Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/1922
Karar No: 2015/6455
Karar Tarihi: 06.04.2015

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/1922 Esas 2015/6455 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2015/1922 E.  ,  2015/6455 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilâmda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı vekili, davalı ... ve ... vekili, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davacı, ( 01.05.2003 - 30.09.2006 ), ( 02.12.2006 - 19.08.2007 ), ( 01.12.2008 - 11.09.2008 ) ve ( 01.11.2008 - 30.04.2009 ) tarihleri arasında... Partisi ... İlçe Teşkilatında çalıştığından bahisle hizmetinin tespitini istemiş, Mahkemece, davalı ... Partisi Genel Merkezi yönünden davanın husumetten reddine, ( 01.05.2003 - 30.09.2006 ) dönem yönünden hak düşürücü süre yönünden reddine, 22.12.2006 - 14.05.2007 tarihleri arasında dahili davalı ..."ın yanında hizmet akdi ile çalıştığının, 15.05.2007-01.08.2007 tarihleri arasında dahili davalı ..."ın yanında hizmet akdi ile çalıştığının, (02.08.2007-19.08.2007), ( 01.12.2007 - 11.09.2008 ) ve ( 01.11.2008 - 30.04.2009 ) tarihleri arasında dahili davalı ..."ın yanında hizmet akdi ile çalıştığının tespine karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re"sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü
    niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu, başlangıç alınmalıdır. Aksi durumda ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir.
    Hizmet sözleşmesinin, “Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeği taahhüt eder” şeklindeki bağımlılık unsuruna yer vermeyen mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 313/1.maddesindeki tanımı, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu’nun 393/1 maddesi ile “Hizmet sözleşmesi işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle isgörmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan ise göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde bağımlılık unsuru da kabul edilerek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 8. maddesindeki tanıma benzer düzenleme yapılmıştır. Ayrıca, 6098 sayılı Kanunun 394/son maddesi ile de “Geçersizliği sonradan anlaşılan hizmet sözleşmesi, hizmet ilişkisi ortadan kaldırılıncaya kadar, geçerli bir hizmet sözleşmesinin bütün hüküm ve sonuçlarını doğurur” düzenlemesi ile hizmet sözleşmesinin geçersiz olarak kurulmuş olması halinde, geçersizliği ortadan kaldırılıncaya kadar geçerli bir sözleşmenin hüküm ve sonuçlarını doğuracağı benimsendiği, ayrıca 2820 sayılı Kanunun 71.maddesi; “Mali Hükümler” başlığı altında, partilerin giderlerinin yapılmasındaki usul ve esaslar ile mali sorumluluk hallerini düzenleyen hükümler olup, anılan maddelerin taraflar arasındaki işçi işveren ilişkisi nedeni ile dava konusu olayda uygulanabilirliğinin bulunmadığının da kabulü gerekmektedir. (HGK 10.04.2013 Tarih ve 12/9-1134/E- 13/467 K sayılı karar )
    Hukuk Genel Kurulu kararı ile hizmet sözleşmesini ilgilendiren işlemlerde Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu dışında alt kademe organlarının yaptıkları sözleşmeler ve giriştikleri yükümlülüklerden dolayı parti tüzel kişiliğinin sorumlu olduğu ve Parti Genel Merkezine karşı husumetin yönetilebileceği belirtilmiştir.
    Yukarıda anlatılanlar ışığında, incelenen dava dosyasında; Davacı,... Partisi Genel Merkezine karşı açtığı iş bu dava ile; Partinin ... İlçe Başkanlığına ait işyerinde büro elemanı olarak geçen, ancak Kuruma bildirilmeyen (01.05.2003 - 30.09.2006), (02.12.2006 - 19.08.2007), (01.12.2008 - 11.09.2008) ve (01.11.2008 - 30.04.2009 ) tarihleri arası dönemde sürekli çalıştığının tespitini istemiştir. Mahkemece, husumet yokluğundan davalı ... Merkez yönünden davanın reddine karar
    karar verilmiş ise de siyasi partilerin kurulmaları, teşkilatlanmaları, faaliyetleri, görev, yetki ve sorumlulukları, mal edinimleri ile gelir ve giderleri, denetlenmeleri, kapanma ve kapatılmalarıyla ilgili hükümleri düzenleyen 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 3.maddesi hükmü, siyasi partilerin ülke çapında faaliyet göstermek üzere teşkilatlanan tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olduğunu, 7.maddesi hükmü; Siyasi partilerin teşkilatının; merkez organları ile il, ilçe ve belde teşkilatlarından; Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu ile İl genel meclisi ve belediye meclisi gruplarından ibaret olduğunu düzenlerken; aynı Yasa"nın 70. ve 71.maddeleri ise; “Mali Hükümler” başlığı altında, partilerin giderlerinin yapılmasındaki usul ve esaslar ile mali sorumluluk hallerini düzenleyen hükümler olup, anılan maddelerin dava konusu olayda uygulanabilirliği bulunmadığından davalı ... Merkezin işverenlik sıfatını ortadan kaldırmaz. Bu nedenle davalı... Partisi Genel Başkanlığı yönünden de işin esasına girilip, yapılacak yargılama sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle bu davalı yönünden istemin reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Yine, ( 01.10.2006 - 01.12.2006), ( 20.08.2007 - 30.11.2007 ) ve ( 12.09.2008 - 30.10.2008) tarihleri arasında dava dışı (1016242), (1019208) ve (1022705) işyerinlerinden bildiriminin bulunduğu, kesintili çalışmanın söz konusu olduğu, 30.09.2006 tarihi olan çalışmanın sona erdiği (işten çıkış yapıldığı) yılın sonuna karşılık gelen 31 Aralık gününden başlayarak dava tarihi olan 22.12.2011 tarihine kadar 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmediği anlaşıldığından, Mahkemece, 01.05.2003-21.12.2006 tarihleri arası dönem yönünden hakdüşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, bozma nedenidir.
    Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı ve davalılardan ... ile ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, istem halinde temyiz harcının davacı ile davalılardan ... ve ..."a iadesine, 06.04.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi