Esas No: 2017/2012
Karar No: 2017/893
Karar Tarihi: 03.05.2017
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2012 Esas 2017/893 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul 22. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.03.2015 gün ve 2015/85 E., 2015/297 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 01.10.2015 gün ve 2015/12816 E., 2015/17439 K. sayılı kararı ile,
"…1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davacının yurt dışındaki borçlandığı hizmetlerin başlangıcı olan 29/04/1978 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespiti ile 27/05/2013 tarihli yaşlılık tahsis talebine istinaden kendisine takip eden aybaşı olan 01/06/2013 tarihinden itibaren aylık bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının yurt dışında çalışmaya başladığı ve 18 yaşını tamamladığı 29/04/1978 tarihinin Türkiye"de sigorta başlangıç tarihi olarak tespitine ve davacının kuruma talep tarihi olan 27/05/2013 tarihini takip eden aybaşı olan 01/06/2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 01/01/1978 tarihinde Alman Rant sigorta sistemine giriş yaptığı, 29/04/1960 doğumlu olan davacının 18 yaşını tamamladığı 29/04/1978 tarihinin sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilmesinin doğru olduğu, davacının Türkiye"de Bağ-Kur kapsamında 05/04/2007-15/08/2010 arasında 1211 gün ve SSK kapsamında 27/11/2010-30/09/2011 arasında 304 gün sigortalılığının bulunduğu, davacının 17/12/2010 tarihinde başvuru yaparak Almanya"da geçen çalışma sürelerinden 29/04/1978-20/07/1984 tarihleri arasındaki 2242 günlük süreyi 3201 sayılı yasa kapsamında borçlanarak bedelini 15/03/2011 tarihinde Kuruma ödediği, davacının borçlanmasının 5510 sayılı yasanın 4/1-a maddesi kapsamında sigortalılık olarak kabul edildiği, davacının 27/05/2013 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, Kurum tarafından davacıya verilen cevapta yurtdışı borçlanmasına göre işe giriş tarihinin 13/01/2001 olarak tespit edildiğinin ve yaşlılık aylığı şartlarının oluşmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Kısmi yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli şartlar 506 sayılı Kanun"un geçici 81. maddesinin (C) fıkrasının (a) bendinde; 23.5.2002 tarihinde 15 yıllık sigortalılık süresini kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş ve 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunanlara istekleri halinde yaşlılık aylığı bağlanacağı şeklinde düzenlenmiş, (b) bendinde ise 23.5.2002 tarihinde (a) bendinde öngörülen şartları yerine getiremeyenlere bu şartları belirli tarih aralıklarında yerine getirdiklerinde yaşlılık aylığı bağlanmasına imkan sağlanmıştır.
Somut olayda, davacı 15 yıl sigortalılık 23/05/2002 tarihinden önce yerine getirmiş olup 3600 prim gün sayısı şartını 24/04/2011 tarihinde yerine getirdiği için (b) bendindeki şartlara bakmak gerekecektir. Geçici 81. maddenin (C) fıkrasının (b) bendinin (bc) alt bendinde “23/05/2002 tarihinde (a) bendinde öngörülen şartları yerine getiremeyenlerden bu şartları; 24/05/2008 ile 23/05/2011 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 56 yaşını doldurmuş olmaları şartı ile yaşlılık aylığından yararlanabilirler.” düzenlemesi yer almaktadır. Davacı 3600 prim gün sayısını tamamlama şartını 24/04/2011 tarihinde yerine getirdiğinden 506 sayılı Kanunun Geçici 81. maddesinin (C) fıkrasının (b) bendinin (bc) alt bendine göre davacının tahsis talep tarihinde 56 yaşını doldurmuş olması gerekmektedir. Ancak tahsis talep tarihi olan 27/05/2013 tarihinde davacının yaşının 53 yıl 28 gün olduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, 27/05/2013 tarihinde davacının 53 yaşında olmasına rağmen yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…"
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin yurtdışında çalışmaya başladığı tarih olduğunun ve 27/05/2013 tarihli talebine istinaden 01/06/2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin Almanya’da geçen hizmetlerini borçlanarak bedelini ödediğini, sonrasında yaşlılık aylığı bağlanması için Kuruma müracaat ettiğini, ancak yurtdışı sigortalılık başlangıç tarihi olan 29/04/1978 tarihinin Kurum tarafından sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilmemesi nedeniyle talebinin reddedildiğini, Türkiye ile Almanya arasında imzalanan sözleşme gereğince Kurum işleminin hatalı olduğunu, tahsis talep tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığını ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı SGK vekili Kurum tarafından yapılan işlemde kanun ve mevzuat hükümlerine aykırılık oluşturan bir durum bulunmadığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme ilk kararında davacının 29/04/1978 - 20/07/1984 tarihleri arasında Almanya"da sigortalı olarak çalıştığı, 05/02/2008 tarihinde prim iadesi suretiyle bu hizmetlerini tasfiye ettiği, yurtdışı çalışmaların tasfiye edilmesi halinde, tasfiyeye uğramış hizmetlerin sosyal sigorta hukuku açısından geçerliliğini yitirmiş sayılacağı ve artık her iki ülke mevzuatına göre nazara alınabilecek bir sigortalılık süresi kalmayacağından, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında aktedilen Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin konuya ilişkin 29. maddesinin 4. bent hükmü uyarınca, rant sigortasına giriş tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak sayılmasının mümkün olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, yurt dışında geçen hizmetlerin borçlanmaya esas kabul edilebilmesi için, yabancı ülkenin sosyal sigorta mevzuatına göre uzun vadeli sigorta kolları kapsamında eylemli bir çalışma veya prim ödenmesi yeterli olup bu nitelikteki bir çalışmanın gerçekleşmesinden sonra yabancı ülke mevzuatından kaynaklanan prim iadesinin fiili çalışma olgusuna bir etkisi bulunmadığından, borçlanma hakkına ve başlangıç tespitine de engel bir hal teşkil etmediği, bu nedenle davacının sigortalılık başlangıç tarihinin taleple bağlı kalınarak 29.04.1978 tarihi olduğu, aylık talebinin de bu tarihe göre değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak verilen ikinci kararda Türkiye ile Almanya arasında yapılan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri uyarınca, davacının yurt dışında zorunlu sigorta kapsamında fiilen çalışmaya başladığı ve 18 yaşını doldurduğu 29/04/1978 tarihinin Türkiye"de sigorta başlangıç tarihi olduğu ve davacının Kuruma başvurduğu 27/05/2013 tarihini takip eden aybaşı olan 01/06/2013 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı SGK vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece davacının eski 506 sayılı Kanunun 60. maddesi gereği 15 yıl sigortalılık süresi 3600 gün prim ve 50 yaş hükmüne tabi olup bu şartların tamamı yerine getirmiş olduğundan müracaat tarihini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığı belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı SGK vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olaya göre davacının yaşlılık aylığına hak kazanabilmek için Kanunda öngörülen şartları yerine getirip getirmediği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın kaynağını 4447 sayılı Kanun ile eklenen, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve sonrasında 4759 sayılı Kanun ile bir bölümü değişikliğe uğrayan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun Geçici 81. maddesi oluşturmaktadır.
Anılan madde uyarınca yaşlılık aylığı bağlama koşulları 4447 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08/09/1999 ve 4759 sayılı Kanunun kabul edildiği 23/05/2002 tarihindeki “sigortalılık süresi”nin “kaç yıl” olduğu dikkate alınarak belirlenmektedir.
Buna göre, maddenin ilk fıkrası uyarınca 08/09/1999 yılında sigortalılık süresi 18 yıl ve daha fazla olan kadınlar ve sigortalılık süresi 23 yıl ve daha fazla olan erkekler hakkında, 4447 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümler uygulanacaktır.
Geçici 81. maddenin (B) bendi uyarınca;
23.05.2002 tarihinde; sigortalılık süresi 18 yıldan fazla olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 40 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 23 yıldan fazla olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 44 yaşını doldurmaları ve en az 5000 gün; … sigortalılık süresi 2 yıl 8 ay 15 günden fazla, 3 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 56 yaşını doldurmaları ve en az 5975 gün, sigortalılık süresi 2 yıl 8 ay 15 günden fazla, 3 yıl 6 aydan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 58 yaşını doldurmaları ve en az 5975 gün prim sayısına sahip olmaları halinde malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunmaları şartı ile yaşlılık aylığından yararlanabileceklerdir.
Geçici 81. maddenin C/a bendi uyarınca;
23.05.2002 tarihinde 15 yıllık sigortalılık süresini kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş ve 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunanlara istekleri halinde yaşlılık aylığı bağlanacaktır.
Geçici 81. maddenin C/b bendi uyarınca ise; 23.05.2002 tarihinde Geçici 81. maddenin C/a bendinde belirtilen şartları yerine getiremeyenlerden bu şartları,
ba) 24.05.2002 ile 23.05.2005 tarihleri arasında yerine getirenler kadın 52, erkek ise 56 yaşını doldurmuş olmaları;
bb) 24.05.2005 ile 23.05.2008 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 54, erkek ise 57 yaşını doldurmuş olmaları;
bc) 24.05.2008 ile 23.05.2011 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 56, erkek ise 58 yaşını doldurmuş olmaları;
bd) 24.05.2011 tarihinden sonra yerine getiren kadınla 58,…yaşını doldurmuş olmaları şartı ile yaşlılık aylığından yararlanabileceklerdir.
Görüldüğü üzere Geçici 81. madde ile yaşlılık aylığı bağlanmasında kademeli bir geçiş düzenlenmiştir. 4447 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08/09/1999 tarihinden önce yaşlılık aylığına hak kazananlar yönünden ise her hangi bir değişiklik yapılmamış 4447 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümlere atıfta bulunulmuştur.
2002 yılından sonra sigortalı olanlar yönünden ise; 4759 sayılı Kanun ile değişik 506 sayılı Kanunun 60/A maddesinde yaşlılık aylığından yararlanabilmek için, kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olmak ve en az 7000 gün veya kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olmak, 25 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 4500 gün sigortalılık malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şartı;
öngörülmektedir.
Yaşlılık aylığı tahsis koşullarındaki bu kademeli geçiş nedeniyle 1999 ve 2002 yılları itibariyle belirlenecek sigortalılık süresi, yaşlılık aylığına hak kazanabilmek için aranacak yaş şartı yönünden anahtar rol üstlenmektedir.
Konuyla ilgisi bakımından “Sigortalılık süresi” kavramına da değinmekte yarar vardır.
“Sigortalılık süresi”, 506 Sayılı Kanunun 108. maddesinde uzun vadeli sigorta kolları açısından tanımlanmıştır.
Bu maddeye göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu Kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir. Tahsis işlerinde nazara alınan sigortalılık süreleri, bu sürenin başlangıç tarihi ile sigortalının tahsis yapılması için yazılı istekte bulunduğu tarih arasında geçen süredir.
Somut olayda, doğum tarihi 29.04.1960 olan davacının onsekiz yaşını ikmal ettiği 29.04.1978 tarihinde Pflichtbeitragszeiten (mecburi sigortalılık süresi) kapsamında Alman Rant sigortasına tabi sigortalılığının bulunduğu, 17.12.2010 tarihinde Kuruma intikal eden yurtdışı hizmet borçlanma talep dilekçesi ile Almanya’da çalışılan ve boşta geçen 01.01.1978 ile 01.01.1984 tarihleri arasındaki süreyi borçlanmayı istediği, Kurumca borçlanma talebi üzerine 29.04.1978 ile 20.07.1984 tarihleri arasındaki 2242 günlük süre borçlandırılarak 18.182,62-TL borç tahakkuk ettirildiği, davacı tarafından 15.03.2011 tarihinde 18.183,00-TL borçlanma bedelinin Kurum hesabına yatırıldığı, ayrıca davacının 05.04.2007 tescil tarihi itibariyle 3 yıl 4 ay 11 gün (1211 gün) devam eden 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığı bulunduğu ve son olarak 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında 27.11.2010 ile 30.09.2011 tarihleri arasında 304 gün sigortalı çalışmasının olduğu ve davacının tarafından 27.05.2013 tarihindetahsis talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki bilgiler ışığında, davacının sigorta başlangıcının Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi uyarınca 29.04.1978 tarihi olduğunda her hangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Sigorta başlangıç tarihinden tahsis talep tarihi olan 27.05.2013 tarihine kadar ise davacının 15 yıldan fazla sigortalılık süresi bulunmaktadır. Davacı tahsis talep tarihi itibariyle 53 yaşında olup 3757 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim ödemesi olduğu, ancak 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim ödeme şartını 24.04.2011 tarihinde yerine getirdiği görülmektedir. Bu nedenle davacının yaşlılık aylığı bağlanma koşullarının 3600 gün prim ödeme şartını tamamlandığı 24.04.2011 tarihi itibariyle değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacı 506 sayılı Kanunun Geçici 81. maddesinin C/a bendi uyarınca 3600 gün prim ödeme şartını 23.05.2002 tarihi itibariyle yerine getiremediğinden, tahsis koşuları C/b bendi kapsamında değerlendirilecek olup, ilgili maddenin C/b-bc bendi uyarınca 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim ödeme şartının 24.05.2008 ile 23.05.2011 tarihleri arasında yer alan 24.04.2011 tarihinde yerine getirilmesinden dolayı davacıya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için 56 yaşını doldurmuş olması şartı aranacaktır. Ancak davacı tahsis talep tarihi olan 27.05.2013 tarihi itibariyle 53 yaşını doldurduğundan tarafına yaşlılık aylığı bağlanması mümkün değildir.
Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında, davacının sigorta başlangıcı olan 29.04.1978 tarihi ile 4447 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 08.09.1999 tarihleri arasında 18 yıldan fazla sigortalılık süresi bulunduğu, bu haliyle davacının tahsis koşullarının 506 sayılı Kanunun Geçici 81/A maddesi uyarınca 4447 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümlere göre değerlendirilmesi gerektiği, 4447 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesi yaşlılık aylığından yararlanma şartlarını belirleyen 506 sayılı Kanunun 60. maddesine göre kadın için 50 yaşını doldurmak, 15 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün prim ödeme şartının yerine getirilmesinin yeterli olduğu, davacının değişiklik öncesi 506 sayılı Kanunun 60. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirdiğinden aylık talep tarihi itibariyle aylığa hak kazandığı, buna göre yerel Mahkemenin direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Hal böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03.05.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık, 3201 sayılı Kanun ve Uluslar arası sözleşme ile sigortalılık başlangıç tarihinin geriye çekilmesi ile davacının yaşlılık aylığı şartları yönünden hangi kanun hükümlerinin uygulanacağı ve aylık şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Davacının 01.01.1978-20.08.1984 tarihleri arasında Almanya’da bulunan sigortalılık süresini 3201 sayılı Kanuna göre borçlandığı ve Türkiye’deki sigortalılık başlangıç tarihinin, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin uzun vadeli sigorta kollarından olan “Malüllük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları (aylıkları)” başlıklı beşinci bölümde düzenlenen 29’uncu madde hükmüne göre 18 yaşını doldurduğu 29.4.1978 tarihi olduğunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının yaşlılık aylığına esas alınacak sigortalılık başlangıcı 29.4.1978 tarihidir.
Yasa koyucu 4447 sayılı Kanun ile yaşlılık aylığından yararlanma şartlarında köklü değişiklikler yapmıştır. 4447 sayılı Kanun ile 506 sayılı Kanuna Geçici 81. madde eklenmiş, eski sigortalıları, sigortalılık sürelerine ve yaş durumlarına göre hangi yasal düzenlemenin uygulanacağını ve hangi yaşlarda yaşlılık aylığına hak kazanacaklarını kademelendirmiştir. Ancak eski sigortalıların haklarını da korumuştur.
Geçici 81. madde (A) bendi, kanunun yürürlüğe girdiği 8.9.1999 tarihinden önce yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazananlar ile kadınlar yönünden sigortalılık süresi 18 yıl ve daha fazla olanlara kanunun yürürlük tarihinden önce yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanacağını belirtmiştir. Öncelikle (A) bendi kapsamı incelenecek, (A) bendi kapsamına girmeyenler hakkında (B) veya (C) bendi kapsamında irdeleme yapılacaktır. İrdeleme yapılırken sadece 18 yıl veya daha fazla sigortalılık süresinin dolup dolmadığına bakılacak ancak prim ödeme gün sayısının dolup dolmadığına ve yaşa bakılmayacaktır. Kanunda böyle bir şart yoktur.
Somut olayımızda davacının sigortalılık başlangıcı 29.4.1978 ile kanunun yürürlük tarihi olan 8.9.1999 tarihleri arasında 18 yıldan fazla sigortalılık süresi bulunduğundan davacı Geçici 81. madde (A) bendine göre eski kanuni düzenlemelere yani 506 sayılı Kanun 60. maddenin ilk şekline tabi olacaktır. Buna göre kadın için aylık şartları, 50 yaşını doldurmak, 15 yıldan beri sigortalı bulunması ve en az 3600 gün prim ödemiş olmak aranacaktır. Bu şartların davacının aylık talep ettiği tarihte bulunması yeterlidir.
Davacının yaşlılık aylığı talep ettiği 27.5.2013 tarihinde, tabi olduğu kanun hükümlerine göre 50 yaş, 15 yıl sigortalılık ve 3600 gün prim ödeme şartlarını yerine getirdiğinden yaşlılık aylığına hak kazanmış durumdadır. Yüksek 21. Hukuk Dairesinin belirttiği gibi olayda Geçici 81/C-bc’nin uygulama yeri yoktur. Dosya içinde bulunan Kurumun 12.12.2013 tarihli yazısında davacı hakkında Geçici 81. madde (A) hükmünün uygulanacağı ve 29.4.1978 tarihi başlangıç esas alındığında davacının talep tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazanacağı kabul edilmiştir. Kurumun talebi kabul etmemesinin nedeni davacının sigortalılık başlangıcını 13.1.2001 tarihi olarak almasından kaynaklanmaktadır. Kurum, aylık şartları yönünden hangi yasanın uygulanacağı hususunda değil sigortalılık başlangıcı yönünde ihtilaf çıkarmaktadır. Başlangıç 1978 tarihine çekilince yaşlılık aylığının uygulanacağı yasa maddesi de değişmektedir.
Yukarıda anlatıldığı şekilde davacı talep tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığından yerel mahkeme kararının onanması görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayız.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.