22. Hukuk Dairesi 2014/35152 E. , 2015/5480 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün temyizine ilişkin talebin reddine dair 13.11.2014 tarihli ek kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı.
Davalıya hesaplanan temyiz harcının kanunda öngörülen bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde temyiz başvurusundan vazgeçilmiş sayılacağı konusunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 434/3. maddesi uyarınca muhtıra çıkartılmadan uyaptan yapılan tanımlamaya göre temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmaya karar verilmesi hatalı olup mahkemenin 13.11.2014 tarihli ek kararının bozularak kaldırılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendi ve dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, feshin geçersizliğine ve işe iadeye karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, feshin haklı sebebe dayalı olarak yapıldığından davanın reddini karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine yapılan inceleme sonucunda, Dairemizin 02.12.2013 tarihli ve 2013/34568 esas, 2013/27647 karar sayılı ilamı ile "Somut olayda, davacının iş sözleşmesi 09.04.2012 tarihli fesih bildiriminde "... ... unvanlı firmaya yazılı talimatı olmaksızın O/N kredi kullandırılarak müşterinin MT-2 referanslı hesabına alacak geçildiği, kredinin müşterinin bilgisi dışında, faizi anaparadan tahsil edilmek suretiyle 3 ay boyunca temdit edildiği, kredinin kapatılması sürecinde eksilen anaparanın (faiz tahsilatları nedeniyle) firmaya 05.01.2011 tarihinde kullandırılan 4,401 TL tutarındaki ticari kredili mevduat hesabından (TKMH) karşılandığı, Müşterinin MT-1 nolu vadesiz mevduat hesabına bağlı olan ticari kredili mevduatın (TKMH), 02 12.2010 tarihinde tarafınızca MT-2 nolu vadesiz mevduat hesabına tanımlandığı (MT-2 nolu hesabın internet bankacılığı üzeinden görüntülenememesi) ve bu suretle yapılan işlemin müşteriden gizlendiği, diğer taraftan değişik tarihlerde (30.03.2011 ve 06.09.2011 vb.) MT-2 nolu hesaba MT-1 no.lu hesaptan birkaç gün süreli virman yapılmasını sağlayarak TKMH bakiyesinin takibe düşmesini engellediğiniz ve bu şekilde olayı gizlemeye devam ettiğiniz tespit edilmiştir. Bu doğrultuda Bankamız Disiplin Yönetmeliğinin "Bankanın, kusurlu eylem sonucunda doğmuş veya ileride doğabilecek şekilde zarara uğratılmasında, doğrudan veya dolaylı paya sahip olmak” şeklinde izah edilen 5.4.5.3. maddesi, “Banka müşterilerini kasıtlı olarak zarara uğratmak” şeklinde izah edilen 5.4.5.17. maddesi ve “Bankanın itibarını düşürecek veya imajını zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak" şeklinde izah edilen 5.4.5.24. maddesi ile Bankamız Etik İlkeler Sözleşmesinin "Çıkar Çatışmaları" başlığı altında tanzim edilen; ".. Çalışanlarımızın görev ve yetkilerini kötüye kullanarak veya her ne suretle olursa olsun kendisine veya diğer kişilere doğrudan/dolaylı olarak yarar sağlamaları” hükümleri gereğince "İŞTEN ÇIKARILMANIZA" karar verilmiştir. Sözü geçen karar doğrultusunda, insan Kaynakları Yönetmeliği" nin hükümleri ve 4857 sayılı İş Kanunun"un 25/II. maddesi gereğince İş Sözleşmenizin 10.04.2011 tarihi itibarıyla tazminatsız ve bildirimsiz olarak ..” feshedildiği davacıya bildirilmişdir.
Mahkemece davacı tarafından davalıya karşı açılan işe iade davasının kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu fesih bildiriminde yer alan fesih sebeplerini tam olarak karşılar nitelikte olmadığından yeterli görülmemiştir. Mahkemece, bankaya ait disiplin yönetmeliğide getirtilerek, aralarında bankacılık mevzuatı ve teamülleri konusunda uzman bilirkişide bulunan bilirkişi heyetinden gerekiyorsa yerinde inceleme yetkiside verilerek davacı tarafından yapıldığı iddia edilen işlemlerin bankacılık mevzuatına uygun olup olmadığı, davacının sözkonusu işlemlerden kendisine veya başkasına çıkar sağlayıp sağlamadığı, sözkonusu işlemlerde kusuru sebebiyle davalı bankanın veya müşterinin zararı olup olmadığı hususunda denetime elverişli rapor alınması ve edinilecek kanaate göre tüm deliller yeniden değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme sonucu hüküm kurulması hatalı olup ..." gerekçesi ile hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve bozma ilamı sonrasında yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki deliller kapsamından, müşteri firmanın yazılı talimatı olmadan kredi kullandırılmasının mevzuata aykırı olduğu, işveren ile davacı arasındaki güven ilişkisinin zedelendiği, işverenden iş ilişkisinin sürdürülmesinin beklenemeyeceği gözönüne alındığında işverence yapılan feshin geçerli sebebe dayandığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulü hatalıdır.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun"un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 27,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 02,50 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 160,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 18.02.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.