15. Hukuk Dairesi 2017/2452 E. , 2018/1891 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava ve birleşen dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, asıl dava menfi tespit, birleşen dava ise iş bedeli alacağının tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu asıl davanın faiz yönünden kısmen kabulüne, birleşen davanın ise asıl alacak yönünden kabulü ile itirazın iptâline dair verilen hüküm, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün olmamasına ve birleşen davanın karar başlığında gösterilmemesinin maddi hata olduğunun anlaşılmasına göre davacı birleşen dosya davalısı iş sahibinin tüm, davalı birleşen dosya davacısı yüklenicinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı birleşen dosya davacısı yüklenicinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Ayrı ayrı açılmış bulunan davalar birbirinden bağımsız olup aralarındaki bağlantı nedeniyle birleştirilmiş olsa bile bağımsızlıklarını korurlar. Ayrı açılması mümkün olduğu
halde, Yasa"daki imkandan yararlanarak açılmış bulunan karşı dava da asıl davadan bağımsızdır. Yine HMK 58. maddede ihtiyari dava arkadaşları hakkındaki davaların da birbirinden bağımsız olduğu düzenlenmiştir. HMK ile getirilen yeni bir düzenleme olan HMK 110. maddede davaların yığılması düzenlenmiş olup, bu maddenin gerekçesinde de birleştirilen ve karşı davanın birbirinden bağımsız olduğu, Yasa yoluna konu olmayan birleşen dava veya karşı dava için kesin hükmün oluşacağı açıklanmıştır. Yine gerekçenin devamında davaların yığılması halinde de birbirinden bağımsız talepler için Yasa yoluna başvurmama veya başvurunun reddi ile kesin hükmün oluşacağı belirtilmiştir.
09.05.1960 tarih 1960/21 Esas, 1960/59 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı"nda; sonradan çıkan içtihadı birleştirme kararının temyiz mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak, henüz mahkemede veya temyiz mahkemesinde bulunan bütün işlere tatbikinin gerekli olduğuna karar verilmiş olup, öğreti ve uygulamada bir hususun Yargıtay bozma kararı kapsamı dışında kalmasının usulî kazanılmış hak mı yoksa kesin hüküm mü sayılması gerektiği konusunda bu içtihadı birleştirme kararına göre sonuca gidilmesi gerektiği belirtilmiştir (Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 1991 5. baskı. Sf: 2342 vd.). Bu karar nedeniyle HUMK uygulamasında temyiz edilmeyen veya temyiz itirazları reddedilen bölümler için kesin hüküm oluşmayıp usulî kazanılmış hak meydana geleceği bozma kararından sonra verilecek yeni hükümde temyiz itirazları reddedilen hüküm bölümleri için dahi yeniden hüküm kurulacağı kabul edilmekte ise de bu içtihadı birleştirme kararı birbirinden bağımsız olmayan davalar yönünden geçerli olup, bağımsız nitelikte davalar için temyiz edilmeme veya temyiz itirazlarının reddedilmesi halinde uygulama alanı bulmaz. Üstelik HMK 110. madde gerekçesinde bir dava içindeki bağımsız talepler için dahi kesin hükmün oluşacağı belirtildiğinden bu gerekçe ile birlikte değerlendirildiğinde 110. maddedeki yeni düzenleme nedeniyle bu içtihadı birleştirme kararının kapsamı ve uygulama alanı da daralmıştır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece borçlu olunmadığının tespitine ilişkin asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Dairemizin 21.10.2015 gün, 2015/2508 Esas, 2015/5218 Karar sayılı kararıyla bozulmuş ve asıl dava yönünden verilen red hükmü sair red kapsamına sokulmuş olup, karar düzeltme aşamasından da geçmiş ve kesinleşmiştir. Verilen sair red kararı onama hükmü ile eşdeğerde olup, asıl dava yönünden kesin hüküm oluşmuştur. Bu nedenle asıl dava yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve buna bağlı olarak da yargılama gideri ve vekâlet ücreti konusunda yeniden hüküm tesisi gerekmez iken, usulî kazanılmış hak ve hükmün kesinleşmesi kurallarına aykırı olacak biçimde hüküm kurulması doğru olmamış kararın temyiz eden yüklenici yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davacı-birleşen dosya davalısı iş sahibinin tüm, davalı birleşen dosya davacısı yüklenicinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı birleşen dosya
davacısı yüklenicinin yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.563,60 TL temyiz ilâm harcının temyiz eden davacı-birleşen dosya davalısından alınmasına, 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince alınması gereken 60,30 TL temyiz başvurma harcının temyiz eden davalı-birleşen dosya davacısından alınmasına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 10.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.