Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/2654
Karar No: 2013/6888

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/2654 Esas 2013/6888 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2013/2654 E.  ,  2013/6888 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ..., 23.03.2009 tarihli dilekçesiyle, .... Köyü 76 sayılı parselin tapuda kendi adına olduğu, satın aldıkları tarihte tapu kaydında her hangi bir kısıtlama olmadığı halde, Orman Yönetimin açtığı tapu iptal tescil ve elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, parselin tapu kaydının iptaline ve bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 4464 m2 bölümünün orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline ilişkin.... Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.05.2003 gün ve 2001/484 - 936 sayılı, yine Hazine tarafından parselin kısmen kesinleşen orman kadastrosu sınırları içindeyken yine kesinleşmiş 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığından söz edilerek, bu bölümünü tapu kaydının iptali ve adına tescili istemiyle açılan davanın kabulüne, 76 sayılı parselin tapu yadının iptaline ve 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yer niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline ilişkin... Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.05.2008 gün ve 2006/347-201 sayılı kararının Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleştiği, tapuya güven ilkesi gereğince edindikleri taşınmazın tapusunun iptali nedeniyle zarara uğradıkları, şimdilik 75.000,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek kanunî faiziyle birlikte davalıdan alınarak kendisine verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, tapu kaydını iptaline ilişkin mahkeme kararlarından önce tapu kaydını beyanlar hanesinde taşınmazın orman sınırları içinde kaldığı yönünde şerh bulunduğu bu nedenle 1007 madde hükmüne göre açılan davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle hüküm Dairece bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 13/12/2011 gün, 2011/5890 E - 14620 K sayılı kararında özetle: "Mahkemece, davacıya ait tapu kayıtlarının iptali istemiyle dava açıldı tarihte tapu kaydının beyanlar hanesinde orman şerhi bulunduğu, bu nedenle Medenî Kanunun 1007. madde hükmü gereğince açtığı tazminat davasının dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, tapu kaydının beyanlar hanesine orman ile ilgisi olduğuna ilişkin şerh, taşınmazı davacının satın aldığı 17.03.1997 tarihinden çok daha sonra 31.08.2006 tarihinde yazıldığı gibi, tapu sicilinin tutulmasını üzerine alan Devlet, tapu siciline tanınan güvenden ötürü, hak durumuna aykırı kayıtlardan doğan tehlikeyi de üstlendiği, tapu sicil müdürü ya da memurunun kusuru olsun olmasın, tapu sicilinin tutulmasında kişilerin çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olmasının yeterli olduğu, kusurun varlığı ya da yokluğunun Devletin sorumluluğu için önem taşımadığı, sadece Devletin memuruna rücuu halinde, iç ilişkide etkisi söz konusu olacağı, bu sorumluluk türünün, Borçlar Kanununun 41 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığından, Borçlar Kanununun 60. maddesindeki zamanaşımı kurallarını uygulama imkanında bulunmadığı, T.M.K."nun 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için ayrıca zamanaşımı öngörülmediğinden, Borçlar Kanununun 108. maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanacağı gözetilmemiştir.

    Diğer taraftan, Mülkiyet Hakkı Anayasanın 35. maddesi ve bu maddeye uygun olarak çıkarılan kanunlarla korunduğu gibi, 5170 sayılı Kanun ile değişik, Anayasanın 90. maddesi ile kanun hükmünde olduğu kabul edilen, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 1 Numaralı Protokolün 1. maddesiyle de güvence altına alınmıştır.
    Davanın niteliğine göre, öncelikli konu, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliğinin ve değerinin hesaplanması olup, arazi niteliğindeki taşınmaz başka deyişle tarım alanlarında net gelir esas alınarak, arsa niteliğindeki taşınmazlar içinde emsal karşılaştırması yapılarak değer belirlenmelidir.
    Açıklanan hususlar gözetilerek, tarafların iddia ve savunmaları sorulup, delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır." denilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra; davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm, davacı ... vekili tarafından 6292 sayılı Kanundan faydalanmak amacı ile bu kanun kapsamında davadan feragat ettikleri, mahkemece henüz satış işlemi olmadığından feragat dilekçelerinin 6292 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmeyerek H.M.K. gereğince değerlendirme yapılarak aleyhlerine yargılama giderlerine hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu, genel hükümlere göre yapılmış bir feragatlarının olmadığı, gerekçesi ile kararın vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden incelenmesi istemiyle temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Türk Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminata ilişkindir.
    1985 yılında yapılıp 30.04.1987 tarihinde kesinleşen genel kadastroda .... mevkî 76 parsel sayılı 6566 m2 yüzölçümündeki tarla nitelikli taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ....adına tesbiti itirazsız kesinleşerek, 01.05.1987 tarihinde ....adına tapuya kayıt edilmiş, 17.03.1997 tarihinde ..."ye satılmış, 31.08.2006 tarihinde 2651 yevmiye ile “Orman sınırları içinde kaldığı”na ilişkin şerh yazılmıştır.
    Davacı vekili 28/06/2012 havale tarihli dilekçesi ile 6292 sayılı Kanun"dan faydalanmak amacı ile başvuru yapacakları için davalarından vazgeçtiklerini bildirmiştir. Davacı vekilinin dilekçesinde "davamızdan vazgeçmekteyiz" beyanı, maddi anlamda feragatın sonuçlarını doğuracak nitelikte bir beyan olmayıp, yapılacak başvuru nedeniyle 6292 sayılı Kanun anlamında davadan vazgeçmeyi ifade etmektedir. Öte yandan, davacı vekilinin davadan vazgeçmeye dair beyanının 6292 sayılı Kanundan faydalanmak amacı ile şarta bağlı olarak yapıldığı, H.M.K."nun m.309/4. fıkrasındaki "Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır." düzenlemesine göre de davacı vekilinin dilekçedeki beyanının kayıtsız şartsız olmadığı anlaşıldığına göre, açıklanan hususlar gözönüne alınmadan davanın hakkın özünden vaz geçildiği şekilde yorumlanabilecek şekilde feragat nedeni ile reddine karar verilmesi doğru değildir. Ancak, davacı vekilince karar vekâlet ücreti ve yargılama gideri ile sınırlı olarak temyiz olunduğundan, bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
    6292 sayılı Kanunun yargılama giderlerine ilişkin 9. maddesinin 5. fıkrasının dar yorumlanarak idarenin zorlaması ile 6292 sayılı Kanundan yararlanmak amacıyla davasından vazgeçen ya da vazgeçmek zorunda kalanların yargılama giderlerinden muafiyete ilişkin kanun hükmünden yararlanamayacağına ilişkin varılan sonuç da doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... vekilinin vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 18/06/2013 günü oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi