Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/4368
Karar No: 2022/1454
Karar Tarihi: 15.03.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/4368 Esas 2022/1454 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2021/4368 E.  ,  2022/1454 K.

    "İçtihat Metni"

    İlk Derece Mahkemesi : İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.06.2018 tarih ve 2018/21 – 2018/118 sayılı kararı
    Katılanlar : 1-T.C. Cumhurbaşkanlığı, (Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine izafeten ...),
    3-Milli Savunma Bakanlığı
    Suç : Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olma
    Hüküm : 1-a)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... hakkında: Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs ve Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlarından; ayrı ayrı beraat,
    b)Sanık ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs ve Silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından; ayrı ayrı beraat kararlarına karşı yapılan istinaf başvurularının esastan reddi,
    2-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... hakkında: Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan; TCK'nın 314/2, 62, 53/1, 58/6-7-9, 63. maddeleri ve 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi uyarınca mahkumiyet kararlarına karşı yapılan istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddi

    Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle; temyiz edenin sıfatı bakımından 477 sayılı Kanun ile bazı Kanunlarda değişiklik yapılması hakkındaki 698 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ... kurumuna yapılacak tüm atıfların T.C. Cumhurbaşkanlığı kurumuna yapılacağı göz önünde bulundurularak, temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararların niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi.
    Gereği Görüşülüp Düşünüldü:
    I-Milli Savunma Bakanlığının tüm suçlardan, T.C. Cumhurbaşkanlığının Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından müsnet suçların niteliği itibarıyla suçtan doğrudan doğruya zarar görmemeleri nedeniyle davaya katılmalarına ilişkin kararlar hukukî değerden yoksun olup hükmü temyiz yetkisi vermeyeceğinden, temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK’nın 298/1. maddesi gereğince REDDİNE,
    II-Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen mahkumiyet ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, T.C. Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs ve Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlarından beraat kararları ile sanık ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, T.C.Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından verilen beraat kararlarının incelenmesinde;
    Sanıklar ..., ..., ... ve ... müdafilerinin duruşmalı inceleme talebinin yasal şartları oluşmadığından CMK'nın 299. maddesi gereğince REDDİNE,
    Sanık ... hakkındaki tüm atılı suçlar yönünden İlk Derece Mahkemesince ayrı ayrı beraat kararı verilmiş olmasına rağmen istinaf incelemesine bakan Bölge Adliye Mahkemesi kararında sanık hakkında mahkumiyete dair bir hüküm varmış gibi istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine karar verilmiş olması hukuken yok hükmünde kabul edilerek, tüm sanıklar yönünden yapılan temyiz incelemesinde temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler, sanıkların savunmaları ve gerekçe içeriğine göre yapılan inceleme sonunda;
    Ayrıntıları Dairenin 22.03.2019 tarih 2018/7103 Esas, 2019/1953 sayılı kararında açıklandığı üzere:
    5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
    Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de, bu husus suçun unsuru değildir.
    Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur.
    Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
    Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez. 15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000’e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
    Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK’nın 37. maddesi kapsamında doğrudan fail” olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
    Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
    Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
    TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
    Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
    Bölge Adliye ve İlk Derece Mahkemelerince sübutu kabul edilen somut olay ve bu çerçevede yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesine gelince:
    Genel olarak İstanbul Tuzla Piyade Okul Komutanlığında gerçekleşen olaylar:
    2. Zırhlı Tugay komutanlığında gerçekleştirilen darbe toplantılarına olay günü Tuzla Piyade Okul Komutanlığına vekalet eden ve alay komutanı olan firari Kur.Alb....’in bizzat katıldığı, bu darbe toplantılarında Tuzla Piyade Okuluna; darbe teşebbüsü kapsamında derdest edilecek kişilerin alınması görevinin verildiği ve alınan bu kararlar ile talimatların firari Kur.Alb....'e iletildiği, bu görev doğrultusunda adı geçen albayın, iş bu dosyanın tefrik gördüğü aynı mahkemenin 2017/16 esas ve 2018/42 Karar dosyasının sanıkları olan Yzb...., kursiyer teğmenler temsilcisi ..., Ütğm...., Ütğm.... ve Bnb....’a koordinasyon görevi verdiği, 15.07.2016 sabahında ...'in, bir kurs programı nedeniyle okul dışında bulunan ...’u arayıp okula çağırdığı ve onunla sabah 09.00’da görüştükleri, aynı gün ...’in, Tuzla Piyade Okulunda hazırlıklara başladığı, bir miktar koli bandı ve plastik kelepçe aldırıp odasına koydurduğu; yine, bölük komutanı ve takım komutanlarını odasına çağırıp görüşmeler yaptığı, okul dışındaki faaliyetlerin, sivil araçlarla ve kursiyer teğmenlerle icrasına karar verildiği, ... ile bazı teğmenlerin ikişerli gruplar halinde okul komutanlığına vekalet eden ...’in odasına geldikleri, bu görüşmelerin saat 20.30'a kadar sürdüğü, bu toplantılarda, ..., ... ve ...’a darbeye ilişkin görevin tebliğ edildiği, firari kurmay albay ...’in talimatı yönünde, ...’ın ve onun talimat verdiği kursiyer bir kaç teğmenin “terör saldırısı olacak okula gelmeniz gerekir. Okulda faaliyet olacak okula gelin” şeklinde bahanelerle diğer teğmenlerin okula gelmesini sağladıkları, ...’nın okulda bulunanlara ise hazır bir şekilde beklemelerini söylediği, saat 20.00’de ...’in ...’ı çağırdığı, ...’ın silah deposunu açarak beklediği ve gelen teğmenlerin silah ve mühimmat alımına nezaret ettiği, ...’in saat 20.00’de ...’u okula çağırttığı ve ona derdest edilecek sivil kişilerin isim ve adreslerini verdiği, ...’in kısa bir süre sonra elindeki koli bantları ve plastik kelepçelerle okul binası önüne çıktığı ve bina önünde sivil araçlarla dışarı çıkmak için bekleyen, başlarında ...’un olduğu kişilere verdiği, başka dosya sanığı ...’nın beyanına göre; kurmay albay ve Yurtta Sulh Konseyi içinde yer alıp darbe kalkışmasında İstanbul’daki faaliyetleri organize etmekle görevlendirilen ...’in, Tuzla Piyade Okuluna geldiği ve ...'le bir görüşme gerçekleştirdiği, bu görüşmeden sonra darbenin planlanan saatten önceye alındığının İstanbul’daki birliklere bildirilip darbe fiilinin icrasına başlandığı, iş bu dosyada sanık olan kursiyer teğmenler ile bu dosyanın tefrik gördüğü dosyada sanık olan kursiyer teğmenler saat 22.00’de ...’in emriyle silah depolarından silah ve mühimmat aldıkları (buradaki kameralardaki kayıtlar gizlenmek için silinmiş), bu sırada nöbetçi amir ...’ın şoförlüğünü yapan ve tanık sıfatıyla dinlenen İsmail Kavakkıran, beklemekte olan kursiyer teğmenlere yaklaşarak içlerinden birisine
    “sıkıntı var mı komutanım, niye böyle oldu?” diye sorduğundan “yarın öğrenirsin” şeklinde cevap verildiği; nöbetçi subay olan ...’ün tanık sıfatıyla beyanına göre, alayın önünde ...’in teğmenlerle görüştüğünü görünce o tarafa gidip kapının önündeki teğmenlere “olay nedir?” diye sorduğunda kimsenin cevap vermediği; yine, kurs bölük komutanı olan Yzb.... tanık sıfatıyla alınan beyanında, alay binası önünde bekleyen grubun yanına gittiğinde tam teçhizatlı beklediklerini ve silahlığın ışıklarının yandığını gördüğünde orada bulunan ... ve ...’ya “hayırdır ne yapıyorsunuz”, “bu saatte kim açtı silahlığı” diye sorduğunda kimsenin cevap vermediği, ısrarlı soruları karşısında ...’ın silahlığı ...’in açtırdığını söylemekle yetindiğinin anlaşıldığı, ...’in, silahlı kursiyer teğmenlerin sivil araçlara tam teçhizatlı olarak binmeleri emrini verdiği, darbe fiili kapsamında adresleri belli iş adamları ... ve ...’nın derdest edilmesi için araçları dışarı çıkarttığı, ancak bir kısım sanık ve tanık beyanlarına göre, araçlar dışarı çıkmadan önce oradakilere "terör olayları olduğundan söz edip okul çevresi, kamplar, lojman bölgesi, E-5 ve bağlantı yollarında güvenliğin alınması için dışarı çıktıklarını” bildirdiği, araçların nizamiyedeki kamera saatine göre 22.54 - 23.00 (nizamiye kameralarının yaklaşık 25 dakika ileride olduğu) sırasında Yzb...., Ütğm.... ve Ütğm....’ın sevk ve idareleri ile gruplar halinde kışladan çıkmaya başladıkları, saat 22.44’de okulun muhabere merkezine sıkıyönetim direktifi konulu yazının geldiği ve nöbetçi amiri ...'ın bu emri alıp ...’e ilettiği, saat 23.00’den sonra vatandaşların okulun nizamiye önünde toplanmaya başladıkları, kışladan 3 grup halindeki 9 adet sivil araçla çıkıp Kadıköy rıhtımına, Kartal’a ve ... mevkiine kadar ilerledikleri, polis barikatları ve vatandaşların toplanmaları nedeniyle trafik yoğunluğunun giderek arttığı, kendilerine ... tarafından verilen görevi yerine getiremeyeceklerini düşünmeleri üzerine ... ile telefonla irtibat kurdukları, onunla görüştükten sonra kamuflaj askeri kıyafetlerini araç içerinde çıkarıp silahlarını da ayaklarının altına koyarak okula dönüşe geçtikleri, sanıkların içerisinde bulundukları araçlarla saat 02.00’den sonra okula giriş yaptıkları, sanık ...’in ise bulunduğu araçtakilerle birlikte okulun etrafında halkın toplandığını öğrenince okula dönmeyip dışarıda bir arkadaşlarının evinde geceyi geçirdikleri anlaşılmakla;
    Şu hale göre:
    Derece mahkemelerince sübutu kabul edilen olayın, Devletin Anayasal düzenini cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek amacıyla, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca, işgal ettikleri kamu görevinin verdiği yetkiye istinaden tasarruf etme imkânını haiz bulundukları devlete ait silah ve mühimmatı kullanarak gerçekleştirilen bir silahlı darbe teşebbüsü olduğunda ve bu kalkışmaya iştirak edenlerin eylemlerinin, 5237 sayılı TCK'nın 309, 311 ve 312. maddelerinde düzenlenen suçları oluşturacağında kuşku yoktur. Ancak aynı hukuki değerleri koruyan ve kapsamı itibariyle eylemlerin haksızlık muhtevasını tamamen ortadan kaldıran Anayasayı ihlal suçunun (TCK'nın 309. md.) tüm unsurlarıyla gerçekleştiği somut olayda sanıkların ayrıca, Türk Ceza Kanununun 311. ve 312. maddelerinde
    düzenlenen suçlardan ve keza aralarında geçitli /müterakki suç ilişkisi nedeniyle aynı Kanunun 314. maddesinde yer alan silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılmaları imkânı bulunmadığından;
    1-Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... haklarında örgüt üyeliği suçundan mahkumiyet ile anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, T.C. Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığını ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlarından kurulan beraat kararları yönünden;
    İstanbul Tuzla Piyade Okulunda kursiyer teğmen olarak görev yapan ve mensubu oldukları örgüt ile kurdukları bağ nedeniyle, darbe teşebbüsünden önceden haberdar oldukları anlaşılan sanıkların, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanan genel darbe planı çerçevesinde kendilerine verilen ve ülke çapında gerçekleştirilen Anayasal düzeni ihlal suçunun icra hareketleriyle de illi bir değer taşıyan “isimleri önceden belirlenmiş sivil şahısların sivil araçlarla derdest edilmesi” emrini/görevini kabullenerek olay tarihinde, nizamiyedeki kamera saatine göre 23.19 - 23.27 (nizamiye kameralarının yaklaşık 25 dakika ileride olduğu) sırasında kışladan sivil araçla çıktıkları, daha sonra da sanık ... Filebe’nin bulunduğu araç hariç diğer araçlardakilerin 02.00-03.00 sıralarında okula geri dönüş yaptıkları, sanık ...’nin bulunduğu araçtakilerin ise okulun etrafında halkın toplandığını öğrenince okula dönmeyip dışarıda bir arkadaşlarının evinde geceyi geçirdiklerinin anlaşılması karşısında; özellikle sanıkların sübutu kabul edilen eylemlerinin, Anayasayı ihlal suçunu teşkil ettiğinde kuşku bulunmamasına, suçun icra hareketlerini müşterek fail olarak gerçekleştiren sanıkların, hükümeti düşürüp yönetime el koymayı amaçlayan suç organizasyonu içinde yer aldıklarının anlaşılmasına nazaran konumları, rütbeleri ve mesleki tecrübeleri itibariyle TCK'nın 24/1-4 ve 30. maddelerinin tatbik şartlarının bulunmadığı da gözetilerek fiil üzerinde ortak hakimiyet kurduğunun kabulü ile “müşterek fail” olarak TCK'nın 37. maddesi delaletiyle 309. maddesi gereğince mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    2-Sanık ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, T.C. Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığını ortadan kaldırmaya teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından kurulan beraat kararları yönünden;
    Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, sayfa 383 ve devamı).
    Bu kapsamda dosya kapsamı ve mahkeme kabulü irdelendiğinde, örgütsel bağları kesin olarak ortaya konulamayan sanık hakkında, örgütlü suçlarla ilişkin oluşturulan UYAP veri havuzunda araştırma yapılarak asker şahıs olması da dikkate alınarak hakkında örgütsel bağlarını ortaya koyan ifade ya da sabit hat veya ankesörlü hatlardan ardışık/periyodik aramalarının olup olmadıklarının tespitine çalışılması, tespit edilmesi halinde ilgili belgelerin ve ifadelerin dosya arasına konulması, bir başka soruşturmada FETÖ/PDY örgütü içerisinde faaliyette bulunduğunu beyan edip içerisinde sanık hakkında da bilgilerin yer aldığı taşınabilir bir belleği kolluk birimlerine teslim eden ... isimli şahsın aşamalardaki ifade örnekleri ile bu delilin elde edilişine dair hakimlik ve mahkeme kararlarının getirilerek duruşmada sanık ve müdafilerine okunup diyeceklerinin sorulması, gerekirse ilgili şahısların tanık olarak dinlenmelerinin sağlanması sonrasında sanığın örgütsel bağlarının kesin olarak saptanıp saptanamamasına göre; FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanan genel darbe planı çerçevesinde kendilerine verilen ve ülke çapında gerçekleştirilen Anayasal düzeni ihlal suçunun icra hareketleriyle de illi bir değer taşıyan ve tek başına vahamet arz etmeyen “isimleri önceden belirlenmiş sivil şahısların sivil araçlarla derdest edilmesi” emrini/görevini kabullenerek olay tarihinde, nizamiyedeki kamera saatine göre 23.19 - 23.27 (nizamiye kameralarının yaklaşık 25 dakika ileride olduğu) sırasında kışladan sivil araçla çıkan ve daha sonra da saat 02.00-03.00 sıralarında okula geri dönüş yapan, konumu, rütbesi ve mesleki tecrübesi itibariyle hakkında TCK'nın 24/1-4 ve 30. maddelerinin tatbik şartları bulunmayan sanığın eylemlerinin; TCK'nın 37. maddesi kapsamında Anayasal düzeni ihlal suçunun doğrudan faili mi yoksa TCK'nın 39/2-c kapsamında bu suça yardım niteliğinde olup olmadığı tartışılmadan delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
    Kanuna aykırı, sanıklar ve müdafileri, temyiz eden katılanlar vekilleri ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebeplerden dolayı hükmün CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, suç vasfı, atılı suç için kanun maddelerinde ön görülen ceza miktarı ve tutuklulukta geçen süre gözetilerek tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi