Hukuk Genel Kurulu 2016/575 E. , 2017/880 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince;
“DAVA: Dava dilekçesinde, yasaya aykırı olarak tutuklama kararı verildiği ve devam ettirildiği iddia edilerek; 10.000,00"er-TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesi, talep ve dava olunmuştur. 6100 Sayılı HMK."nun 20.maddesi; "Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. Dosya kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye gönderir" hükmünü içermektedir.
İş bu dava dosyası 15/09/2015 tarihinde ve 2015/45 Esas 2015/55 Karar sayısı ile görevsizlik kararı verilmiş, karar 26/11/2015 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı tarafından da, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi istemi ise; 16/12/2015 tarihinde verilen dilekçe ile talep edilmiştir.
Bu nedenle, HMK."nun 20.maddesi uyarınca iki haftalık başvuru süresi içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmemiş olan davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-6100 Sayılı HMK."nun 20.maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gereken 27,70.-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 297,00-TL"den mahsubu ile bakiye kalan 269,30.-TL"nin istek halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.000,00-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,”
dair oybirliği ile verilen 17.12.2015 gün ve 2015/45 E., 2015/55 K. sayılı ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Davacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46.maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin “Ergenekon” olarak adlandırılan soruşturma kapsamında, 27.07.2008 tarihinde, TCK’nın 326. maddesini ihlal ettiği iddiasıyla İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince tutuklandığını, hakkında düzenlenen iddianamede TCK’nın 326. maddesi kapsamına giren bir suçlama bulunmadığını, ancak hakkında açılan ceza davasında TCK’nın 135. ve 314/2. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmesine karşın bu maddelerden verilmiş bir tutuklama kararının da olmadığını, duruşmalarda bu çelişki belirtilerek tahliyesi talep edildiği halde Mahkemece bu istemin oyçokluğu ile reddedildiğini, sanık hakkında tutuklandığı maddeden dava açılmaması nedeniyle iddianamenin düzenlenmesiyle birlikte serbest bırakılmasının gerektiğini, ihbar olunan hakimlerin kasıt ve ağır kusurla müvekkilini haksız olarak üç yıl özgürlüğünden yoksun bıraktıklarını ileri sürerek, her bir davalıdan 10.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Hazinesi vekiliCMK"nın 141-144. maddeleri uyarınca Ağır Ceza Mahkemesinin görevli olduğunu, HMUK’nın 573. maddesine göre tazminat davası açılmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İhbar olunan hakimler vekili görev, husumet ve esas yönünden davanın reddini savunmuştur.
Özel Dairece verilen 03.05.2011 tarihli karar ile, davanın CMK’nın 141. maddesinde sayılan koruma tedbirinin uygulanmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, CMK‘nın 141-144 maddelerinin HUMK’nın 573 ve devamı maddelerine göre özel kanun niteliğinde olduğu, davaya bakmakla Ağır Ceza Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca verilen 16.12.2011 tarihli bozma kararında, hakimin genel olarak hukuki sorumluluğundan kaynaklanan ve 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 93/A maddesi ile mülga 1086 sayılı HUMK’nın 573 vd (6100 sayılı HMK’nın 46 vd) maddeleri hükümleri uyarınca çözümlenmesi gereken davanın, 6100 sayılı HMK’nın 47. maddesi uyarınca Yargıtay 4. Hukuk Dairesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, bu itibarla Ağır Ceza Mahkemesinin görevli olduğu mülahazasıyla verilen dava dilekçesinin reddine dair kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Özel dairece bozmaya uyularak verilen 29.01.2013 tarihli kararda, dava konusunun ceza yargılaması sırasında yapılan işleme ilişkin olduğu, açılan ceza davasının ise derdest olduğu, 6110 sayılı Yasa ile değişik 2802 sayılı Yasanın 93/A maddesi uyarınca ancak asıl dava sonucunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tazminat davası açılabileceği gerekçesiyle dava ön şartı yokluğu nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca verilen 18.09.2013 tarihli bozma kararında, somut olayda ilk derece mahkemesi sıfatıyla karar veren Dairece hükmün gerekçe kısmında “Diğer yandan, bu durum dava açıldıktan sonra yapılan Yasa değişikliğinden kaynaklanmış olup; dava açmasında, davacı kusurlu sayılamaz. Şu halde, kesin hüküm oluşturmaması bakımından dava dilekçesinin reddine karar verilmeli; aynı gerekçelerle, yargılama harç ve giderleri ile davacı sorumlu tutulmamalıdır.” ifadelerine yer verilmesine karşın, hüküm kısmında davacıdan harç alınması, davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi ve davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına karar vermek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı, bu bakımından usule aykırı olarak verilen kararın bozulması gerektiği gerekçesiyle kararın usulden bozulmasına karar verilmiştir.
Özel dairece bozmaya uyularak verilen 03.06.2014 tarihli kararda, ceza yargılaması sırasında yapılan işlemler ile verilen kararlara karşı yasa yolları açık olup CMK"da düzenlendiği, dava konusu edilen husus bu kapsamda olduğu için hakimin hukuki sorumluluğuna ilişkin koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca verilen 14.01.2015 tarihli bozma kararında, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanun hükümlerinin ceza hakimleri ve cumhuriyet savcıları aleyhine yargısal faaliyet nedeni ile açılan tazminat davalarında görevli mahkeme konusunda yeni düzenlemeler getirdiği, görev sorununun kamu düzenini ilgilendirdiği, bu düzenlemeler dikkate alınarak eldeki dava hakkında karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Özel dairece bozmaya uyularak verilen 15.09.2015 tarih ve 2015/45 E., 2015/55 K. sayılı karar ile 18.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değiştirilen 5271 sayılı CMK’nın 141. ve 142. maddelerinde ceza hakimleri ve Cumhuriyet Savcıları aleyhine yargısal faaliyet nedeni ile açılan tazminat davalarının zarara uğrayanın oturduğu yer Ağır Ceza Mahkemesinde karara bağlanacağı ve yine 6545 sayılı Yasanın 86. maddesinde bu nedenle açılmış ve Yargıtay incelemesinde bulunan dosyaların esası incelenmeksizin ilgili dairece yetkili Ağır Ceza Mahkemesine gönderileceğinin düzenlendiği gerekçesiyle 6545 sayılı Yasanın 70. maddesi ile değişik CMK’nın 141/3. maddesi ile 142. maddesi uyarınca mahkemenin görevsizliğine, dosyanın talep halinde görevli Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi"ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Gerekçeli karar 11.11.2015 tarihinde davacı vekiline, 09.11.2015 tarihinde de davalı vekiline tebliğ edilmiş, süresi içerisinde temyiz dilekçesi sunulmamıştır.
Davacı vekili tarafından 16.12.2015 tarihli dilekçe ile görevsizlik kararı uyarınca dosyanın görevli ve yetkili Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi talep edilmiştir.
Özel dairece 21.12.2015 tarihli kesinleşme şerhi ile, tarafların temyiz etmemesi üzerine hükmün 26.11.2015 tarihinde kesinleştiği tasdik olunmuş, yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile HMK’nın 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına dair ek karar verilmiştir.
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği ek kararın onanması gerekir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği ek kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 03.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.