8. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/6293 Karar No: 2011/7448 Karar Tarihi: 22.12.2011
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/6293 Esas 2011/7448 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava konusu 110 ada 2 numaralı taşınmazın tapusu davalı Hazine adına kayıtlıdır. Davacı, taşınmazı kazanmayı sağlayan zilyetlik ve satın alma yoluyla edindiğini ileri sürerek kaydın iptal edilmesini ve kendi adına tapuya tescil edilmesini talep etmiştir. Mahkeme davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir. Bu sebeple, arazi mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak bir bilirkişi kurulu marifetiyle taşınmazın zilyet edilip edilmediği, niteliği ve kullanım süresi araştırılmalıdır. Kanun maddeleri ise şöyledir: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 18. maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 243, 244, 259 ve 290/2. maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesidir.
8. Hukuk Dairesi 2011/6293 E. , 2011/7448 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Yıldızeli Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 29.06.2011 gün ve 398/258 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR Davacı, dava konusu 110 ada 2 nolu parseli kazanmayı sağlayan zilyetlik ve satın alma yoluyla edindiğini, eklemeli zilyetliğini 20 yılı aşkın süreden beri sürdürdüğünü ileri sürerek davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile kendi adına tapuya tescliline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu 110 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında tapu ve vergi kaydına rastlanılmadığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, tarım alanına dönüştürülmesinin mümkün olduğu belirtilerek, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18.maddesi gereğince 13.02.2007 tarihinde Hazine adına tespit edilmiş ve itirazsız kesinleşmiştir. 26.04.2007 tarihinde Hazine adına tapu siciline tescil edilmiştir. Ne var ki, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye ve kesin hükmün sonuçlarını elde etmeye elverişli değildir. Şöyle ki, bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Hava fotoğraflarının kadastrodan önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için kadastro tespit tarihi olan 2007 yılından geriye doğru en az 20-30 yıl öncesine ait (1977-1987 yılları arası) hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelenirse arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde yapılabilmesi olanaklıdır Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş; ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle kadastro tespitinin yapıldığı 13.02.2007 tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının merciinden getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın tespit tarihinden geriye doğru 20 yıl önce zilyet edilip edilmediğinin, niteliğinin ve kullanım süresinin, ne zaman kulanılmaya başlandığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Tanık ve bilirkişi sözleri bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi roporlarıyla denetlenmeli, taşınmaz üzerinde tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi belirlenerek, bundan sonra kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinilmesinin mümkün olup olmadığının araştırılması, ayrıca yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243 ve 244.maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, aynı Kanunun 259 ve 290/2.fıkrası uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle tanıkların ve yerel bilirkişilerin keşif yerinde dinlenilmeleri, davacı tarafından hangi tarihte imar ve ihyasına başlandığı, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdükleri ve hangi tarihte tamamladıkları hususları ile zilyetlik koşullarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde HMK.nun 261.maddesi gereğince aykırılığın giderilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve incelemeye dayanarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.