8. Hukuk Dairesi 2016/11428 E. , 2020/456 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesat Tespiti
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup, hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, ortaklığın giderilmesi davasına konu edilen 432 ada 18 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 2 adet iki katlı evden, anne ve babasından kalan binanın üst katı ile alt katı mantarhane olan 2 katlı yapının vekil edeni tarafından meydana getirildiğini açıklayarak muhdesatın aidiyetinin tespitini talep etmiştir.
Davacı asil, 08.04.2015 tarihli keşif duruşmasında, anne ve babasından kaldığını ifade ettiği binanın üst katına yönelik talebinden feragat etmiştir.
Davalı ... cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuş olup keşif duruşmasında da davacının kısmi feragatı üzerine, “... bu hali ile açılan davayı kabul ediyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı ..., 31.03.2015 tarihli duruşmada davayı kabul ettiğini bildirmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... tarafından tarafından aleyhine yüklenen vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesat tespiti isteğine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek davanın kabulüne karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı ...’ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK"nin 326/1. maddesi uyarınca Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Kanunda yazılı hallerden birisi hiç şüphesiz Yasa"nın 312/2. maddesidir. Bu madde hükmüne göre davalı taraf davanın açılmasına sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderinden sorumlu değildir. Hemen belirtmek gerekir ki; anılan maddenin uygulanabilirliği, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlıdır.
Somut olaya gelince, davalıya eldeki davada dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma günü usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde cevap dilekçesi sunmadığı ve ön inceleme duruşmasına katılmadığı, 31.03.2015 tarihli 2. duruşmada ise, açılan davayı kabul ettiği görülmüştür. Saptanan bu olgular kapsamında; davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiği ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiği kuşkusuzdur. Bununla birlikte, dava konusu muhdesatın üzerinde bulunduğu 432 ada 18 parsel sayılı taşınmazın davacı ... (4/24) ile davalılar ... (12/24), ... ( 4/24) ve ... (4/24) adlarına paylı mülkiyet şeklinde kayıtlıdır.
Muhdesatın tespiti davalarında davanın konusu (müddeabih) davalıların payına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup; yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcının, yargılama giderlerinin ve taraflar yararına takdir edilecek vekalet ücretlerinin iş bu müddeabih esas alınarak hesaplanması gerekir.
Ayrıca, az yukarıda açıklanan esaslar dikkate alınarak yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 sayılı HMK"nin 326/2. maddesi uyarınca hesaplanacak yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilecek vekalet ücretinden, her bir davalının, dava konusu taşınmazın tapuda paylı mülkiyet şeklinde kayıtlı olması halinde tapudaki payları, elbirliği mülkiyetin sözkonusu olması halinde ise miras payları göz önünde bulundurularak sorumlu tutulmaları gerekir.
Buna göre, yargılama sonucunda hüküm altına alınan nispi karar ve ilam harcı ile aynı şekilde 6100 sayılı HMK"nin 326/2. maddesi uyarıca yargılama giderinden ve davacılar yararına takdir edilen vekalet ücretinden yukarıda ifade edilen ilkeler doğrultusunda her bir davalının sorumlu olduğu yargılama gideri ve vekalet ücretinin ayrıntılı ve infaza elverişli şekilde belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı ...’ın temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı ...’ın sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle REDDİNE, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.