Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/1274
Karar No: 2013/7082

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/1274 Esas 2013/7082 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2013/1274 E.  ,  2013/7082 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı dava dilekçesinde; sınırlarını bildirdiği ... Köyü, ... Mevkiinde, 533 nolu parselin batısında bulunan yaklaşık 30.000 m²"lik taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece;davanın kısmen kabulüne ve... Köyünde kain 532, 533 parseller ve tapulama harici taşınmazlarla çevrili krokide (A) harfi ile gösterilen 2353,00 m²"lik taşınmaz ile 540, 539 ve 538 nolu parseller ve tapulama harici taşınmazlarla çevrili krokide (B) harfi ile gösterilen 12.740,00 m²"lik taşınmazın davacı adına tapuya tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine, fen bilirkişileri ....tarafından çizilen 21.07.2008 tarihli krokinin karar ekinden sayılmasına karar verilmiş, kararı, davacı temyiz etmemiş, hükmün, davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07.05.2009 gün ve 2009/6169-7699 sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan, araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar, ihya olarak kabul edilemez) ve imar, ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar, ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdirî delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmî olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.

    Somut olayda; mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmadığı gibi raporu hükme esas alınan bilirkişi raporunda kabul edilen bölüm üzerinde yaşları 12 - 15 yaşları arasında bulunan taşınmaz, renksiz memleket haritası üzerinde elle boyanarak işaretlenmiş, komşu taşınmazlara uygulanan 67,68,69,70 ve 71 tahrir nolu vergi kayıtları getirtilmeden, dava konusu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri ve zilyetlik yolu ile kazanılabilecek yerlerden olup olmadığı belirlenmeden karar verilmiştir.O halde; dava konusu taşınmazın orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tesbit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile M.K.’nun 713. maddesine dayanılarak açılan davalarda dava tarihinden, kadastro tesbitine itiraz davalarında ise tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler Ziraat Fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita ve kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar, ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığının belirlenmesi, tüm deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile 12/10/2010 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile işaretli 2353,01 m2’lik ve (D) harfi ile işaretli 2757,13 m2"lik bölümler yönünden davanın kabulü ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Yasanın 713/1. maddesi hükmüne göre taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Dava konusu taşınmaz, tapulama çalışmaları sırasında Tapulama Kanununun 2. maddesi gereğince tapulama harici olarak tesbit görerek 23.01.1981 yılında kesinleşmiştir.
    1) Davalı ... vekilinin dava konusu taşınmazın krokide (A) harfi ile gösterilen bölüme yönelik temyiz itirazları bakımından; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, çekişmeli taşınmazın, uzman orman bilirkişi tarafından resmi belgelere dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada; orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA karar vermek gerekmiştir.
    2) Davalı ... vekilinin dava konusu taşınmazın krokide (D) ile gösterilen bölüme yönelik temyiz itirazlarına gelince; yerel mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda çekişmeli taşınmazın (D) harfi ile gösterilen bölümü hakkında davacı adına tapuya kayıt ve tesciline dair verdiği karar, usûli kazanılmış hakkın ihlali mahiyetindedir.
    Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununda “usûli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kavram, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usûl hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usûl işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

    Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “usûli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK).
    Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usûli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usûli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usûli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK). Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez. Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
    Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilâmına uyulmuş olmakla oluşan usûli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
    Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, karar kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK.nun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E, 19 K.).
    Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usûli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usûlü-6. Baskı, cilt 5, 2001). usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usûl işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün ve 2006/4-519-527 sayılı ilâmı, YHGK.’nun 31.05.2006 gün ve 2006/10-307-337 sayılı ilâmı, YHGK.’nun 10.05.2006 gün ve 2006/4-230-288 sayılı ilamı).
    Bu itibarla, somut olayda bozmadan önce fazlaya ilişkin talebin reddine denilerek, (D) bölüm hakkında dava reddedilmiş olup, davacı gerçek kişinin bozmadan önceki hükmü temyiz etmemesi nedeniyle taşınmazın krokide (D) ile gösterilen bölümü yönünden davalı ... lehine usûli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu itibarla, mahkemece çekişmeli taşınmazın krokide (D) ile gösterilen bölümüne yönelik olarak açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usûli kazanılmış hak kuralının ihlali sonucunu doğurduğundan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: 1) Yukarıda açıklanan birinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin dava konusu taşınmazın krokide (A) ile gösterilen bölüme yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA,
    2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin krokide (D) harfi ile gösterilen bölüme yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 24.06.2013 günü oy birliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi