21. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/11312 Karar No: 2018/199 Karar Tarihi: 16.01.2018
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/11312 Esas 2018/199 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2016/11312 E. , 2018/199 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu sürekli işgöremezliğe uğrayan sigortalıya yapılan ödeme nedeniyle aynı olayda kusurlu bulunan davalının kusuruna isabet eden tazminatın rücuen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden, davacı Kurum"un, iş kazasına uğrayan sigortalı ... tarafından açılan ... 2. İş Mahkemesi 2012/213 Esas sayılı davada yapılan yargılama sonucunda davalı ... Kaymakçı kusuru oranında hükmedilen 7.068,84 TL maddi tazminata ilişkin ödemesi nedeniyle davalıdan tahsilini talep ettiği, ödeme tarihinin 10.05.2013 olduğu, davalı vekili tarafından süresi içerisinde zamanaşımı definin ileri sürüldüğü, davacı vekilinin Kurum"un Hukuk Müşavirliği tarafından Genel Müdürülük makamına 18.06.2015 tarihli yazı ile üçüncü şahıs Satılmış Kaymakçı"nın kusuruna isabet eden ve ödenmek zorunda kalınan yukarıdaki tutarın tediye tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiz ile tahsili için rücu davası açılması hususunun onaya arz edildiğini bu nedenle yetkili temsilcinin zararı ve zarar sorumlusunu öğrenme tarihinin 18.06.2005 olduğunu iddia ettiği anlaşılmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 73. maddesi uyarınca “Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” Davalı vekili tarafından süresi içerisinde zaman aşımı def"inin ileri sürüldüğü uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, bu tür davalarda Türk Borçlar Kanunu"nun 73. maddesi gereğince uygulanmakta olan 2 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır. Her ne kadar Kurum yetkilisinin zararı ve sorumluyu 18.06.2015 tarihinde öğrendiği ve işbu davanın da 23.06.2015 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de Kurum yetkilisinin bilgisi dışında 10.05.2013 tarihindeki ödemenin yapılamayacağı hususu dikkate alınmadan davalı vekilinin süresi içerisinde ileri sürülen zamanaşımı def"i nin kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.