8. Hukuk Dairesi 2011/6298 E. , 2011/7449 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 29.06.2011 gün ve 313/253 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı miras, taksim ve kazanmayı sağlayan eklemeli zamanaşımı zilyetlik hukuki nedenlerine dayanarak dava konusu 126 ada 117 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kısmen iptaliyle, yaklaşık 5000 m2"lik kısmının adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüyle 126 ada 117 parselin tapu kaydının iptaline, 24.06.2011 tarihli korkide A harfi ile gösterilen 9.557,71 m2"lik bölümün davacı adına tesciline, kalan bölümlerin ise davalı Hazine üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir. Hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 126 ada 117 parsel ileride ekonomik yarar elde edilmesi mümkün Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, kimsenin mültiyet iddiasında bulunmadığı belirtilerek ham toprak niteliğiyle, 50.135,53 m2 yözölçümüyle, 30.01.2007 tarihinde, kadastro yoluyla, Hazine adına tespit edilmiş tutanağın itirazsız kesinleşmesiyle tespit gibi tapu sicili oluşmuştur.
Mahkemece, yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarında davacı ve babasının eklemeli zilyetliklerini açıkladıkları, ziraatçı bilikişinin kuru tarım arazısı niteliğinde olduğunu belirlediği gerekçesiyle yazılı şekilde kabul kararı verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, yerel bilirkiş ve tanıkların beyanları soyut nitelikte olup, uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümünün tespit tarihinden geriye doğru en az 20 yıl süreli malik sıfatıyla davasız aralıksız ekonomik amacına uygun zilyetliğini açıklamaktan uzaktır. Hukuki niteliği yanında maddi olgu olan zilyetliğin, tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş; yerel bilirkişi ve tanıkların 6100 sayılı HMK.nun 243 ve 244.maddeleri uyarınca keşif yerinde hazır bulunmaları için davetiye ile çağrılmaları, aynı kanunun 259/2 ve 290/2.maddeleri gereğince taşınmaz başında yeniden yapılacak keşifte dinlenilerek, taşınmazın öncesinin ne nitelikte ve kime ait olduğunun, kimler tarafından ne zamandan beri, ne şekilde kullanıldığının, uyuşmazlık konusu bu yerin halen kimler tarafından zilyet ve tasarruf edildiğinin, üstün kullanma hakkının kimde bulunduğunun, kendilerinden sorulup belirlenmesine çalışılması, beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde 261/1.madde hükmü göz önünde tutularak giderilmesi, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm tesisi gerekir.
Diğer yandan, bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar, ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihin en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Hava fotoğraflarının kadastro tespit tarihinden önceki yıllara ait en aza iki ayrı tarihe ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için kadastro tespit tarihi olan 2007 yılından 20-30 yıl öncesine ait (1977-1987 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelenirse arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabileceği bilinmelidir. Mahkemece uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Mahkemece, ziraat mühendisi kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotoğrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla tespit tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak; taşınmazın çekim tarihindeki niteliği ile taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlenmesine çalışılması gerekir. Böylelikle tanık ve diğer bilirkişi söz ve raporları da maddi bulgulara ve bilimsel esaslara göre hazırlanan söz konusu bilirkişi raporuyla denetlenmeli, sonra dava hakkında hüküm kurulmalıdır. Eksik incelemeyle karar verilemez.
Açıklanan tüm bu nedenlerle davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarınn kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.