Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/19975 Esas 2016/4560 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/19975
Karar No: 2016/4560
Karar Tarihi: 24.03.2016

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/19975 Esas 2016/4560 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı annenin, müşterek çocuğunun nafakasının artırılması talebi reddedilmiştir. Ancak, yerel mahkemenin davanın reddine karar vermesi hatalı bulunarak karar bozulmuştur. Türk Medeni Kanunu'na göre, velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. İştirak nafakası takdir edilirken, çocuğun yaş, ihtiyaçlar, okul seviyesi, sosyal çevre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilmelidir. Durumun değişmesi halinde hakim, nafaka miktarını yeniden belirleyebilir veya nafakayı kaldırabilir. Kararda, müşterek çocuğun ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, nafakanın uygun bir şekilde artırılması gerektiği belirtilmiş ve davanın reddedilmesi hatalı bulunmuştur. Kanun maddeleri: Türk Medeni Kanunu 182/2, 331, 4.
3. Hukuk Dairesi         2015/19975 E.  ,  2016/4560 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki iştirak nafakanın artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili ile davalının 2002 yılında evlendiklerini, bir müşterek çocuklarının bulunduğunu, tarafların ... 3.Aile Mahkemesinin kararı ile boşandıklarını, bu kararda çocuğun velayetinin müvekkil anneye verildiğini ve çocuk lehine 100,00 TL nafakaya hükmedildiğini, 2008 yılında bu nafakanın 150,00 TL"ye çıkarıldığını, bu nafakanın günün ekonomik koşullarında yetersiz kaldığını beyanla, sözkonusu nafakanın 500 TL"ye çıkartılmasını talep ve dava etmiştir.
    Davalı usulüne uygun tebligata rağmen yasal süresi içinde cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.
    Mahkemece; "...müşterek çoçuğun dedesi ve anneannesinde kaldığı ve masraflarının dedesi ve anneannesi tarafından karşılandığı hususu kabul edilmiş, müşterek çocuğa nafaka verilmesi halinde annenin bu nafakayı çocuğun bakımı için dede ve anneanneye verileceği hususu şüpheli olduğundan ve davacının çocuğun masrafları ile ilgilenmemiş olması sebebi ile..." davanın reddine karar verilmiş; sözkonusu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava; iştirak nafakasının artırılması istemine ilişkindir.
    Türk Medeni Kanunu"nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür.
    İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun karar verilmelidir.
    Türk Medeni Kanunu"nun 331. maddesinde ise; "Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır." düzenlemesine yer verilmiştir.
    Dosyanın incelenmesinden; davacı annenin yeniden evlendiği, müşterek çocuğun anneanne ve dedeyle kaldığı, davalı babanın kamyon şoförü olduğu nakliyeci olarak çalıştığı yaptırılan sosyo ekonomik durum araştırmasından anlaşılmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında, somut olaya bakacak olursak; müşterek çocuğun 2003 doğumlu olup, 2006 yılında açılan davada hükmolunan 100 TL nafakanın 2008 yılında 150 Tl ye çıkarıldığı, son artışın üzerinden , dava tarihi olan 11.6.2014 tarihine kadar 6 yıllık bir sürenin geçtiği; bu zaman zarfında müşterek çocuğun ihtiyaçlarında artış olduğu, bu artan ihtiyaçların da taraflarca karşılanması gerektiği tartışmasızdır.
    Öyle ise, mahkemece; bu hususlar dikkate alınarak, müşterek çocuğun ihtiyaçlarında meydana gelen artış, tarafların ekonomik sosyal durumları, halen ödenen nafaka miktarı nazara alınarak, TMK. 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek; nafakanın, uygun bir miktarda artırılmasına karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.