14. Hukuk Dairesi 2013/1068 E. , 2013/3412 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.05.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil ikinci kademede alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacı vekili, 10 bağımsız bölüm numaralı afet konutu niteliğindeki taşınmazın 02.09.2002 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalı tarafından kendisine satışının vaat edildiğini, satış bedelinin ödendiğini ancak davalının taşınmazın devrini yapmaktan kaçındığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini, mümkün olmadığı takdirde taşınmazın rayiç değerinin tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın devlete olan kalan borçları ödemesi gerektiğini, devrin yapılamamasında davalının kusuru bulunmadığını, davacının sekiz yıl kira ödemeden bu yeri kullandığını savunarak takas def"inde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar Dairemizin 2012/1016 Esas, 2012/2058 Karar sayılı ilamı ile, mahkemece tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmesinde bir yanlışlık görülmemiş ise de, Borçlar Kanununun 117/2. maddesi hükmü gereğince davacının yaptığı ödemelerin istirdadını talep edebileceği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulmuş ancak davalının ecrimisil alacağı daha fazla olacağından davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.07.1940 tarihli 1939/2 Esas, 1940/77 Karar sayılı kararı; “Haricen gayrimenkul satılıpta bedeli satana ve gayrimenkul de alana teslim ve bu suretle gayrimenkul alanın intifaına terk edildiği ve ahiren bunlardan biri ferağdan veya teferruğdan imtina ettiği takdirde muteber olmayan bu satış zımnında her iki tarafın verdiğini istirdada hakkı mevcut ve satın aldığı parayı ve müşteri de gayrimenkulu iade vecibeleriyle mükellef bulunmuşlar ise de bir taraf vecibesini ifa etmedikçe diğer tarafı ifayı vecibeye davet edemiyeceğine binaen aldığı bedeli iade etmeyen tarafın diğer tarafı gayrimenkulu iadeye icbar ve intifadan men edemiyeceğine ve para iade olununcaya kadar gayrimenkulden intifaa izin mevcut addedileceğine ve bu vaziyette yani verdiği bedel kendisine iade edilmeyen tarafın mütemerrit addine imkan bulunmadığına ve parası iade edilinceye kadar da intifa ettiği semerelerin tazminiyle ve ecrimisil itasiyle mükellef tutulamıyacağına müzakere nisabı mevcudunun üçte ikisinin ittifakiyle karar verildi” şeklindedir.
Somut olaya gelince; davalı, 02.09.2002 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu binanın kullanım hak ve yetkisini davacıya bırakmıştır. Davalı, davacıyı dava konusu taşınmazı kullanmaktan men ettiğine ilişkin herhangi bir belge sunmadığı gibi böyle bir savunmada da bulunmamıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeni ile uğranılan zarar karşılığıdır. Davacının dava konusu taşınmazı kullanması haksız işgale değil, sözleşmeye dayandığından davacının davalıya ecrimisil ödemesi gerekmez. Bu sebeple davalının 14.280,00 TL ecrimisil alacağı olduğu ve bunun da davacının istirdadını istediği alacağından fazla olduğundan söz edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, 07.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.