ve mal bedeli için verdiği çeklerin ödenmediğini, çeklerin temdit edildiğini ve yeni çeklerin de ödenmediğini, asıl davada davacı- karşı davalının temdit edilen ve kendisine iade edilen çekleri de ödeme olarak kabul ettiğini, müvekkilinin davalı şirketten 500.000,00 TL'ye yakın bir alacağının bulunduğunu, bu hususun davalı şirketin ticari defterlerinde, banka ve diğer kayıtlarla sabit olduğunu, davalının borcunu ödemek için kendisine mal verilmesini, mal verilir ise satış yapıp borcunu ödeyeceğini, mal verilmemesi halinde borcunu ödemeyeceğini bildirdiğini ve karşı davalıdan olan alacağın tahsili için karşı dava açarak şimdilik fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada (İzmir 7. Asliye Tic. Mah. 2012/254 esas - 2012/227 karar) davacı ... Şirketi vekili; davalı... Ltd. Şti. tarafından diğer davalı ... ... Ltd. Şti. lehine keşide edilen 17/11/2009 tarihli 24.000,00 TL bedelli çeki davalı ... ... Ltd. Şirketinden ciro ile devraldıklarını, çeki bankaya ibraz ettiklerini, ancak altı ay içerisinde karşılıksız çeki icra takibine konu etmediklerini ve çekin zamanaşımına uğradığını, davalı ... Ltd. Şti. hakkında temel ilişkiye dayalı olarak, davalı... Ltd. Şti. hakkında ise sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak alacaklı olduklarını, davalı ... ile aralarında bayilik sözleşmesi olduğunu, davalı şirketin kendilerinin imal ettiği oyun kağıtlarına uzun süre İzmir distribütörlüğünü yaptığını, borç ilişkisinin de bu döneme dayandığını, sattıkları mallardan dolayı ödenmemiş bakiye alacaklarının olduğunu ileri sürerek davalının İzmir 10. İcra Müdürlüğünün....esas sayılı dosyasından yürüyen takibe yaptığı itirazın iptali ile borçluların %40'tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalılar vekili; dava konusu çeklerle ilgili olarak Ankara 3. Asliye ... Mahkemesinin ...esas sayılı dosyası ile menfi tespit ve çek iptali davası açtıklarını, davanın halen derdest olduğunu, davacının aynı konuda görülmekte olan bir dava var iken yeni dava açarak kötü niyetini sergilediğini, menfi tespit davasının neticesinin bekletici mesele yapılmasını ve davanın reddini, %40 tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, alınan bilirkişi raporlarından anlaşıldığı üzere birbirini doğrulamayan usulüne uygun tutulmayan ve zamanında tasdikleri yapılmayan taraf ticari defterleri üzerindeki incelemelerde farklı ve denetlenemeyen sonuçlara varılmış olup taraflar arasındaki ihtilafın çözümünde izlenmesi gereken yolun, taraflar arasındaki tüm ticari ilişkinin denetlenmesi esasına dayalı olarak toplam satışların tespiti, teslim edilen çeklerin miktarı, karşılıksız kalan çeklerin miktarının belirlenmesini zorunlu kıldığı mahkemece değerlendirilmiş bu amaçla tüm çek görüntüleri taraflardan ve ilgili bankalardan temin edilerek incelendiği, davacının davalı şirketten teslim edilmeyen mal karşılığı olarak verilen ve ödenmiş olan çekler sebebiyle 413.113,66 TL fazla ödemesi bulunduğu, bu kapsamda karşı davacı- davalının, davacı- karşı davalıdan alacaklı olamayacağı ve karşı davanın reddi gerektiği yine birleşen davada davacı - karşı davalının herhangi bir alacağı söz konusu olmadığından itirazın iptali talebinin reddinin gerektiği ; Birleşen dava reddedilmekle birlikte birleşen dosya davacısı ... .... kötü niyeti ispat edilip ortaya konulmadığından ve taraflar arasındaki ticari faaliyetin çapı, karmaşıklığı ve düzensizliği gözetildiğinde sırf takip yapıp alacak iddiasında bulunmasının kötü niyetini ortaya koymayacağı değerlendirilerek birleşen dosya davalısının tazminat talebinin de reddi gerektiği ve başlangıçta talep edilen menfi tespit istemi temlik alan davacı ... tarafından verilen ve davayı tamamen ıslah eden 05/03/2018 tarihli dilekçe kapsamında menfi tespit isteminden vazgeçilmesi nedeniyle menfi tespit davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği;
Devralan ...'in devreden ... firması yetkilisi ... ... oğlu olduğu, diğer taraftan ... ... ile yapılan sözleşmede tarih bulunmasa dahi ... ... firmasının 16/09/2014 tarihinde asli müdahale talebinde bulunulduğu gözetildiğinde ...'e yapılan temlikin daha sonra olduğu bu nedenle öncelikle ... ... Şirketinin hak sahibi olduğu ve davayı ferileri hariç olmak üzere 350.000,00 TL ile sınırlı olarak devraldığının kabul edildiği, 350.000,00 TL üzerinde var olan 63.113,66 TL tutarın ise temlike dayalı olarak davacı ...' e ait olduğu, 350.000,00 TL'ye yürüyecek faizin ise yine ...'e ödenmesi gerektiği değerlendirilerek ;
1-Asıl davada; A)Menfi tespit davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
B)İstirdat davasının Kısmen Kabulüne, 350.000,00 TL alacağın davalı ... ... Ltd Şti'den tahsiliyle (20.000,00 TL'ye dava tarihi olan 28/01/2010 tarihinden, bakiyesine ıslah tarihi olan 05/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek ... faiziyle birlikte) asıl alacağın temlik alan ,,,, faizin ise temlik alan davacı ...'e ödenmesine,
C)63.113,66 TL'nin davalıdan ıslah tarihi olan 05/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek ... faiziyle birlikte tahsiliyle temlik alan davacı ...'e ödenmesine, Faiz başlangıcı yönünden fazlaya ilişkin talebin Reddine,
2-Karşı davanın Reddine, 3-Birleşen davanın Reddine, Davalıların kötüniyet tazminatı talebinin Reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran;
1-Davalı- Karşı ve birleşen Davacı ... Şirketi vekili; ıslahen arttırılan tutara ve karşı davaya ileri sürdüğü zamanaşımı definin dikkate alınmadığı, mahkemece kararda asli müdahalenin davanın devri olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğu, ... sicilinden silinmekle tüzel kişiliği sona eren ... Şirketinin herhangi bir hukuki işlem tesis edemeyeceği etse de sonuç doğurmayacağı bu nedenle tüzel kişiliğin sona ermesinden sonra yaptığı hukuki işlemlere ilişkin hak talep edilemeyeceği, mahkeme kararından sonra yapılan araştırma sonucunda ... Şirketinin 12.08.2014 tarihinde ... sicilinden resen silindiği ve 18.08.2014 tarihli 8633 sayılı Türkiye ... ... gazetesinde yayımlandığının tespit edildiği, asli müdahale davacısı ... Kartın ... ile yaptığı adi yazılı sözleşmenin tarihsiz olduğu sözleşmeden sonra düzenlenen noter ihtarnamesinin 02.09.2014 tarihli bulunduğu, bu ihtarname ve sözleşmeye dayalı olarak talepte bulunulan asli müdahale davasının dilekçe tarihinin 16.09.2014 olduğu gözetildiğinde ... Sicilinden silindiği tarihten sonra işlemlerin yapılmış olması nedeniyle geçersiz olduğu, alacağın devri sözleşmesinin tarihi ... ile ... şirketi arasında 03.11.2014 olup bu tarihinde ... sicilden silinme tarihinden sonra olduğunu dolayısıyla ... ... ve ... yönünden davaların reddi gerektiği; ... ... şirketinin Asli müdahele talebiyle ileri sürdüğü hak iddiasına ... şirketinden alacağı olmasına bağlı olduğu ... şirketinin ... yaptığı ... ... şirketine 350.000 TL borcu olmadığı ... ... şirketinin dava konusu hak üzerinde, Bir alacağı bulunup bulunmadığının defter ve kayıtlarının incelenerek ortaya konulması gerektiği Ayrıca ... şirketi ve ... ... Şirketi arasındaki bila tarihli sözleşmenin muvazaalı olduğu, ... ve ...’ın geçmişte ... yaptıkları ... İnşaat Şirketi ile Ankara 15. asliye ... Mahkemesinin .... esas nolu dosyasında birleşen davaları devam etmektedir ..., ... ... Şirketine olan borcunu davanın sonuçlanmasını müteakip ... Şirketinden tahsil edilecek parayla faizsiz olarak ödemeyi taahhüt etmektedir” demek suretiyle birleşen davalarının İzmir Asliye 7.ATM nin... Esas sayılı itirazın iptali davası olduğu bu dosyanın davalılarının ... ve ... şirketleri olduğu, asli müdahilin asıl dava konusu üzerinde kısmi hak iddiasının yerinde olmadığı, asli müdahil davacının bir hakkı varsa bunun zaman aşımına uğradığı, sebepsiz zenginleşme davalarında 2 yıl ve herhalde 10 yıllık zamanaşımı süresinin bulunduğu, eksik ıslah harcının tamamlatılmadan karar verildiği, ... tarafından ödenmesi gereken ıslah harcı matrahının 393.112, 66 TL olması gerekirken 81.000 TL üzerinden harcın tamamlanmasının hatalı olduğu belirtilerek, dilekçede ayrıntıları bildirilen sebeplerle başvurmuştur.
2-Davacı-karşı davalı-temlik alan ... Şirketi ve ... vekili; ... ... Şirketinin dava harcını 20.11.2014 tarihinde yatırdığı Davacı ... Şirketinin davayı 03.11.2014 tarihinde ...'e noter sözleşmesi ile harçları ödenerek temlik ettiğini bu durumda asli müdahale talebinin ...'e karşı ileri sürülmesi ve bu yönde karar verilmesi gerektiği; Mahkemece ... şirketi ile ... ... şirketi arasındaki sözleşmeye göre alacağın faizsiz olarak ödenmesine karar verildiği, ancak aynı sözleşmede ... ... vekilinin avukatlık ücreti talep etmeyeceği maddesini göz ardı ederek ... ... vekili lehine vekalet ücretine hükmettiği taraflar arasında düzenlenen sözleşmede 2.2. maddede karşı vekalet ücretinin ... şirketine ait olacağı belirtilmişse de mahkemece bu maddenin uygulanmadığı; 312.000,0TL alacağa harcın ödendiği tarih olan 28.04.2010 tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiği, Davayı ıslah eden ... olduğundan yasaya aykırı olarak asli müdahilliğine karar verilen ... ... Şirketinin de asli müdahilliği kabul edilse dahi bunun 20.000,0TL ile sınırlı kalacağı, zira ıslahın ... tarafından yapıldığı, Davanın reddine dair hüküm kurulmasından sonra ... Şirketi yararına takdir edilen 2.400TL vekalet ücretinin karşı davacıdan alınıp karşı davalı ... Şirketine ödenmesine şeklinde hatalı hüküm kurulduğu, ... Şirketi lehine vekalet ücretine hükmolunmamasına karşın kurulan cümleden bu anlamı çıkartabileceğinden bu hatanın düzeltilmesi gerektiği, Alacaklı oldukları bedelin eksik hesaplandığı, Bilirkişi raporları arasındaki çelişkilere rağmen ve son raporda 20. sayfada 140 bin 500 TL bedelin davalı şirket ortağı ... ... hesabına yapılmış ödemeleri şahsi alacağa ilişkin ödeme kabul ettiği taraflar arasında bu şekilde bir şahsi alacağın söz konusu olmadığı, yapılan incelemelerde davalı ... Şirketinin defter ve kayıtlarında usulsüzlük yaptığının tespit edilmiş olmasına rağmen bu rakamın şahsi alacak olarak kabul edilip hüküm kurulmamasının da doğru olmadığı bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Davacı ... Şirketinin temliklerinin değerlendirilmesi, tarafların davaya konu alacaklardan sorumlulukları, kapsam ve miktarı uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava, bedelsizlik iddiasına dayalı istirdat, çekler nedeniyle menfi tespit istemi; karşı dava alacak, birleşen dava çeke dayalı takibe itirazın iptali, asli müdahale talebi ise temlik sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı ... Şirketi ile ... Şirketi arasında 01 Ocak 2005 tarihinde düzenlenen sözleşmede üretici ... Şirketi tarafından A katagori bayi ... Şirketine briç poker bezik gibi oyun kağıtlarının üretilip satılacağı hususunun düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılan temlikler değerlendirilerek yukarıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
Ne var ki dosyaya istinaf dilekçesi ile davacı-temlik eden ... ... ... Ltd.Şti. nin 12.08.2014 tarihinde ... sicilinden resen silindiğine dair 18.08.2014 tarihinde yayımlanan ... ... Gazetesi sunulmuştur.
Bilindiği üzere dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine ( fiil ehliyetine ) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi ( dava hakkı ) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, ( o davada davacı sıfatının kime ait olacağı ) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya hakiki şahıs; ya da hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, İstanbul 2000, s.288).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2007 tarih, 2007/10-358 Esas, 2007/337 Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere; ticari şirketin tüzel kişiliği ... sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise tüzel kişilik ... sicilinden silinse bile şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle yargılamanın devamının sağlanması gerekir.
O halde Mahkemece öncelikle ... Şirketinin tüzel kişiliğinin devam edip etmediği belirlenerek tasfiye hali veya sicilden silinme durumunda gereken yetkili temsilcilere hükmün tebliğ edilmesi gerekmektedir. Bu sebeple şirketlerin son faaliyet durumu belirlenerek ilgili şirketin ... sicilinden terkin edilmesi halinde taraf ehliyeti bulunmayan şirketin yaptığı işlemlerle karar verilmiş olacağından, davalı şirketler hakkında ihya yapılması için yasal prosedür işletilmek suretiyle ihyasına dair karar alındıktan sonra, usulüne uygun şekilde taraf teşkilinin sağlanması, taraf teşkili sağlandıktan sonra temliklerin yapıldığı tarihler de dikkate alınarak geçerlilikleri değerlendirilip sonrasında karar verilmesi gerekir.
Açıklanan nedenle Davalı- Karşı ve birleşen Davacı ... Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nin 353/1-a-4.maddesi uyarınca kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Kaldırma nedenine göre diğer istinaf itirazları bu aşamada incelenmemiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı-Karşı ve birleşen Davacı ... Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile;
Ankara 6. Asliye ... Mahkemesi ...Karar sayılı ve 18/06/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.'nin 353/1-a-4.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatıran taraflara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran taraflar vekillerine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
H
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.