8. Hukuk Dairesi 2018/10191 E. , 2020/458 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Yıkım, Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı ve müdahil davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, vekil edeninin paydaşı olduğu 999 parsel sayılı taşınmaza komşu 381 parsel maliklerinden davalı tarafından sera yapılmak suretiyle müdahale edildiğini belirterek elatmanın önlenmesine, yapının kaline ve 5 yıllık ecrimisil bedeli olan 3.154 TL’nin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım talepleri yönünden, “Davalının ... Köyünde kain (...) 999 parsel sayılı taşınmaza fen bilirkişisinin 16.10.2014 havale tarihli raporunda (A) harfi ile göstermiş olduğu 450,60 m2"lik alana yapmış olduğu müdahalesinin önlenmesine, bu alan üzerinde bulunan seranın kal"ine,” ve ecrimisil istemi açısından ise “.. Davalının 10 yılı aşkın bir süredir kullanımına devam ediyor olması davacının veya davacı ile birlikte davacı taşınmaza hissedar olan diğer paydaşların davalının bu kullanımına bu süre zarfında herhangi bir müdahalede bulunmamış olmaları ve dolayısıyla davalının yıllardır süre gelen tecavüzlü kullanım durumunu zımni olarak kabullenmiş olmaları sebebiyle, davalının kullanımına davacı tarafından zımnen rıza gösterildiğinin kabulü gerekmiştir. Her ne kadar davacı tarafından değişik iş dosyasıyla tespit yaptırıldığı belirtilmişse de gerek tespit dosyasında bulunan raporların 15.10.2012 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş ve davanın 20.12.2013 tarihinde açılmış olması gerekse de keşifte dinlenen tanık beyanlarından davacı tarafından davalının taşınmazdan çıkmasına dair herhangi bir talebin ileri sürüldüğüne dair beyana rastlanılmamış olması ve ecrimisilinde kötü niyetli haksız işgalciden istenebilmesi hususları bir arada değerlendirildiğinde davalının kullanımının kötü niyetli olduğuna dair iddiaların ispatlanamaması..” gerekçesiyle “davacı ... yönünden ecrimisil talebinin reddine, diğer davacı açısından ecrimisil yönünden karar verilmesine yer olmadığına,” karar verilmiş olup; hüküm, davacı ve müdahil davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 999 parsel sayılı taşınmazın davacı ve dava dışı paydaşlar adına kayıtlı iken hissedarların söz konusu taşınmazı yargılama sırasında 16.05.2014 tarihinde müdahil davacı Nizamettin Acarbulut’a satış yolu ile devrettiği, davalının dava konusu taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
1. Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde
Hemen belirtilmelidir ki, taraf sıfatı davanın konusu olan hak ile tarafların bağlantısını ifade eden kamu düzeniyle ilgili bir husustur.
Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonra da sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 1086 sayılı HUMK"un l86. ve 6100 sayılı Yasanın 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasası’nın 125/2. maddesi, dava konusunun davacı tarafından üçüncü kişiye devredilmesi halinde devralan kişinin davacı sıfatı ve buna bağlı olarak dava takip yetkisi kazanacağı ve davanın yeni davacı ile süreceği esasını getirmiştir.
Ayrıca 6100 sayılı HMK"nin 297/2 maddesine göre, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, infaza elverişli biçimde hüküm kurulması zorunludur.
Ne var ki; somut olayda davacının paydaş olduğu 999 parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında el değiştirdiği ve yeni malikin de davaya katılmasına rağmen elatmanın önlenmesi ve yıkım talepleri yönünden verilen kabul kararının kimin lehine kurulduğu (hüküm fıkrasından) açıkça anlaşılamamaktadır. Yeni malik davaya katıldığına göre elatmanın önlenmesi ve yıkım davasında taraf sıfatına sahip olup taşınmazın devri ile davacı ...’ın bu taleplere yönelik aktif dava ehliyeti kalmamıştır.
Bu durumda, mahkemece, yukarıda izah edilen istemlere ilişkin (dava takip yetkisi kazanan ancak karar başlığında gösterilmeyen) yeni malik yönünden hüküm tesis edilmesi gerekirken infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi doğru değildir.
2. Davacı ve müdahil davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Somut olayda, davalının çaplı taşınmaza kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmadığı gibi çekişmeli taşınmazın yargılama sırasında devredilmesine rağmen dava tarihine kadar talep edilen ecrimisil talebine yönelik davacı ...’ın dava hakkı devam etmektedir. Ancak miras bırakan ..."in 20.02.2011 tarihinde ölümüyle taşınmazlardaki payı irsen intikal yoluyla davacı (ve dava dışı paydaşlara) geçtiğinden TMK"nin 599. maddesi uyarınca murisin ölümüyle mirasçıların hak kazanacağı ilkesi gözetilerek, ecrimisilin murisin ölüm tarihinden itibaren hesaplanması gerekir.
Davacı (ve dava dışı paydaşlar) muris ..."in 20.02.2011 tarihinde ölümüyle taşınmazda hak sahibi olmuştur. Davalı çekişmeli taşınmazda paydaş olmayıp dosya kapsamına göre kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakka da sahip değildir. Bu nedenle mahkemece yukarıda izah edilen gerekçeyle ecrimisil talebinin reddine karar verilmesi isabetli değildir.
Yine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 405.maddesi “ delil tespiti dosyası, asıl dava dosyasının eki sayılır ve onunla birleştirilir “ hükmünü içermekte olup, davanın açılmasından önce yapılan delil tespitine ilişkin giderlerin asıl dava dosyasında yargılama giderleri kapsamında değerlendirilerek hüküm altına alınması gerektiği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; mirasbırakan ..."in 20.02.2011 tarihinde ölümüyle taşınmazdaki payı irsen intikal yoluyla davacı ve dava dışı paydaşlara geçtiğinden TMK"nin 599. maddesi uyarınca murisin ölümüyle mirasçıların hak kazanacağı ilkesi gözetilerek, murisin ölüm tarihinden itibaren davacının (intikal ve pay temlik tarihlerindeki) payları üzerinden (ve Dairemiz uygulamalarına uygun şekilde) hesaplanacak ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
Kabule göre de, Kumluca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/251 değişik iş esas sayılı dosya masrafları değerlendirmeye alınmadığı gibi ecrimisil alacağı yönünden taraf sıfatı olmayan yeni malik hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi de isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1.) ve (2.) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle davacı ve müdahil davacı vekili ile davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bozma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 21.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.