5. Hukuk Dairesi 2021/3042 E. , 2021/6512 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapuda sahte vekâletname ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nun 1007.maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın davalı ... yönünden zaman aşımı nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden ise kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, davalı Hazine vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, tapuda sahte vekâletname ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nun 1007.maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak davalı ... yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden ise davanın kabulü ile 322.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamından; dava konusu Menteş köyü 3539 parsel sayılı 460 m2 yüzölçümlü taşınmazın davacı adına kayıtlı iken sahte nüfus cüzdanı kullanılarak elde edilen vekaletname ile taşınmazının üçüncü kişiye satıldığı, tapu kaydının iptali için açılan Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/261 E. - 2011/260 K. sayılı dosyada ikinci el konumundaki davalı maliklerin taşınmazı iyi niyetle iktisap ettikleri gerekçesiyle reddedildiği, kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 13.06.2012 gün ve 2012/2840 Esas, 2012/7197 Karar sayılı kararı ile onandığı ve karar düzeltme talebinin reddine karar verilerek kararın 06.03.2013 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 07.09.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bozma ilamına uygun olarak davalı ... yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, 4721 sayılı Yasanın 1007.maddesi uyarınca Tapu Sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu hususunun mahkemece kabul edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
Dava konusu taşınmaz mal arsa niteliğinde olup, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.
Hükme esas bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmaksızın piyasa araştırmasına göre soyut ifadelerle değer biçildiğinden bu rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 28/04/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.