11. Hukuk Dairesi 2018/5090 E. , 2020/6033 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce bozmaya uyularak verilen 24.05.2018-15.10.2018 tarihli ve 2016/1171-2018/495 sayılı asıl ve ek kararın Yargıtay"ca incelenmesinin duruşmalı olarak 15.10.2018 tarihli ek kararı davalı ... vekili, asıl kararı ise davacı vekili, davalı ..., davalı ... Mirasçıları ..., ..., ..., davalı ..., ..., davalı ... mirasçısı ... vekilleri ile katılma yoluyla ... vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 15.09.2020 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi...tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili,müvekkilinin eski yönetim kurulu üyeleri olan davalıların bankacılık usul ve esaslarına aykırı işlemleri nedeniyle davacı Bankayı zarara uğrattıklarını ileri sürerek, şimdilik 245.738.541.977 TL"nin temerrüt faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın usul ve esas yönünden reddini savunmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu edilen olay ile ilgili düzenlenen müfettiş raporunun genel müdürlüğe arz tarihinin 04.10.2000 olup, davanın ise, 02/08/2002 tarihinde açıldığı ve 6762 sayılı TTK"nın 309. m. belirtilen öğrenme tarihi ile ilgili 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, zararı doğuran fiilin vukuu tarihi açısından zamanaşımı başlangıcının kredilerin kat edildiği 02.10.1997 tarihi olarak kabulünün gerektiği, söz konusu tarih ile dava tarihi arasında 6762 sayılı TTK’nın 309. m. 5 yıllık sürenin de dolmadığı ve davanın zamanaşımına uğramadığı, sorumluluk davasına konu banka zararının sadece hesap kat ihtarında belirtilen miktar kadar olmayıp, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle oluşan faiz ve diğer masrafları da kapsadığının kabulü gerektiği ve bu kabul doğrultusunda davacı tarafça kredi sözleşmesindeki temerrüt faizinin talep edilebileceği, banka zararının 03.10.1997 tarihi itibariyle 177.753,15 TL olup, davalıların bu zararın tümünden sorumlu olduğu, söz konusu zarar miktarı yönünden 03.10.1997 tarihinden sonra muhtelif tahsilatlar yapıldığı, yapılan bu tahsilatların belirlenen zarar tutarından düşülmesi gerektiği, söz konusu mahsup işleminin kararın infazı sırasında yapılabileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 177.753,15 TL"nin 03.10.1997 tarihinden itibaren işletilecek % 134 temerrüt faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 14.10.1997 tarihinde yapılan 634,69 TL, 03.03.1998 tarihinde yapılan 36.655,55 TL, 30.03.2001 tarihinde yapılan 100.022,89 TL, 05.09.2001 tarihinde yapılan 112,32 TL, 27.12.2005 tarihinde yapılan 6.450,00 TL, 20.02.2006 tarihinde yapılan 48.434,04 TL, 03.06.2008 tarihinde yapılan 9.672,97 TL, 22.10.2009 tarihinde yapılan 3.298,37 TL"lik ödemenin infaz sırasında nazara alınmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş ayrıca, mahkemece 15.10.2018 tarihli ek kararla davalı ... yönünden kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece verilen 15.10.2018 tarihli ek karar davalı ... vekili, esas karar ise, davacı vekili, davalı ..., davalı ... Mirasçıları ..., ..., ..., davalı ..., ..., davalı ... Mirasçısı ... vekilleri ile katılma yolu ile ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve 5411 sayılı Yasa"nın 140. maddesinde TMSF’nin harçtan muafiyetinin düzenlenmiş olmasına göre, davalı ... vekilinin mahkemenin 15.10.2018 tarihli ek kararına yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi ile ek kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, 6762 sayılı Yasa"nın 336. maddesinde düzenlenen şirket yöneticilerinin sorumluğuna ilişkin olup, mahkemece dava konusu olay ile ilgili düzenlenen müfettiş raporunun genel müdürlüğe arz tarihinin 04.10.2000, zararı doğuran fiilin vuku tarihinin ise, kredilerin kat edildiği 02.10.1997 tarihi olup, davanın açıldığı tarih itibariyle 2 ve 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığından bahisle işin esası incenelerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, dava konusu zararlandırıcı eylemin meydana geldiği ve zararın doğduğu tarih itibariyle yürürlükte olan ve somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 309. maddesinde ‘’Mesul olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren beş yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Şu kadar ki; bu fiil cezayı müstelzim olup Ceza Kanununa göre müddeti daha uzun müruruzamana tabi bulunuyorsa tazminat davasına da o müruruzaman tatbik olunur.’’ hükmü düzenlenmiştir. Anılan yasal düzenleme uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı şirketin dava açmaya yetkili organının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği, 5 yıllık sürenin başlangıcı da zararı doğuran fiilin vuku bulduğu tarihtir. Somut olayda, davalı yönetim kurulu üyelerinin zararlandırıcı eylemi, dava dışı şirketlere olumsuz istihbarat raporlarına rağmen ve yeterli teminat alınmaksızın kredi kullandırılmasının onaylanmasına ilişkin 19.9.1996 tarihli kararın alınmasıdır.
Bu durumda, zararı doğuran fiilin vuku bulduğu tarih 19.9.1996 tarihi olup, dava tarihi olan 06.08.2002 tarihi gözetildiğinde yasada öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan mahkemece aksi düşünce ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bu nedenle kararın davalı ..., davalı ... mirasçıları ..., ..., ..., davalı ... ve davalı ... yararına bozulması gerekmiştir.
3- Davacı ile davalı ..."ın temyiz itirazlarına gelince; davalı ... "un murisin davanın devamı sırasında ölmüş olup, dava dilekçesinin kendisine 26.08.2002 tarihinde tebliği üzerine, o tarihte yürürlükte olan HUMK’un 195. maddesi uyarınca davaya cevap verme süresi olan 10 günlük süreden sonra 20.11.2002 tarihinde cevap lahiyası vermiş ve zamanaşımı def’inde bulunmuş, cevap dilekçesinin 03.01.2003 tarihinde kendisine tebliği üzerine davacı vekilinin, 08.01.2003 havale tarihli dilekçe ile cevap dilekçesinin süresinde verilmediğini ileri sürerek açıkça karşı çıkmış olmasına, bu nedenle mahkemece zamanaşımı def’inin esastan reddi doğru değil ise de, değişik bu gerekçe ile reddi doğru olduğundan dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince, hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik olmamasına göre davacının tüm davalı ... mirasçısı ...’ın aşağıdaki (4) ve (5) numaralı bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
4- Ancak, davanın devamı esnasında tahsil edilen ödemelerin infazda nazara alınmasına karar verilmesi doğru olmayıp, bu kısım için dava konusuz kalacağından, davadan önce yapılan ödemeler için ise bu miktar yönünden davacının dava açmakta haksız olduğu kabul edilerek davanın reddi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
5- Ayrıca davalı, davacı bankanın yönetim kurulu üyesi olup taraflar arasında konuya ilişkin olarak kararlaştırılan bir akdi temerrüt faiz oranının bulunmadığı, işin davacı açısından da ticari iş olduğu gözetilerek haksız fiil sorumluluğuna ilişkin ilkeler çerçevesinde davalının avans faizi ile sorumlu tutulması gerekirken, kredi sözleşmesi hükümleri uyarınca kredi faiz oranı üzerinden hesaplanan temerrüt faiz ile sorumluluğuna karar verilmesi yerinde olmamıştır.
6- Yukarıda (2) numaralı bentte belirtilen bozma sebep ve şekline göre, davalı ..., davalı ... mirasçıları ..., ..., ..., davalı ... ve davalı ... vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin 15.10.2018 tarihli ek karara yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi ile ek kararın ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı ..., davalı ... mirasçıları ..., ..., ..., davalı ... ve davalı ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın işbu mümeyyiz davalılar yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı ... mirasçısı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (4) ve (5) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı ... mirasçısı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı ... mirasçısı ... yararına BOZULMASINA, (6) numaralı bentte açıklanan nedenlere, davalı ..., davalı ... mirasçıları ..., ..., ..., davalı ... ve davalı ... vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınmadığı anlaşılan 54,40 TL temyiz ilam harcı ile 267,80 TL temyiz başvuru harcının ek karar yönünden temyiz eden davalı ..."tan alınmasına, davacı TMSF"den harç alınmasına yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden mümeyyiz davalılara iadesine, 25.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.