20. Hukuk Dairesi 2013/2700 E. , 2013/6966 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi ve davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında .... İlçesi,... Mahallesi 540 ada 14 parsel sayılı 866,43 m² yüzölçümündeki taşınmazın, ... zilyetliğinde olduğu, ancak; Orman Yönetimi tarafından kadastro mahkemesinde dava açıldığından bahisle kadastro tutanak ve ekleri kadastro mahkemesine devredilmiştir. Davacı, 03/03/2008 havale tarihli dilekçesi ile; dilekçesine ekli krokide gösterilen 502 ada 1 nolu orman parselinin kuzey kısmı ile 503 ada 1 nolu orman parselinin kuzey ve doğu kısımlarının orman vasfında olduğunu, buna rağmen, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi gereği yapılan çalışmalarda bu alanların orman sınırları dışına çıkarıldığını belirterek yapılan kadastro tesbitinin iptali ile bu alanların orman vasfı ile Hazine adına tescilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davacının 90 ayrı parsele dava açtığının tespit edilmesi üzerine her bir parsel için tefrik kararı verilerek 540 ada 14 parsel için bu dosya üzerinden yapılan yargılama sonucu davanın reddine dava konusu taşınmazın miras hisseleri oranında davalı mirasçıları olan dahili davalılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm, davacı ... Yönetimi ve davalı Hazine tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kısmî ilân süresi içinde açılan kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kadastro Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi gereği yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu parsel orman sınırları dışında bırakılmış, kısmî ilân süresi içinde Orman Yönetimince dava açılmış olması nedeni ile kadastro çalışmaları kesinleşmemiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir:
Şöyle ki; davalı tarafından taşınmazın kendisine ait olduğu ileri sürülmüş ve dava konusu taşınmaza ait olduğu iddia edilen tapu kaydı sunulmuştur. Mahkemece davalı tarafından sunulan tapu kaydının tüm geldi ve gitti kayıtları getirtilmiş, keşif sırasında uygulanmış ve tapu kaydının taşınmaza uymadığı, fen bilirkişisince belirtilmişse de; fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaza komşu olan taşınmazlar gösterilmemiştir. Ayrıca; çekişmeli taşınmazın komşuları olan taşınmazlara ait kadastro tutanak suretleri ve dayanak kayıtları getirtilmemiş, tapu kaydının hangi parsellere revizyon gördüğü de araştırılmamıştır. Bu sebeplerle; dosya kapsamından tapu kaydının dava konusu taşınmaza uyup uymadığı, mahalli bilirkişi beyanları ve keşfin izlenmesi mümkün olmamıştır.
Bu nedenle, mahkemece, öncelikle dayanılan tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, ile dayanılan tapu kaydının kadastro sırasında başka parsellere revizyon görüp görmediği araştırılarak, revizyon görmüş ise, dayanılan tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman
planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir fen ve bir ziraat mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01/06/1988 gün ve 31/13 E.K.; 14/03/1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13/06/1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03/03/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi uyarınca orman içi açıklık olup olmadıkları değerlendirilmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez davalı tarafından dayanılan tapu kaydı yerel bilirkişi eliyle (harita ve krokisi veya tevzi yahut iskan haritası) mahallinde uygulanmalı, sınır denetimi yapılmalı, dayanılan tapu kaydının mahalline uyup uymadığı tespit edilerek tapu kaydı mahalline uyuyor ise, tapu kaydının kapsadığı taşınmazları gösterir fenni bilirkişi tarafından düzenlenecek denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı, taşınmazın orman bilirkişi raporu ve memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu dikkate alınarak tapu kaydının 4785 ve 5658 sayılı kanun kapsamında hukukî değerini yitirip yitirmediği araştırılmalı, taşınmaz tapu kaydının (harita veya krokisinin) kapsamı dışında kalmakta ise iradi terk olgusunun oluşup oluşmadığı, taşınmazda imar ve ihya yapılıp yapılmadığı, davalı yararına zilyetlikle kazanma şartlarının oluşup oluşmadığı 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalılar yanında, murisler yönünden de ilgili tapu ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 03.07.2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı araştırılmalı, ziraat bilirkişisinden dava konusu taşınmazın niteliğini belirleyici rapor alınmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir..
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetimi ve davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 20/06/2013 günü oy birliği ile karar verildi.