17. Hukuk Dairesi 2015/8364 E. , 2015/14634 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ...Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki ... davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı ... şirketi vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü, zorunlu ... sigortacısı olduğu aracın ... halinde bulunan davacı aracına arkadan çarptığını, davacı aracının da bu çarpmanın etkisiyle önündeki ... halinde bulunan araca arkadan çarptığını, davacı aracının hem ön hem arka taraftan hasarlandığını, ...da davalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, ... nedeniyle davacı aracının değer kaybına uğradığını, belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada şimdilik 100,00 TL"nin ... tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; yargılamanın devamı sırasında 03.06.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talep olunan miktarı 2.900,00 TL. artırarak 3.000,00 TL"nin tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... şirketi vekili, davacının belirsiz alacak davası açmada hukuki yararı bulunmadığını ve şartlarının oluşmadığını, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, davacı aracının daha önce 2000 yılında ... yaptığını ve varsa bir değer kaybı bu ...dan oluştuğunu,davacının aracı ...lu olduğundan ... sigortacısından değer kaybı bedeli almış olabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 3.000,00 TL"nin olay tarihi olan 11.08.2012"den itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ...vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ...vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 153,69 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ...den alınmasına 21/12/2015 gününde üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
KARŞI OY
Davacı vekili davalıların işleten-sürücü-... sigortacısı olduğu aracın, ... halinde bulunan kendi aracına arkadan çarptığını bu nedenle kendisinin de öndeki araca çarpmanın etkisi ile arkadan vurduğunu, kendi aracının hem ön hem arka kısmında hasar meydana geldiğini, olayda davalının tam kusurlu olduğunu belirterek aracın değer kaybına uğradığını bildirip belirsiz alacak davası olarak 100,00 TL"nin ... tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte talep etmiş, bilahire davasını 3.000,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı ... şirketi, davacının belirsiz alacak davası açmada hukuki yararının olmadığını ve dava şartlarının bulunmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, ayrıca davacının daha önce ... yaptığını ve değer kaybının bu ...dan oluşabileceğini belirterek davanın reddini istemiştir. Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre davanın kabulü ile 3.000,00 TL"nin olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Yüksek Dairece yapılan inceleme sonucunda karar onanmıştır.
6100 Sayılı HMK 1.10.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Medeni Usul Hukukuda talep sonucunun belirli olması ilke olarak benimsenmiştir. Bu benimsemeye göre, talep eden davacının mahkemeden neyi istediğini açıkça ortaya koyması gerekir. Çünkü, HMK gereğince birçok usul hükmünün uygulanması bu talep sonucuna göre belirlenecek, hatta karar bu talep nazara alınarak oluşturulacaktır.
Ancak, 6100 Sayılı HMK yenilik olarak alacağın tam olarak belirlenmesinin imkansız ya da alacaklıdan beklenmeyecek kadar zor olduğu durumlarda, birçok ülkeye ait hukuk sistemlerinde de benimsenen belirsiz alacak ve tesbit davalarını getirmiştir.
Davacının, davanın açıldığı tarihte talep sonucunu veya miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin imkansız veya kendisinden beklenemeyecek bir nitelik taşıması halinde, hukuki olayı açıklamak sureti ile açacağı davaya HMK 107/1 maddesi tanımındaki gibi belirsiz alacak davası denir.
Yasal düzenlemeye göre bu tür davalarda davacının dava konusu yaptığı miktarı, davayı açtığı tarihte tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin ya imkansız olması yada kendisinden beklenemeyecek nitelik taşıması gerekir.
Tabii bu belirlemedeki imkansız olma koşulunu HMK 27 ve TMK 2 maddeleri anlamında dürüstlük, doğruluk, makul ve orta zekalı bir insanın göstermesi gereken tüm dikkat ve özenin gösterilmesine rağmen, alacak tutarının tam ve kesin olarak tesbit edememe olarak anlamak gerekmektedir.
Yani davacı alacaklı objektif özen yükümlülüğü çerçevesinde uğradığı zararı bilememelidir.
Bu durumda davanın açıldığı tarihte davacının uğradığı zarar miktar itibarı ile tam ve kesin olarak biliniyor, ya da bilinebilmesi için varlığı gereken tüm unsurlar doğruluk ve güven kuralı gereğince gerekli özen gösterildiğinde tesbit edilebiliyorsa, alacağın belirsiz olduğundan söz etmek mümkün olmayacaktır.
Düzenlemenin yapıldığı HMK 107 maddesinde benimsenen belirsiz alacak davası bir eda davasıdır. Yine düzenlemeye göre yalnız belirsiz alacak davası, yalnız belirsiz tesbit davası ya da kısmi eda davası ile belirsiz tesbit davası açılabilir.
Belirsiz alacak davası ile kısmi dava birbirine benzerlik göstermektedir. Fakat ikisi arasındaki en önemli fark, kısmi davada alacağın bir kısmı dava edilmesi söz konusu iken, belirsiz alacak davasında alacağın tümü dava konusu yapılmaktadır. Ayrıca zamanaşımı def"ini ileri sürülmesi halinde kapsamı, mahkeme masrafları, ihtiyati tedbire ilişkin taleplerin içeriği ve uygulaması, bölünebilirlik durumu, faizin başlangıç tarihleri, fazlaya ilişkin saklı tutulan haklar konusunda farklı düşünceler ve uygulamalar ortaya çıkacaktır.
Belirsiz alacak davalarına konu olabilecek uyuşmazlıklar;
1-Hakimin takdirine göre belirlenebilecek haklar
2-Karşı tarafın sunacağı delillere göre belirlenecek haklar
3-Yargılama aşamasında taraflarca sunulan delillerin toplanmasından sonar belirlenebilecek haklar olarak sayılabilir.
Her üç halde de belirsiz alacak davası açılacağı konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
Alacak miktarının hakimin takdirine bağlı olarak belirlenebildiği durumlarda, takdirin sonucunun belirlenmesinde çok etkili olması nedeniyle davacının zararı bilebilmesi mümkün olmadığından belirsiz alacak davası açılabilir. Ancak bu husus bile İsviçre Federal Mahkemesinde tartışılmış, İsviçre BK 42 mad/2.fıkrasındaki gibi talep sonucunun belirlenmesinin hakimin takdir yetkisine bırakıldığı durumlarda kanton hukuklarının belirsiz alacak davasını kabul etmeleri gerektiğine karar verilmiştir. Halen Almanya ve İsviçre"de bazı hukukçular farklı aksi görüşlerde ileri sürmektedirler.
İkinci bir belirsiz alacak davasının açılabileceği durum, talebin karşı tarafın 3.kişinin verdiği veya yargılama sırasında verebileceği belge ve bilgilerden sonra belirlenebileceği haldir. Bu durumda daha çok hastane belgeleri ve raporların, ameliyat belgelerinin, faturaların vs gibi belgelerin gerekli olduğu durumlarda söz konusu olabilir. Bu halde belirsiz alacak davası açılabilir.
Son olarak yargılama aşamasında delillerin toplanması sonucunda zararın ne miktar olacağı ve bunun bir bilirkişi incelemesi sonucu kesinleşeceği durumlardır. Bunlarda haksız fiiller ve sebepsiz zenginleşmelerden doğan anlaşmazlıklar olarak sayılabilir.
Ancak bir davada, bilirkişiye başvurulmuş olmasına rağmen dava açma aşamasında davacı, zararının ne kadar olduğunu tam ve kesin olarak belirleyebilecek ise belirsiz olarak davasını açamaz. Yani bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesi, tek başına o davayı belirsiz alacak davası olarak açılmasını gerektirmez. Bir kısım basit hesaplar ve araştırma sonucunda alacağın miktarı belirleniyorsa bu davaları ayırmak gerekmektedir. Aksi halde basit bir hesap yapılmasını gerektiren konuda hakimin bilirkişiye başvurduğunu düşünmek o alacağı belirsiz alacak haline gelmesine neden olacaktır. (faiz olacağı hesabı gibi.)
Bu bakımdan belirsiz alacak davası 6100 Sayılı HMK"ya istisnai bir dava türü olarak girmiştir. Aksi düşünce belirsiz alacak davasını genel bir dava, kısmi davayı ise istisnai bir dava haline getirir.
Bu anlamda Dairemizin iş alanı içinde kalan cismani zararlar (yaralamaya dayalı daimi ve geçici işgöremezlik halleri) ile destek ...larının belirsiz alacak davası olarak açılabileceği, bu uygulamanın da birçok hak kaybına engel olacağı ve daha adil ve hakkaniyete uygun kararlarının çıkması yönünden faydalıdır.
Ancak yine Dairemizin görevi içinde kalan araç hasarları, araç değer kayıpları, araç kullanamamaktan kaynaklanan zararlar, ... ...lar gibi dava türlerinde belirsiz alacak davasına konu olamayacağını düşünüyorum.
... ... Hukukunda bile bir asırı aşkın uygulama yapılmasına rağmen bir çok kıymetli hukukçu tarafından hangi davalar belirsiz alacak davası olur veya olmaz diye tartışmalar yapılmakta olup bu tartışmalar hala devam etmektedir.
Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; araç hasarına ilişkin davada, hasarlanan araç davacıdadır. Hasarlanan parçalar bellidir, aracın modeli, yaşı, önceki ...ları, değişen parçaları belirli olup, gelişmiş teknoloji karşısında aracın plakasını yazmak suretiyle piyasadaki rayiç 2nci el fiyatı, her yaşa göre hasarlanmanın özelliği nazara alınarak değer kaybının ne kadar olduğunu, kaç günde onarılabileceğini veya aynı aracın kaç günde yeniden satın alınabileceğini, onarım süresinde ikame aracın kiralama miktarının ne kadar olabileceğini davacının bilmemesi mümkün değildir. Basit bir araştırma ile tüm bu bilgilere ulaşabilir. Üstelik sigorta davada taraf ise zaten temerrüt için önceden bir başvuru yapılması gerekip, sigortanın da orada olaya ilişkin bir eksper çalışması yaptıracağından, karşı taraftan alınması gerekli ilgi ve belgelerde davacı için söz konusu değildir. Tüm bilgi ve belgeler ve hasarlı araç davacı elinde olması karşısında davacı için alacağın miktar ve değerinin belirsiz olduğundan söz etmek mümkün olmayacaktır.
O nedenle davacının bu anlamda ...dan kaynaklanan aracındaki değer kaybından dolayı belirsiz alacak davası açması yargılamada, hukuk önünde karşılıklı taraf olarak bulunan ve mutlak surette eşit davranılması gereken davacı ve davalı taraf yönünden, usul hukukunun önemli ilkelerinden biri olan tarafların silahlarının eşitliği ilkesini zedeleyeceğinden mahkemece davanın 6100 Sayılı HMK"nin 114-115 maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekip bu nedenle mahkeme kararının bozulması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.