5. Hukuk Dairesi 2021/2545 E. , 2021/6510 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapuda kayıtlı taşınmazın yüzölçümünde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi gereğince yapılan düzeltme sonucu taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini, birleştirilen dava ise TMK"nın 1007. maddesi uyarınca zararın tazminine ilişkin açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, davalı Hazine vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, tapuda kayıtlı taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi gereğince yapılan düzeltme sonucu yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini, birleştirilen dava ise TMK"nın 1007. maddesi uyarınca zararın tazminine ilişkin açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak asıl dava yönünden 10.000,00 TL, birleşen dava yönünden ise toplam 92.240,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamından tazminata konu 408 parsel sayılı taşınmazın, 1953 yılında yapılan tapulama çalışmasında tarla niteliğiyle ve 35.500 m² yüzölçümü ile dava dışı 3. kişi adına tespit edilmişken, 1960 yılında hükmen gerçek kişiler adına tescil edildiği, davacıların taşınmazın 1/25 hissesini, 16/7/2012 ve 25/02/2013 tarihinde satın alma yoluyla edindikleri, taşınmazın tapu kaydına 05/03/2013 tarihinde "yüzölçüm hatası vardır" şerhi konulduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi gereğince yüzölçümünün 3500 m² olarak düzeltilmesine karar verilerek 23.12.2014 tarihli işlemle tapuya işlendiği ve eldeki davanın ise 01/09/2014 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de; bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;
1-Bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Alınan rapor hüküm kurmaya yeterli değildir.
Dava konusu taşınmaza değer biçilirken öncelikle arsa mı arazi mi olduğunun belirlenmesi gerekir.
Bilirkişi raporunda dava konusu ... Köyü, 408 parsel sayılı taşınmazın niteliği net olarak belirlenmeden m² birim fiyatı soyut ifadelerle tespit edildiği gibi tek bilirkişi tarafından hazırlanan rapor inandırıcı bulunmamıştır.
Bu durumda; dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan dava tarihi itibariyle belediye imar planı içinde olup olmadığı, değilse belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı hususlarının ilgili Belediye Başkanlığından sorulduktan sonra;
1-a)Dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması,
1-b)Dava konusu taşınmazın arazi olduğunun anlaşılması halinde ise; yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak, taşınmazın olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirine göre değer biçildikten sonra, bulunan bedele varsa taşınmazın değerine etki edecek objektif artış gerektiren unsurlar da eklenerek, sonuca göre hüküm kurulması,
Gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması,
2-Davanın konusu ve tarafları aynı olup, davada vekille temsil olunan davacı lehine asıl ve birleştirilen ek davada hükmedilen toplam miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12/2 maddesi gereğince hesaplanacak nispi vekalet ücretinden, asıl davada takdir edilen vekalet ücreti mahsup edilerek bakiyeye karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 28/04/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.