Esas No: 2021/1503
Karar No: 2022/1363
Karar Tarihi: 16.03.2022
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/1503 Esas 2022/1363 Karar Sayılı İlamı
3. Ceza Dairesi 2021/1503 E. , 2022/1363 K."İçtihat Metni"
İlk Derece Mahkemesi : Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.12.2018 tarih ve 2018/260 - 2018/705 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : Sanıklar hakkında TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK'nın 53, 58/9, 63/1 maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik istinaf başvurularının esastan reddine dair karar
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararların niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Hükmedilen cezaların süresine göre koşulları bulunmadığından sanıklar müdafiilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin CMK’nın 299. maddesi gereğince REDDİNE,
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Sanık ... hakkında "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin 04.01.2019 tarih ve 2018/1476 Esas 2019/1 Karar sayılı kararına karşı sanık ... müdafiinin yasal süresi içerisinde temyiz başvurusunda bulunduğu, ancak sanık ...'in 30.11.2021 ve 05.01.2022 tarihli dilekçeleri ile mahkumiyet hükmünün onanarak dosyanın kendisine gönderilmesi talebini bildirdiği anlaşılmakla; sanığın dilekçelerinin temyizden vazgeçme iradesini taşıdığı kabul edildiğinden, 5271 sayılı CMK’nın 266/1. maddesi uyarınca vazgeçme nedeniyle dosyanın inceleme yapılmaksızın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE,
2- Sanıklar ... ve ... hakkında "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Siyasi partiler Anayasamızın 68/2. maddesinde vurgulandığı gibi, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Siyasi partiye üye olma ve bir siyasi partinin çatısı altında siyasi faaliyetlerde bulunma örgütlenme özgürlüğü kapsamında iken, özgürlüğün topluca kullanımı bağlamında ifade özgürlüğü ile de ilişkilidir. Demokrasilerde özgürlüklerle doğrudan ilişkili olan ve yüksek bir meşruiyete sahip bulunan siyasi partilere üye olma ve siyasi faaliyette bulunma özgürlüğünün, başka özgürlükler gibi; terör örgütlerince kötüye kullanılmak istenebileceği açıktır. Nitekim bir takım siyasi faaliyetteki asıl hedef ve amaçların, açıklanan hedef ve amaçlardan daha başka olabileceği gibi, asıl hedef ve amaçların gizlenebileceği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin “yazar ve diğerleri” kararında da vurgulanmıştır.
Anayasamızın 68. maddesi ve Avrupa insan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesi ile tanınan siyasi partilere üye olma ve siyasi faaliyette bulunma özgürlüğünün kötüye kullanımı Anayasamızın 14/2. maddesinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 17. maddesi uyarınca yasaklanmıştır.
Bir faaliyetin siyasi faaliyet/örgütlenme özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilmesi ve anayasa ile sözleşmenin korunmasından yararlanabilmesi için gerçekleştirilmekte olduğu bağlam ile birlikte cebir ve şiddet ile ilişkisi, kullanılan yöntem ve takip edilen amacın hukuk ve demokrasi kurallarına uygun olup olmadığı ve bir terör örgütü ile amaç veya yöntem bakımından ya da yapısal bir bağlantısının bulunup bulunmadığına bakılmalı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 17.07.2001 tarihli “Sadak ve diğerleri” kararında yaptığı ayrımda dikkate alınmalıdır.
Siyasi parti faaliyetleri kapsamındaki basın açıklamaları, terör örgütü propagandasına dönüştürülmeyen insani mülahazalarla gerçekleştirilen taziye ziyaretleri gibi eylemlerin silahlı terör örgütü faaliyeti kapsamında kabul edilemeyeceğinde kuşku bulunmamakta ise de, terör örgütü yöneticilerinin talimatı veya örgütün çağrıları doğrultusunda gerçekleştirilen ve terör örgütünün propagandasına dönüşen şiddet eylemleri ve faaliyetlerin siyasi parti çalışması olarak kabulü mümkün değildir.
Viranşehir Kaymakamlık makamının 30.01.2013 tarih ve 45 sayılı yazıları uyarınca yasaklanan Suriye ülkesindeki savaş dolayısıyla Suriye'den gelen kadınlarla dayanışma buluşması etkinliğini "Amara'dan doğan güneş Rojava'yı aydınlatacak" adı altında 03.02.2013 tarihinde Barış ve Demokrasi Partisi Viranşehir ilçe Başkanı sıfatıyla düzenleyen, kendisine yasaklama kararının tebliğ edilmesine rağmen esnafları ziyaret edip etkinliğe ilişkin bildiri dağıtan grup ile birlikte hareket eden, yasa dışı sloganlar atılan ve ölen örgüt mensuplarının resimlerinin asıldığı terör örgütü propagandasına dönüşen yasaklı etkinlikle ilgili birden fazla kere bizzat kendisine de ikazlarda bulunulmasına rağmen etkinliğe katılan grubun dağılmasını sağlamayan, sonuç olarak kolluk görevlilerinin tazyikli su ve gazla müdahalesi sonrasında görevlilere taşlı saldırıda bulunulması şeklinde biten etkinlikte yer alan, ayrıca Valilik kararıyla yasaklanan 04.08.2013 tarihli "Rojava'ya Destek" eylemi ve aynı konudaki başka bir eylem, PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın yakalanarak Türkiye'ye getirilmesini ve Fransa'nın Paris şehrinde öldürülen üç kadın örgüt mensubunun ölümünü protesto eden birden fazla basın açıklaması ve yürüyüş, yasa dışı Kent Meclisi toplantısı ve PKK/KCK terör örgütüne müzahir yayın organlarınca yapılan çağrılar üzerine gerçekleştirilen definler gibi terör örgütü propagandasına dönüşen birden fazla eyleme katılan sanık ...'nın, yine Valilik makamınca yasaklanan ve Mardin İli Nusaybin ilçesinde sınırda yapılan duvarı protesto etmek için 07.11.2013 tarihinde düzenlenen eylem, terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın yakalanmasını ve Fransa'nın Paris şehrinde öldürülen üç kadın örgüt mensubunun ölümünü protesto etmek, 28 Aralık 2011 günü Şırnak ili Uludere ilçesinde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen operasyonda 34 vatandaşın hayatını kaybetmesi olayını anmak amacıyla gerçekleştirilen basın açıklaması ve yürüyüşler, PKK/KCK terör örgütüne müzahir yayın organlarınca yapılan çağrılar üzerine gerçekleştirilen definler gibi terör örgütü propagandasına dönüşen birden fazla eyleme katılan ve o dönem Demokratik Bölgeler Partisi encümeni olarak görev yaptığını beyan eden sanık ...'ın süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk içeren eylemleri nedeniyle silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediklerine dair kabulde isabetsizlik bulunmadığı nazara alınarak, yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık ...'nın ve sanıklar müdafiilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.03.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.