3. Hukuk Dairesi 2015/5481 E. , 2016/4611 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının abonelik sözleşmesi olmadan kaçak elektrik kullandığının tespit edildiğini, bu nedenle tahakkuk ettirilen faturanın davalı tarafça ödenmediğini, tahsili amacıyla ... İcra Müdürlüğü"nün 2012/2741 Esas sayılı dosyasıyla takibe geçildiğini, davalının itirazının haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin kaçak tahakkuk yapılan gayrimenkulu 2001 yılında devrettiğini belirterek davanın reddini ve davacının kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı tanıklarının beyanı, tutanak mümzilerin beyanı ile yaptırılan kolluk araştırması dikkate alınarak davalının bahse konu yerde ticari faaliyetinin bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak abonelik sözleşmelerinde kullanılan elektrik tüketiminden abone ile birlikte fiili kullanıcı da sorumludur. Abonelik sözleşmesi bulunmayan yerlerde kullanılan kaçak elektrik bedelinden ise, ancak kaçak kullanım yapan gerçek ve tüzel kişiler sorumludur.
Alacak davalarında davalı olma sıfatı, alacağın borçlusuna, haksız fiillerde zarar sorumlularına aittir. Borçlu veya zarar sorumluları dışında üçüncü bir kişiye karşı dava açılması durumunda davanın sıfat yokluğu, bir başka deyişle husumet yönünden reddine karar verilmesi zorunludur.
Somut olaya gelince; davacı taraf davalının abone sözleşmesi olmadan kaçak elektrik kullandığını iddia etmiştir. Davalı, husumet itirazında bulunmuştur. Davacı ile davalı arasında abone sözleşmesi olmadığı için davalının sözleşmeden kaynaklanan sorumluluğu yoktur. Bu noktada davalının fiili kullanıcı olup olmadığının tespiti önem arz etmektedir. Yargılama sırasında mahkemece dava konusu tutanağın tutulduğu yerde davalının faaliyette bulunup bulunmadığının tespiti için davalı tanıkları, tutanak mümziler dinlenmiş ve kolluk araştırması yaptırılmış, ancak ilgili kurumlardan araştırılmamıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece tutanak tarihinde ve tutanakta belirlenen adreste davalının ticari faaliyette bulunup bulunmadığı, faaliyette bulunmuş ise faaliyetin hangi tarihten itibaren başladığı ilgili Ticaret Odası Başkanlığı, Ticaret Sicil Müdürlüğü, Vergi Dairesi Müdürlüğü, Belediye Başkanlığı, Esnaf Odası, SGK, Muhtarlık ve diğer kurumlardan sorularak saptanması, davalının ticari faaliyette bulunduğunun tespiti halinde dosyasının dava konusunda uzman mühendis bir bilirkişiye verilerek, kaçak elektrik bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümleri ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararına göre hesaplatılması gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.