14. Hukuk Dairesi 2016/17787 E. , 2020/6013 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.12.2015 gününde verilen dilekçe ile İİK"nın 121. maddesine dayanan ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava İ.İ.K"nun 121. maddesi uyarınca yetki belgesine dayalı olarak açılan ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı ...’ın borcu nedeniyle İcra Hukuk Mahkemesinden yetki alarak davalının elbirliği halinde malik olduğu 1209, 1106 ada 1, 551 ada 3, 98 ada 21 ve 529 ada 102 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın, satış yoluyla giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar ortaklığın aynen taksim yoluyla giderilmesine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 209 parsel sayılı taşınmazın ..."a ait olan 2144/6432 hissesinin; 1106 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın ..."a ait olan 26/2400 hissesinin; 551 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın ... oğlu ..."a ait olan 1345/2400 hissesinin; 98 ada 21 ve 529 ada 102 parsel sayılı taşınmazın tamamının; ortaklığının satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar ..., ... ve ... temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
HMK"nın 27. maddesi hükmü uyarınca, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi haklarıyla bağlı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu itibarla, ortaklığın giderilmesi davalarında, dava konusu taşınmaz maliklerinin veya mirasçılarının tamamının davada taraf olarak yer alması, paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup re’sen yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gerekir. Savunma hakkı, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, 6100 sayılı HMK’nin 27. maddesinde de “Hukuki dinlenilme hakkı” başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hakim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre hakim iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafları duruşmaya çağırmak zorundadır.
7201 sayılı Tebligat Kanununun;
1- "Bilinen Adreste Tebligat" kenar başlıklı 10. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.",
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtina” kenar başlıklı 21. maddesinin 1. fıkrasında Kendisine tebligat yapılacak kimse ve kanunen tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbirinin adreste bulunmaması halini düzenlemiştir.
Muhatabın adreste bulunmaması hâlinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri hâlinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.” hükmü öngörülmüştür.Burada Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna, ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, hâkim tarafından denetlenebilecektir.
Muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyanı ve bunun tevsik edilmesinin ardından maddede sayılan kişilerden birisine, imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Yapılan bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
1-Davalı ...’a çıkartılan dava dilekçesi tebliği ... Mahallesi ... Sokak No 42/3 Soma ... adresinde Tebligat Kanunun 21/1. maddesine göre tebliğ edilmiş muhatabın adresten geçici olarak mı, daimi olarak mı ayrıldığı yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda usulüne uygun olarak tespit edilmemiştir. Davalı temyiz dilekçesinde 23 yıldır ... Mahallesi, ... caddesi, 29/8 .../... adresinde ikamet ettiğini beyan etmiş, UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada davalının mernis adresinin temyiz dilekçesinde belirttiği adres olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, anılan davalıya 7201 sayılı Tebligat Kanunundaki düzenlemeler gözetilmek suretiyle dava dilekçesi usulune uygun şekilde tebliğ edilerek savunma ve delilleri toplandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın ve 6100 sayılı HMK"nin 27. maddesi uyarınca hukuki dinlenme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir,
2-Dava konusu 551 ada 3, 1106 ada 1 ve 209 parsel sayılı taşınmazlarda davalıların murisi ...’ın paydaş olduğu taşınmazın diğer paydaşlarının davada taraf olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, belirtilen taşınmazların güncel tapu kaydının dosya arasına alınması ve tüm paydaşlarının davada taraf kılınması sağlanarak, savunma ve delilleri toplandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın ve 6100 sayılı HMK"nin 27. maddesi uyarınca hukuki dinlenme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir,
Açıklanan nedenler ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Kabule göre de, taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi gerekirken dava konusu 209, 1106 ada 1 ve 551 ada 3 parsel sayılı taşınmazlardaki muris ... oğlu ..."a ait olan hisselerin ortaklığının giderilmesine karar verilerek infazı kabil olmayacak şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar ..., ... ve ...’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 08.10.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.Başkan