22. Hukuk Dairesi 2017/20418 E. , 2019/3688 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bakanlığa bağlı hastanede değişen alt işverenler nezdinde temizlik işçisi olarak çalıştığını, fazla mesai yaptırılmasına ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmasına rağmen karşılığının ödenmediğini, ağır iş şartlarında çalıştırılması nedeniyle sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalılar Cevabının Özeti:
Davalı ... Birliği vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin tüzel kişiliğinin bulunmadığından davada taraf ehliyetinin olmadığını, davaya konu alacakların zamanaşımına uğradığını, istenilen faiz oranlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile aralarında herhangi bir iş akdinin bulunmadığını, davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, ihale sonucu yapılan hizmet alımlarının süreli iş kapsamında kaldığını, davacının özlük dosyasının ihaleyi alan yüklenici firmalarda olduğundan davanın bu şirketlere karşı açılması gerektiğini, şahsi sebeplerle ayrıldığını beyan eden davacının haklı fesih iddiasının doğru olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacı işçinin fazla mesai yapıp yapmadığı ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Aynı ilkeler ulusal bayram ve genel tatil çalışmaları için de geçerlidir
Somut olayda, dosyaya sunulan puantaj kayıtları imzasızdır. Mahkemece bu nedenle puantaj kayıtları değerlendirmeye alınmaksızın, tanık beyanlarına göre fazla mesai alacağının kabulüne karar verilmesi yerinde ise de, dosyada yer alam ve davacının imzasına havi bir kısım “Günlük Devam İzlenimi” başlıklı çizelgelerin nazara alınmaması doğru olmamıştır. Bu çizelgelere göre davacının 2014 yılı içerisinde 08-12 Ocak tarihleri arasında raporlu olduğu, 24-26 Ocak, 13-16 Şubat 22-29 Mart, 25-27 Nisan, 03-16 Haziran tarihleri arasında ise izinli olduğu, Haziran 2014 ve Mayıs 2014 ayların ait çizelgelerde ise yine davacı imzası ile birlikte aynı zamanda işe giriş çıkış saatlerinin de yer aldığı görülmektedir. Söz konusu belgelerin davacı tarafından imzalanmış olduğu ve davacının imzasını inkar da etmediği anlaşıldığından, fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının imzalı devam çizelgelerinin bulunduğu dönemde burada yer alan kayıtlara göre hesaplanması gerekir. Mahkemece, bu hususlar nazara alınmayarak imzalı belgelere itibar edilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Taraflar arasındaki başka bir uyuşmazlık konusu da, davacının yasal yıllık izinlerini kullanıp kullanmadığı, kullanılmayan izin süreleri için ücret alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK"nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukuku için haksızlığın önlenmesinin anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir. Doğru hüküm kuramama, bazen ise zayıf olan tarafın bir usuli hakkı bilmiyor olması dolayısıyla söz konusu olmaktadır. Böyle bir durumda, hakkın özünün, usule kurban edilmesi mümkün olmadığından, tarafın bir vakıayı bütün ayrıntılarıyla getirmemiş olması dolayısıyla yargılamanın doğru ve adil bir hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde aydınlatılmamış olması durumunda hâkim devreye girecek ve söz konusu usûlî olanağı tarafa hatırlatacaktır.
Somut olayda davacı vekili tüm çalışma süresince yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmiştir. Mahkeme, davacının toplam hizmet süresinin 9 yıl 7 ay 21 gün olduğunu ve dosya işveren tarafından yıllık izin kullanıldığına dair belge sunulamadığından 150 gün yıllık izin hakkının bulunduğu gerekçesi ile izin ücreti alacağının kabulüne karar vermiştir.
Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmadığı hayatın olağan akışına ters olduğundan, yukarıda yer alan imzalı günlük devam çizelgelerinin de nazara alınması suretiyle davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, 19.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.