Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/5774
Karar No: 2022/1583
Karar Tarihi: 29.03.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/5774 Esas 2022/1583 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2021/5774 E.  ,  2022/1583 K.

    "İçtihat Metni"

    İlk Derece Mahkemesi : İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesinin 31.01.2020 tarih ve 2018/270 - 2020/44 sayılı kararı
    Suç :1-Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme,
    2-Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme
    3-Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme,
    4-Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme,
    5-Silahlı terör örgütüne üye olma
    Hüküm: 1-Sanıklar ... ve ... hakkında ayrı ayrı; a-5237 sayılı TCK'nın 314/3 ve 220/5 maddeleri delaletiyle 309/1, 3713 sayılı Kanunun 3-5/1, TCK'nın 62, 53, 58/9 ve 63 maddeleri gereğince hapis cezası ile cezalandırılmasına dair karara yapılan istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi
    b-Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçları yönünden ceza verilmesine yer olmadığına dair hükümlere yönelik istinaf başvurularının esastan reddi
    2- Sanıklar ... ve ... hakkında ayrı ayrı;
    a-5237 sayılı TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 3-5/1, TCK'nın 53, 58/9, 62 ve 63. Maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi
    b-Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından CMK'nın 223/2-3 maddesi uyarınca beraat
    3-Sanık ... hakkında;
    5237 sayılı TCK'nın 314/1,3713 sayılı Kanunun 3-5/1,TCK'nın 53, 58/9, 62 ve 63.maddeleri uyarınca mahkumiyetkararınailişkin istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi
    4-Sanık ... hakkında;
    5237 sayılı TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 3-5/1, TCK'nın 53, 58/9, 62 ve 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi

    Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle;
    Temyiz edenlerin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
    Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve sanıklar müdafiilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
    Gereği görüşülüp düşünüldü:
    1-Katılanlar Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, ... ve Cumhurbaşkanı ... vekillerinin sanıklar ... ve ... hakkında silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçundan kurulan ceza verilmesine yer olmadığına dair hükümler, sanık ... hakkında silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçundan kurulan mahkumiyet hükmü ile sanıklar ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz taleplerinin incelemesinde;
    Bölge Adliye Mahkemesinin, sanıklara atılı silahlı terör örgütü kurma veya yönetme ve silahlı terör örgütüne üye olmak suçları açısından katılanlar ..., Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanı ...'nın nitelikleri itibarıyla suçlardan doğrudan zarar görmemeleri nedeniyle davaya katılmalarına imkan bulunmadığından CMK'nın 279/1-b maddesi uyarınca verdiği istinaf başvurusunun reddine dair karar, anılan maddenin son cümlesine göre itiraza tabi olup temyizi mümkün olmadığından, bu bakımından gereği merciince yapılmak üzere dosyanın mahalline İADESİNE,
    2-Sanıklar ... ve ... hakkındaTürkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçlarından kurulan hükümlere yönelik katılanlar ..., Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanı ... vekillerinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
    Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından İlk Derece Mahkemesinin ceza verilmesine yer olmadığına dair kararlarına yönelik istinaf başvurularının esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının CMK'nın 286/2-h maddesi gereğince temyiz edilemez nitelikte olduğundan anılan suçlar yönünden temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK’nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
    3-Sanık ... hakkında silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçundan verilen mahkumiyet hükmü yönünden sanık ve müdafiinin, sanıklar ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönünden sanık ..., ... ve sanıklar müdafiilerinin, sanıklar ... ve ... hakkında cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından verilen beraat hükümleri yönünden katılanlar Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, ... ve Cumhurbaşkanı ... vekilleri, sanık ... müdafi ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz taleplerinin incelenmesinde;
    Temyiz taleplerinin reddi bulunmadığından işin esasına geçildi;
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, sanıklar ile ilgili olarak eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suçların tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı; sanıklar ... ve ... ile ilgili olarak cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını Engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarını işlediklerinin sabit olmaması gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğu anlaşılmakla; sanık ..., sanık ..., sanıklar müdafileri, katılan Cumhurbaşkanı ... vekili, katılan ... vekili, katılan ... vekili ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle beraat ve mahkumiyet hükümlerinin ayrı ayrı ONANMASINA,
    4-Sanıklar ... ve ... hakkında cebir ve şiddet kullanarak Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan verilen mahkumiyet hükümleri yönünden sanıklar ve sanıklar müdafilerinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
    Temyiz taleplerinin reddi bulunmadığından işin esasına geçildi;
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    Ayrıntıları Dairenin 22.03.2019 tarih, 2018/7103 Esas, 2019/1953 sayılı kararında açıklandığı üzere:
    5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
    Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de, bu husus suçun unsuru değildir.
    Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur.
    Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
    Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
    15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
    Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında "doğrudan fail" olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
    Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
    Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
    TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
    Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B). Fakat Anayasanın 137/3, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/4 ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B maddeleri, TCK'nın 30. Maddesi bağlamında birlikte değerlendirildiğinde, askeri bir hizmete ilişkin olmak kaydıyla mutlak itaat kuralı gereğince konusu suç teşkil eden emrin yerine getirilmesi halinde de hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında hata kurumunun olaysal olarak değerlendirilmesi ve şartları oluştuğunda uygulanması mümkündür.
    İLK DERECE VE BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNCE KABUL EDİLEN SOMUT OLAY;
    Sanık ...'in "...", "..." ve "..." Kod isimleri ile FETÖ/PDY silahlı terör örgütü Jandarma mahrem yapılanmasında Marmara Bölge Temsilcisi, diğer sanık ...'ın ise "..." Kod ismi ile FETÖ/PDY silahlı terör örgütü Jandarma mahrem yapılanmasında İstanbul Anadolu Yakası sorumlu müdürü olarak faaliyet yürüttüklerinin alınan tanık beyanlarından ve dosya kapsamından anlaşıldığı;
    Sanık ...'ın darbe öncesi ve sonrasında örgütün amaçları doğrultusunda hareket ederek maiyetinde sözde görevli diğer örgüt mensubu sözde müdürleri talimatlarıyla yönlendirmesi, örgüt ile arasında organik ve hiyerarşik bağın bulunması, ... kod adıyla terör örgütünün jandarma yapılanmasında Marmara Bölgesi Temsilcisine bağlı olarak “İstanbul Anadolu Yakası Müdürü” konumunda FETÖ/PDY Silahlı terör örgütü yöneticilerinden biri olarak darbe girişimi sırasında bu görevini sürdürdüğü, bu görevle hain darbe teşebbüsünde aktif faaliyetler yürüttüğü, darbe girişiminden önce ve darbe girişimi sırasında alt hiyerarşisine verdiği talimatın zincirleme olarak en alt kademede bulunan ve "öğrenci" olarak tabir edilen jandarma personelince aynen uygulandığı, darbe girişiminin İstanbul ili Anadolu yakasındaki jandarma faaliyetlerinin bu şekilde gerçekleştiği, ayrıca darbe girişiminin Silahlı Kuvvetlerimizdeki emir-komuta zincirinden kopuk olarak, terör örgütünün bir eylemler dizisi olduğu açıkça anlaşılan somut olayda örgütsel konumu gereği yapılanmada emri ve hiyerarşisi altında bulunan İstanbul ili Anadolu yakasındaki bir kısım sivil ve jandarma personeli örgüt mensuplarını komuta yetkisine haiz olduğu, kalkışmanın başarılı olması adına kalkışma öncesinde örgüt mensubu sözde askeri personele ait listeler hazırlattığının tanık beyanlarıyla anlaşıldığı, sanık ...'in ise ...'ın örgüt içerisindeki üstü konumunda olarak faaliyet yürüttüğü, FETÖ/PDY Örgütü içerisindeki ast üst ilişkisinin katiliğinin izahtan vareste olarak ne kadar katı ayrımlara tabi olduğunun bilinmesi karşısında ...'ın sanık ...'den bağımsız olarak hareket etmesinin de bu hiyerarşi içerisinde mümkün olmaması, alınan tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere ...'in eylemlerinin üst konumda olması sebebiyle daha vahim olarak değerlendirildiği, bu haliyle sanık ...'in suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hakimiyetinin bulunduğu ve darbe girişimini planlayanlar arasında yer aldığı anlaşılmıştır.
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, sanıkların silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz 2016 günü ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden, özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerinde oluşturduğu "mahrem" yapılanmanın kullandığı kamu gücü, silah, vasıta ve mühimmattan istifade ederek planlayıp icra ettiği Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçuna, sübutu kabul olunan, iştirak iradesi kapsamında ve iş bölümü doğrultusunda bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve neticeye katkı sunan eylemlerinin, amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenmiş, sanıkların Anayasayı ihlal, suçunun sübutu kabul ve vasfı tayin edilmiş, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğu anlaşılmakla, sanıklar ve sanık müdafiilerinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddine, ancak;
    Sanıklar hakkında cebir ve şiddet kullanarak Anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan temel ceza tayin edilirken uygulama maddesinin, "TCK'nın 309/1 maddesi" yerine " TCK’nun 314/3 ve 220/5 delaletiyle 309/1" olarak gösterilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş olup, hükümlerin bu nedenlerle BOZULMASINA, bu hususların yeniden yargılama yapılmaksızın 5271 sayılı CMK'nın 303. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hükümlerin birinci maddelerinin birinci fıkrasından "TCK 314/3 ve 220/5 delaletiyle" ibaresinin çıkarılmak suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.03.2022 tarihinde oybirliğiyle ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi