3. Hukuk Dairesi 2015/5316 E. , 2016/4615 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; 11.09.2009 tarihli kaçak-usulsüz elektrik tespit tutanağına göre Basınkent 1 sitesi D:21/3 Silivri adresinde sayaç mührü bozulmak ve numaratörle oynanmak suretiyle kaçak elektrik kullanıldığını, bahse konu meskende davalının abonelik sözleşmesinin bulunduğunu, kaçak elektrik bedelinin tahsili için başlatılan Silivri 1.İcra Müdürlüğünün 2010/1848 Esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ile; icra takibine konu edilen elektrik borcunun 1996 yılında dava dışı Sema Tek"e satmış olduğu gayrimenkulden kaynaklandığını, kaçak elektrik bedelinden gayrimenkul maliki ve kullanıcıların sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; dava konusu edilen kaçak elektrik bedeli ile ilgili olarak davacı kurum yetkililerince kaçak elektrik tutanağı tanzim edildiği, ancak davalının taşınmazı 28.05.1996 tarihinde dava dışı üçüncü bir şahsa sattığı, dolayısıyla dava konusu taşınmazla herhangi bir ilgisinin bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık; davalının bahse konu yere ilişkin aboneliğinin bulunup bulunmadığı ve aboneliği mevcut ise kaçak elektrik kullanılmasından dolayı sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Aboneliğini iptal ettirmeyen ve kaçak kullanıma sebebiyet veren abonenin sözleşme nedeniyle sorumluluğu bulunmaktadır.
4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde "Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar." hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3.maddesinde; "Mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti, satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri, tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder." şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Somut olayda; 11.09.2009 tarihli kaçak tespit tutanağı 9217841 nolu tesisata ilişkin olarak düzenlenmiş, davacı taraf davalının abonelik sözleşmesi olduğunu iddia etmiştir. Dosya içerisinde 9217841 nolu tesisata ilişkin 03.06.1996 tarihli dava dışı Sema Tek"e ait abonelik sözleşmesi bulunmaktadır.
Mahkemece anılan sözleşme aslı dosyaya celp edilerek, kaçak tespit tutanağının düzenlenen yere ait olup olmadığı değerlendirilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
O halde; mahkemece 9217841 nolu tesisata ilişkin 03.06.1996 tarihli dava dışı Sema Tek"e ait abonelik sözleşmesinin aslı getirtilerek aboneliğin dava konusu yere ilişkin olup olmadığı tespit edilmeli, tutanak tarihi itibariyle davalının aboneliğinin mevcut olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Davalının, dava konusu edilen yere ilişkin mesken abonelik sözleşmesinin olduğunun tespiti halinde tüketici mahkemelerinin görevli bulunduğu, aksi halde genel mahkemelerin görevli olduğu gözetilerek, uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.