Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/14976
Karar No: 2013/3452
Karar Tarihi: 08.03.2013

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/14976 Esas 2013/3452 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2012/14976 E.  ,  2013/3452 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.01.2011 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    _K A R A R_
    Davacı, 61 ada 181 ve 182 parsel sayılı taşınmazlarda 28.02.2005 tarihinden başlamak üzere 10 yıl süre ile intifa hakkı sahibi olduklarını, intifa hakkını davalı ile yapılan 25.03.2005 tarihli akaryakıt bayiliği sözleşmesi uyarınca kullandıklarını, bayilik sözleşmesinin davalı tarafından sonlandırılmasına rağmen dava dışı ... marka ve logosu ile akaryakıt satışına devam edildiğini ileri sürerek, intifa hakkına elatmanın önlenmesi ve akaryakıt istasyonunun kendilerine teslimini istemiştir.
    Davalı, Rekabet Kurumunun 2002/2 sayılı Tebliği uyarınca 5 yılı aşan intifa hakkının geçersiz olduğunu ve bu sürenin 18.09.2010 tarihinde dolduğunu davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar arasındaki uyuşmazlığın giderilmesinde öncelikle “bayilik sözleşmesi” ve “intifa hakkı” kavramlarının, sonra da bu kavramların rekabet hukuku açısından değerlendirilmesi gerekecektir.
    Akaryakıt bayilik sözleşmesi, akaryakıt dağıtım şirketi ile bayi arasında aktedilen, dağıtım şirketinin akaryakıt ürünleri temin etmeyi, bayiinin de bunları satmayı taahhüt ettiği, rızai ve tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir.
    Türk Medeni Kanununun 794. maddesinin 2. fıkrasında intifa hakkı “aksine düzenleme olmadıkça bu hak sahibine konusu üzerinde tam yararlanma yetkisi sağlar” şeklinde ifade edilmiştir. Kuşkusuz intifa hakkı ayakta bulunduğu sürece üzerine yüklendiği mülkiyet hakkını içi boşalmış bir duruma sokar. Bu hak kurulurken hakka konu mal üzerindeki hak sahibinin yetkisi tamdır. İntifaya konu mal üzerinde intifa hakkı sahibinin kullanma ve faydalanma yetkileri de daraltılamaz. İntifa hakkı herkese karşı ileri sürülebilir. İntifa hakkı kurulurken mülkiyet hakkı sahibinin kullanma ve yararlanma bakımından var olan yetkileri ne ise intifa hakkı sahibi de o yetkileri kazanır. Yasanın 796. maddesine göre intifa hakkı, konusunun tamamen yok olması ve taşınmazlarda tescilin terkini; yasal intifa hakkı sebebinin ortadan kalkması ile sona erer. Sürenin dolması veya hak sahibinin vazgeçmesi ya da ölümü gibi diğer sona erme sebepleri, taşınmazlarda malike terkini isteme yetkisi verir.
    Türk Medeni Kanununun 797. maddesine göre de intifa hakkı, gerçek kişilerde hak sahibinin ölümü; tüzel kişilerde kararlaştırılan sürenin dolması, süre kararlaştırılmamışsa kişiliğin ortana kalkmasıyla sona erer. 799.madde uyarınca da intifa hakkı sona erince hak sahibi, hakkın konusu olan malı malike geri vermekle yükümlüdür. Sigorta ve kamulaştırma gibi durumlarda intifa hakkı, hakkın konusu yerine geçen karşılık üzerinde devam eder.
    Rekabetin Korunması Hakkındaki 4054 Sayılı Kanun 13.12.1994 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış, yasanın 64. maddesi uyarınca Kanunun idari para cezalarına ... 16. maddesi ile 17. maddesi yayımı tarihinden bir yıl sonra, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 1. maddesinde amacı “bu kanunun amacı mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamak” olarak açıklanmıştır. 1. maddenin gerekçesinde yapılan açıklamada ise; “günümüz dünyasındaki gelişmeler göstermiştir ki rekabet bir piyasa ekonomisinde yalnızca kaynakların etkin kullanımını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda rakip malların fiyatlarının düşmesine ve bu pazarda daha büyük paya sahip olmak isteyen teşebbüslerin ürünlerinin kalitelerini artırmalarına ve yeni teknolojilerini üretimde kullanmalarına yol açar. Serbest rekabetçi yapının getirdiği bu dinamizm ülke ekonomisinin sürekli ve dengeli kalkınmasını sağlar. Fiyatların düşüşü ve kalitenin artışı ise toplumun tamamını yani tüketicileri korumak gibi sosyal bir fayda sağlar” denilmiştir.
    Yasanın 3. maddesinde yapılan tanıma göre; rekabet mal ve hizmet piyasalarındaki teşebbüsler arasında özgürce ekonomik kararlar verebilmesini sağlayan yarış olarak belirtilmiştir.
    Yasanın 4. maddesinde “ Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu eylem ve Kararlar” başlığı altında, belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmaların, uyumlu eylemlerin ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemlerinin hukuka aykırı olduğu ifade edilmiştir. Yasanın 56. maddesinde ise “bu kanunun 4. maddesine aykırı olan her türlü anlaşma ile teşebbüs birlikleri kararı geçersizdir. Bu anlaşmalardan ve kararlardan doğan edimlerin ifası istenemez. Daha önce yerine getirilmiş edimlerin geçersizliği nedeni ile geri istenmesi halinde tarafların iade borcu Borçlar Kanununun 63. ve 64. maddelerine tabidir. Borçlar Kanununun 65. maddesi hükmü bu kanundan doğan ihtilaflara uygulanmaz” hükmü bulunmaktadır.
    Aynı Yasanın 5. maddesinde de, Rekabet Kurumunun, maddede belirtilen şartların tamamının varlığı halinde, teşebbüsler arası anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birlikleri kararlarının 4. madde hükümlerinin uygulanmasından muaf tutulmasına karar verilebileceği hükme bağlanmış ve muafiyetin belirli bir süre için verilebileceği gibi, muafiyet verilmesinin belirli şartların veya belirli yükümlülüklerin yerine getirilmesine bağlanabileceği de öngörülmüştür. Ayrıca, yasanın son fıkrası kurula (Rekabet Kuruluna) 1. fıkrada gösterilen şartların gerçekleşmesi halinde belirli konulardaki anlaşma türlerine bir grup olarak muafiyet tanınmasını sağlayan ve bu bunların şartlarını gösteren tebliğler çıkartabilme yetkisi tanımıştır.
    Bu düzenlemeler, ... anlaşma olarak nitelenen, “Üretim veya dağıtım zincirinin farklı seviyelerde faaliyet gösteren iki ya da daha fazla teşebbüs arasında belirli mal veya hizmetlerin alımı, satımı veya yeniden satımı amacıyla yapılan anlaşmaların rekabeti engelleyici ve kısıtlayıcı mahiyette olmaları halinde hukuka aykırı olacaklarını, ancak bazı şartların varlığı halinde hukuka aykırılıktan bireysel veya grup olarak muaf tutulabileceklerini ifade etmektedir.
    Bu konuda Rekabet Kurulunun 14.07.2002 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan ... Anlaşmalara ... 2002/2 Numaralı Tebliğinın 5. maddesinde alıcıya getirilen rekabet etmeme yükümlülüğünün 5 yıldan uzun olamayacağı belirtilmiştir. Tebliğin konusu olan ... anlaşmalar, taraflar arasındaki bayilik, intifa hakkı, kira, emanet, kredi ve benzeri sözleşmelerden oluşan hukuki ve iktisadi ilişkilerin bütünüdür. Rekabet Kurulu 2003/3 sayılı tebliğinde ise, ... anlaşmalarda yer alan muafiyet süresinin (Rekabet etmeme yükümlülüğü süresi) rekabet mevzuatına uygun hale getirilmesi için 18.09.2005 tarihine kadar bir geçiş dönemi öngörmüştür.
    Görülüyor ki, Rekabet Kurulunun 2003/3 sayılı tebliğinde muafiyet süresi olarak belirttiği 18.09.2005 tarihinden sonra 4054 sayılı Rekabetin Korunması
    Hakkındaki Kanunun 5. maddesine göre 5 yıldan uzun süreli veya belirsiz süreli sözleşmeler hüküm ifade etmeyecektir. Hiç şüphe yok ki Rekabet Kurulunun süresini tebliğ ile sınırlandırdığı bu sözleşmeler sağlayıcı şirket ile bayii arasındaki yukarıda tanımı yapılan “bayilik” sözleşmeleridir.
    Danıştay 13. Dairesinin 13.05.2008 tarihli ve 2006/1604-2008/4196 sayılı kararında 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 4.maddesi değerlendirilmiş ve “belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemlerinin hukuka aykırı ve yasak olduğu kurala bağlanarak en çok rastlanan rekabeti sınırlayıcı anlaşma örnekleri belirtilmiştir” denildikten sonra “muafiyet” başlıklı 5. maddesinde de "maddede sayılan koşulların tamamının gerçekleşmesi durumunda teşebbüsler arası anlaşma, uyumlu eylem ve birlik kararlarının 4. madde hükümlerinin uygulanmasından muaf tutulmasına karar verilebileceği, kurulun 1.fıkrada gösterilen şartların gerçekleşmesi halinde belirli konulardaki anlaşma türlerine bir grup olarak muafiyet tanınmasını sağlayan ve bunların şartlarını gösteren tebliğler çıkarabileceği hükmüne yer verilmiştir" şeklinde görüş bildirmiştir.
    Uygulamada genellikle akaryakıt dağıtım şirketleri ile bayiler arasındaki ilişki bayilik sözleşmesi ile birlikte bayiye ait olan ve akaryakıt istasyonunun yapılacağı arazi üzerinde dağıtım şirketi lehine intifa hakkı da tesis edilerek kurulmaktadır. Akaryakıt dağıtım şirketinin bayilik sözleşmesinden başka intifa hakkı tesisini istemesinin iki temel nedeni vardır. Birincisi, dağıtım şirketi akaryakıt istasyonunun donanımını gerçekleştirmekte veya bunun için bayiine kredi sağlamakta ve intifa üzerine teminat amacıyla da intifa hakkı tesis ettirmektir. İkinci neden de, bayileri kendilerine bağımlı kılmak, sözleşme süresince başka bir sağlayıcı şirketin ürünlerinin satılmasını engellemek, sözleşme sona erse de bayinin başka bir sağlayıcı şirket ile anlaşmasını önlemektir. Yine uygulamada görüldüğü üzere intifa sözleşmesi 15 yıl veya daha uzun süre ile kurulmaktadır. Bu durum Danıştay 13. Dairesinin 13.05.2008 tarihli ve 2006/1604–2008/4196 sayılı Kararında “…sağlayıcı şirketler ile bayiler arasında hukuki ilişkinin temeli işletme sözleşmesi ve kira sözleşmesi olmak üzere iki anlaşmaya dayanmaktadır. Başka bir anlatımla, sağlayıcı şirket öncelikle araziyi, sahibi olan bayiden kiralamakta daha sonra aynı bayiye istasyonun işletmesini vermektedir. İşletme sözleşmesinin ve kira sözleşmesinin bu iki sözleşme arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. Böylece, şerh edilmiş kira sözleşmeleri bayinin işletme sözleşmelerini feshetmesini önlemekte ve sağlayıcı şirketin yapmış olduğu yatırımları bir tür teminat altına almaktadır. Çünkü bayi,
    işletme sözleşmesini feshetse dahi sağlayıcı şirket şerh edilmiş kira sözleşmeleri sayesinde kira sözleşmesi süresince kiracının sahip olduğu hakları elinde bulundurabilecek veya başkasına verebilecektir. Bu durumda 2002/2 sayılı tebliğ hükümleri uyarınca belirsiz bir süre için veya 5 yıldan daha uzun bir süre için anlaşma yapılarak bayiine rekabet etmeme yükümlülüğünün getirilmesi anlaşmayı tebliğ dışına çıkarabileceğinden…” şeklinde ifade edilmiştir.
    4054 sayılı Kanunla getirilen rekabetin korunmasına ... kurallar kamu düzenine ... olup; bu kanunun yürürlüğünden önce yapılan sözleşmeleri etkileyecek, başka bir deyişle daha önce yapılan sözleşmeler açısından kanunun yürürlüğünden sonraki dönem bakımından kazanılmış hak sağlamayacaktır. Bunun içindir ki bayilik sözleşmesi veya buna bağlı olarak yapılan kredi sözleşmeleri, ekipman sözleşmeleri, uzun süreli kira sözleşmeleri ya da uzun süreli intifa hakkı tanınması gibi şahsi ya da ayni haklara ... sözleşmelere 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun hükümleri veya Kurulun bu konudaki tebliğleri ile müdahale edilebilecektir. Zira kanunun 1. maddesinin gerekçesinde Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun fiyatların düşüşü ve kalitenin artışı, toplumun tamamının yani tüketicilerin korunması gibi sosyal bir fayda sağlayacağı belirtilmiştir. Bu amaçla da yasanın 5.maddesinin son fıkrasında rekabet kuruluna ilgili düzenlemeleri yapmak üzere tebliğ çıkarma yetkisi tanınmıştır.
    Bunların yanında artık gerek Rekabet Kurulu Kararları (05.03.2009 tarihli, 09-09/186-56 ve 09-09/187-57 sayılı kararları) gerekse idari yargı kararlarında (Danıştay 13. Dairesinin 28.06.2010 tarihli 2009/3044-2010/5458 sayılı kararı) uygulamada akaryakıt sektöründe sağlayıcı ile bayii arasında akaryakıt satış ve servis istasyonlarına ... işletme sözleşmesi yapıldığı, dağıtıcının öncelikle mülkiyeti bayilere ait olan yerleri uzun süreler için (15-20 yıl) kiraladığı ve tapuya şerh verdirerek bu hakkını güçlendirdiği, daha sonra kiralamış olduğu yerlerin maliklerine bu yerlerde satış istasyonu işletme hakkı tanıdığı, dolayısıyla dağıtıcı ile bayiler arasındaki hukuki ilişkinin temelini işletme sözleşmesi ve kira sözleşmesi olmak üzere iki ayrı sözleşmenin oluşturduğu, başka bir anlatımla dağıtıcının öncelikle araziyi sahibi olan bayiden uzun süre ile kiraladığı, daha sonra aynı bayie istasyonun işletmesini verdiği, işletme sözleşmesinin ve kira sözleşmesinin bazı maddelerinin bu iki sözleşme arasındaki ilişkiyi ortaya koyduğu, böylece şerh edilmiş kira sözleşmeleri ile bayinin işletme sözleşmelerini feshetmesinin önlendiği ve dağıtıcı tarafından yapılmış olan yatırımların bir tür teminat altına alındığı, bayi işletme sözleşmesini feshetse bile dağıtıcının şerh edilmiş kira sözleşmeleri veya intifa sözleşmesi sayesinde kira sözleşmesi süresince kiracının sahip olduğu hakları elinde bulundurabildiği ve başkasına verebildiği kabul edilmektedir. Kısaca, dağıtıcı ile bayiler arasında tek
    bir ilişki iki ayrı sözleşmeye konu edilmekte ise de amacın tek bir sözleşme yapmak olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla istisnalar dışında aslında dağıtıcı ile bayiiler arasındaki hukuki ilişkinin temeli bayilik sözleşmesinden ibarettir. Bu bakımdan bayilik sözleşmesini ayrı, kira sözleşmesi ya da intifa sözleşmesini ayrı olarak düşünmek mümkün değildir. Hal böyle olunca, intifa veya kira sözleşmelerinin akibeti doğrudan doğruya taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin akibetine bağlı kalacak, burada da intifa veya kira sözleşmelerine Rekabet Kurulunun 2003/3 sayılı ... Anlaşmalara ... Grup Muafiyeti Tebliğinin 5. maddesinin (a) bendi hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
    Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
    Rekabet Kurulunun 2003/3 sayılı tebliğinde muafiyet süresi olarak belirlediği 18.09.2005 tarihinden sonra 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki kanunun 5. maddesine göre 5 yıldan uzun süreli veya belirsiz süreli bayilik sözleşmeleri geçersiz olduğundan intifa hakkının da bu süre ile geçerli olduğunun kabulü gerekir. Dava konusu taşınmazda davacı yararına tesis edilen 28.02.2005 tarihli intifa hakkının taraflar arasındaki bayilik ilişkisi sona erdiğinden yukarıda açıklanan asgari hadde indirilme ilkesi uyarınca 18.09.2010 tarihinden sonra geçersiz hale gelmiştir.
    Açıklanan bu nedenlerle davanın reddine karar verilmek gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 08.03.2013 tarihinde oy birliği ile karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi