15. Ceza Dairesi 2014/149 E. , 2016/5572 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 158/1-f-son, 52 ve 53 maddeleri uyarınca mahkumiyet
Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyete ilişkin hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık ..."in, www.ıntaka.kijiji.com isimli internet sitesine, 500 TL karşılığında laptopunu satmak istediğine dair ilan verdiği, ilanda irtibat telefonu olarak adına kayıtlı... numaralı telefonu belirttiği, müştekinin ilanda belirtilen numarayı arayıp, laptopu almak istediğini belirttiği ve alım satım hususunda anlaştıkları ve müştekinin, sanığın kızı ... adına olan hesaba 500 TL’yi yatırdığı halde sanık ..."in laptopu müştekiye göndermediği, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçu işlediğinin iddia edildiği olayda,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
Hükmolunan adli para cezası tayininde 5237 sayılı TCK"nın 61/8 maddesi hükmü karşısında adli para cezası hesaplanırken bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik arttırma ve indirimlerin gün üzerinden yapılması ve sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması sonucu belirlenmesi gerektiği halde doğrudan adli para cezasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı yasanın 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK"un 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun"un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükümde yer alan ""5237 sayılı TCK"nın 158/1-f-son, 52/2 maddeleri gereğince sonuç olarak verilen 1000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına” ifadelerinin yerine, “5237 sayılı TCK"nın 158/1-f-son maddesi gereğince 50 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı yasanın 52/2 maddeleri gereğince verilen 50 gün adli para cezası karşılığı günlüğü 20 TL"den olmak üzere sonuç olarak 1.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına”, yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 31.05.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık sanığın eyleminin bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu mu, yoksa basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu mu oluşturduğu noktasında toplanmaktadır.
Sanığın “www.ıntaka.kijiji.com” isimli internet sitesinde ikinci el laptopun satış ilanını verdiği, bu ilanı gören müştekinin ilanda belirtilen telefonu arayarak sanıkla irtibata geçtiği ve 500 TL. üzerinde anlaştığı, müştekinin sanığın kızı ... adına olan hesaba bu bedeli göndermesine rağmen sanığın laptopu müştekiye göndermediği şeklinde gelişen olayda suçun sübutu konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Konunun daha iyi anlaşılması bakımından TCK.nun 158/1-f ve g madde ve bentlerinde yer alan “basın ve yayın yolu” ile “bilişim sistemi”nin kanunda yerini bulan tanımlarının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
Tanımlar başlıklı TCK.nun 6/1-g maddesinde basın ve yayın yolu deyiminden her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçlarıyla yapılan yayınların anlaşılacağı belirtilmektedir.
Doktrinde TCK.nun 6. maddesinde tanımı yapılan basın ve yayının kapsam itibariyle 5187 Sayılı Basın Kanununun uygulama alanını da aşar şekilde geniş olduğu ve bu tanımın içine kitle iletişim aracı olarak internetin de girdiği belirtilmiştir. (Yaşar- Gökcan- Artuç,Yorumlu Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 2010, Cilt 1., s. 116. )
Yargıtay uygulamalarında da internetten gönderilen ileti veya bilgilerin çoğul kişilerin öğrenmesine, yani kitlelerin ulaşımına imkan sağlanması halinde eylemin basın ve yayın yoluyla işlendiği kabul edilmiştir. (Yargıtay 12.CD.nin 31.03.2014 gün 2013/15248 E., 2014/7892 K.,14.CD.nin 14.12.2012 gün ve ve 2011/5081 E., 2012/13057 K.,18. CD.nin 01.10.2015 gün 2015/24205 E., 6363 K. sayılı ilamları)
Gerek doktrin, gerekse Yargıtay uygulamalarında çoğul kişilere ulaşımda kullanılan internetin basın ve yayın aracı olduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır.
Bilişim sisteminden ne anlaşılması gerektiğine dair TCK"nun 6. maddesinde bir açıklama bulunmamakla birlikte, TCK"nun 243. madde gerekçesinde bilişim sistemi; “verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağını veren manyetik sistem” olarak tanımlanmıştır.
Bu açıklamalardan sonra TCK.nun 158/1-f madde ve bendinde yer alan “araç olarak kullanma”,aynı maddenin g bendinde yer alan “kolaylıktan yararlanma” ibarelerinden ne anlaşılması gerektiği üzerinde durulması ve bu konunun da açıklığa kavuşturulması gereklidir.
Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılmasından maksat, verileri otomatik olarak işleme tabi tutan manyetik sistemlerden araç olarak yararlanmak suretiyle kişi veya kişilerin aldatılması ve bu yolla haksız bir kazanç sağlanmasıdır.(Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2013, s. 642)
Yani bu halde bilişim sistemi hile unsurunun icrasında araç olarak kullanılmalıdır. Bilişim sistemi suçta araç olarak kullanıldığında faille mağdur arasında doğrudan bir irtibat sağlanmamakta, çoğunlukla mağdur faili görmeden, onu tanımadan ve onunla ikili iletişime girmeden sadece bilişim sisteminden yapılan hileli hareketlerle kandırılmaktadır. Bir bankaya ait internet sitesinin benzerini oluşturup, bu site aracılığı ile mağdurun şifre veya kişisel bilgilerinin ele geçirilmesinden sonra kullanılması ya da şifresi kırılmış mail hesaplarından bu hesap sahibinin dostu olan mağdura mail göndererek, haksız yarar sağlanması gibi eylemler buna örnek olarak gösterilebilir.
TCK.nun 158/1-g madde ve bendinin uygulanabilmesi için hileli hareketlerin bizzat basın ve yayın araçlarının kullanılması suretiyle gerçekleştirilmesi şart değildir. Basın ve yayın araçlarının hilenin desteklenmesinde kullanılması halinde de bu bent uygulanacaktır. Basın ve yayın araçlarıyla failler aynı anda farklı yerlerdeki mağdurlara ulaşabilmekte ve bu araçların kitlelere ulaşımda sağladıkları kolaylıktan yararlanarak dolandırıcılık eylemlerini gerçekleştirmektedirler.Ancak bu tür suçlarda mağdurla fail arasında irtibat sağlanmakta ve fail mağdurla iletişime geçerek mağdurun iradesini sakatlayan hileli hareketleri bu iletişim sırasında gerçekleştirmektedir. Basın ve yayın araçlarıyla yapılan ilanlardaki hile başlıbaşına mağdurun iradesini etkilememekte ve bu haliyle fail başkaca hileli harekette bulunmaksızın haksız menfaat elde edememektedir.
Kanun koyucu bilinçli bir tercihle söz konusu maddenin f bendinde “araç olarak kullanma”, g bendinde ise “kolaylıktan yararlanma” ibarelerini kullanmasına rağmen, uygulamada bu ayrıma dikkat edilmediği görülmektedir.
CGK.nun 02.04.2013 gün ve 2012/1293 E ve 2013/111 K. sayılı kararında bilişim sistemlerinin aynı anda birçok kişiye ulaşmadaki çabukluk ve sağladığı kolaylık nedeniyle dolandırıcılık suçunda araç olarak kullanıldığı kabul edilmiştir. Burada “araç olarak kullanma” ve “kolaylıktan yararlanma” kavramlarının karıştırıldığı, bu nedenle yanılgılı bir uygulama içine girildiği görülmektedir.
Somut olayda ikinci el laptopun internet üzerinden satış ilanını veren sanık, bu amaçla kendisini arayan müşteki ile pazarlık yapıp laptopun satış fiyatı üzerinde anlaşmış ve müştekiye satış bedelini göndermesini istemiş; bu şekilde ikna olan müştekiden pazarlık konusu 500 TL.yi alarak kendisine haksız menfaat sağlamıştır. Burada hileli hareketler doğrudan doğruya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle gerçekleşmemiş; internetten verilen satış ilanı tek başına müştekinin laptop parasını gönderme iradesini etkilememiştir. Sanığın laptopun resimlerini koyup fiyatını da cazip gösterir bir şekilde internetten satılık ilanı vermesi ve bu şekilde müştekiye ulaşması;ayrıca ilandaki resimleri gören ve fiyatı cazip bulan müştekiyi etkilemesi eylemleri başlıbaşına sonuca götürmeye elverişli hareketler değildir. Müştekinin iradesini etkileyen hareket, sanığın telefon görüşmesinde satılık laptopun pazarlığını yapıp fiyatı üzerinde anlaşması şeklinde gerçekleşen eylemleridir. Pazarlık sonucu laptopu aldığına inanan müşteki 500 TL. satış bedelini sanığa göndermiş olup haksız menfaat bu şekilde temin edilmiştir.
Sonuç olarak somut olayda basın ve yayın araçlarından biri olan internetten verilen satış ilanının aynı anda birçok kişiye ulaşmadaki çabukluk ve sağladığı kolaylık, ilanda laptop resminin bulunması, fiyatının cazip gösterilmesi gibi kısmi hileli hareketlerle; sonrasında gerçekleşen iradeyi etkileyici ve sonuca götürücü hileli hareketler desteklenmiştir.
Bu nedenle sanık ..."in eyleminin TCK.nun 158/1-g maddesi kapsamında kaldığı ve mahkeme kararının bu gerekçeyle bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun hükmün onanması kararına katılmıyorum.