Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/11417
Karar No: 2022/1585
Karar Tarihi: 30.03.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/11417 Esas 2022/1585 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2021/11417 E.  ,  2022/1585 K.

    "İçtihat Metni"

    İlk Derece Mahkemesi : Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.12.2020 tarih ve 2019/23 - 2020/270 sayılı kararı
    Suç : Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme,
    devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve
    askeri casusluk amacıyla temin etme, silahlı terör
    örgütüne üye olma ... ve ... için; 15.07.2016
    Sanık ... için; 11.10.2017
    Sanık ... için; 02.09.2016
    Sanık ... için; 28.07.2016
    Hüküm : 1-Tüm sanıklar hakkında;
    Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve
    askeri casusluk amacıyla temin etme suçundan ayrı
    ayrı CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatlerine
    ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine
    2-Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında;
    Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme
    suçundan ayrı ayrı TCK'nın 309, 3713 sayılı Kanunun
    5/1, TCK'nın 39/2-c bendi delaletiyle 39/1, 62, 53, 58/9
    ve 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına ilişkin
    istinaf başvurularının esastan reddine
    3-Sanıklar ..., ..., ... hakkında;
    a-Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme
    suçundan ayrı ayrı CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca
    beraatlerine ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine
    b-Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ayrı ayrı
    TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK'nın
    62/1, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet
    kararlarına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine
    4-Sanık ... hakkında,
    Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve
    silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından CMK'nın
    223/2-e maddesi uyarınca beraatine ilişkin istinaf
    başvurularının esastan reddine
    müdafileri, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ...
    müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ...
    Yıldız müdafii, katılan ... Başkanlığı vekilleri, katılan ... vekili,
    ... vekili, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı

    Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle;
    Sanıklar ... ile sanıklar ..., ... ve ... müdafiilerinin duruşmalı inceleme isteminin, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren, sanık ... ve ... müdafinin duruşmalı inceleme isteminin, sanık hakkında tayin olunan cezanın süresi itibariyle yasal şartları oluşmadığından CMK'nın 299. maddesi gereğince REDDİNE,
    Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre yapılan temyiz incelemesi sonunda dosya incelenerek gereği düşünüldü,
    I- Katılanlar Cumhurbaşkanlığı,... ve ... vekillerinin sanıklar hakkında Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçundan, ... ve ... vekillerinin ayrıca Devletin Gizli Kalması Gereken Bilgilerini Siyasal ve Askeri Casusluk Amacıyla Temin Etme suçundan kurulan hükümlere yönelik yapılan temyiz incelenmesinde;
    Sanıkların üzerilerine atılı suçların niteliğine göre, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan doğrudan zarar görmeyen Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, ayrıca Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme suçundan doğrudan zarar görmeyen Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının ve tüm suçlar yönünden doğrudan zarar görmeyen Emniyet Genel Müdürlüğünün davaya katılma hakkının bulunmadığı, katılma kararı verilmesinin hükmü temyiz etme yetkisi vermeyeceği, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun CMK'nın 279/1-b maddesi uyarınca reddine karar verildiği, kararın itiraz merciince CMK'nın 279/1-b,ek cümlesi uyarınca incelenerek kesin olarak reddedildiği anlaşıldığından, temyiz incelemesi yapılmasına YER OLMADIĞINA,
    II-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında Devletin Gizli Kalması Gereken Bilgilerini Siyasal ve Askeri Casusluk Amacıyla Temin Etme suçundan kurulan beraat hükümlerine karşı Katılan ... vekilinin; sanıklar ..., ..., ..., ... hakkında Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı, Katılan ... Vekili, sanıklar ..., ... ve ... ile sanıklar müdafilerinin; sanıklar ..., ... ve ... hakkında Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçundan kurulan hükme karşı Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı ile sanık ... ve sanıklar müdafilerinin; sanıklar ..., ... ve ... hakkında Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme suçundan kuralan beraate ilişkin hükme karşı Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı ve Katılan ... Vekilinin; sanık ... hakkında Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme suçundan kurulan beraat hükmüne karşı Katılan ... ve ... Vekillerinin, sanık ... hakkında Devletin Gizli Kalması Gereken Bilgilerini Siyasal ve Askeri Casusluk Amacıyla Temin Etme suçundan kurulan beraat hükmüne karşı Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı ile Katılan ... Vekili tarafından yapılan temyiz başvurularının incelemesinde;
    Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    Ayrıntıları Dairemizin 22.03.2019 tarih 2018/7103 Esas, 2019/1953 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere;
    5237 sayılı TCK’nın 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
    Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de, bu husus suçun unsuru değildir.
    Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur.
    Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
    Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
    15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000’in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74’ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000’e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4’ü asker, 63’ü polis ve 183’ü sivil olmak üzere toplam 250’den fazla kişi şehit edilmiş, 23’ü asker, 154’ü polis ve 2.558’i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
    Somut darbe teşebbüsü, 5237 sayılı TCK’nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek 5237 sayılı TCK’nın 37. maddesi kapsamında “doğrudan fail” olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
    Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
    Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde (faillerle birlikte) fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
    5237 sayılı TCK’nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her hâlükârda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
    Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2 ve 5237 sayılı TCK’nın 24/3. maddeleri). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
    V. Bölge Adliye ve İlk Derece Mahkemelerince sübutu kabul edilen somut olay ve bu çerçevede yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında somut olay ve sanıkların belirtilen eylemleri muvacehesinde hukuki durumlarının değerlendirilmesinde;
    1) Sanıklar ..., ..., ...,...’in eylemleri değerlendirildiğinde;
    15 Temmuz darbe teşebbüsü öncesi yürütülen soruşturma kapsamında haklarında yakalama kararı bulunan eski emniyet müdürleri sanıklar ... ve ...'nın darbe teşebbüsünün başlaması ve kurumlara yönelik işgal girişimi sırasında gelen talimat üzerine diğer sanık ...'a Tango isimli program üzerinden ... isimli şahıstan “Darbe oldu herkes destek için çıksın daha önce çalıştığı yakın yere geçsin. İrtibat için soy ismini şuan hatırlayamadığım General Mehmet ile irtibata geçsin” şeklinde gelen mesaj üzerine sanık ...'in mesaj atması, kendilerini darbe girişimi başlaması nedeniyle daha önce görev yaptıkları İstihbarat Daire Başkanlığına götürmesini istemeleri, varsa silah da getirmesini söylemeleri, sanık ...'nin teklifi kabul ederek kendisine ait olan şahsi silahını da alması ve sanıklar ... ve ...'i alarak İDB'nin yakınına gitmeleri, yolda sanık ...'ın diğer sanık ...'e mesaj atarak kendisine ait 6,35 mm çapındaki tabancasını getirmesini istemesi, sanıklar ..., ... ve ...'in İstihbarat Daire Başkanlığı yakınında darbenin başarılı olmasını beklerken ...'in onların yanına gelerek silahı ...'a vermesi, ...'ın kendisine "nerede görev yaptıysan oraya git" demesi, bunun üzerine ...'in buradan ayrılarak daha önce görev yaptığı ... yakınlarına gitmesi, sanıklar ..., ..., ... ve ...'in verilen talimat üzerine İDB'nin yanına gelmesi, kendilerinden General ... ile irtibat kurmalarının istenilmesi ve buna ilişkin mesajın gönderilmesi, ...'in de ...'ın talimatı üzerine Emniyet Genel Müdürlüğünün yanına gitmesi ve sanıkların darbeye katılma amaçlı İstihbarat Daire Başkanlığına yakın bir yere gitmeleri, bu hususun ilk derece mahkemesince de kabul edilmesi, sanıkların haklarında yakalama kararı bulunmasına rağmen daha önce görev yaptıkları kurum yakınında bulunmalarının hayatın olağan akışına aykırı ve savunmalarının inandırıcılıktan uzak olması, haklarında kurumda görev yaptıkları döneme ilişkin soruşturmalar bulunması birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların suçun işlenişi sırasında ortak hakimiyetlerinin bulunduğu, ancak darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması ile eylemlerini gerçekleştiremediği, bu hali ile sanıkların eylemlerinin Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçuna yardım etme suçunu oluşturduğu anlaşılmıştır.
    2) Sanıklar ...,..., ...’nın eylemleri değerlendirildiğinde;
    Sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, incelenen dosya kapsamına göre silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiştir.
    3) Tüm sanıklar yönünden yapılan hukuki değerlendirmede;
    Oluş, dosya kapsamı ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, sanıklar hakkında kurulan hükümlerine yönelik tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçuna yardım etme suçundan mahkumiyetlerine karar verilen; sanıklar ..., ..., ..., ... ile silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyetlerine karar verilen; sanıklar ..., ... ve ... ile ilgili olarak hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı; Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve Devletin gizli kalması gereken
    bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme suçlarından beraatlerine karar verilen sanıklar ..., ... ve ..., ... ile Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme suçundan beraatlerine karar verilen ..., ..., ..., ... ile ilgili olarak ise yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçesi gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğu anlaşılmakla; sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafileri, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, katılan ... vekilleri, katılan ... vekili, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle mahkumiyet ve beraate dair hükümlerin ONANMASINA,
    III-Sanık ... hakkında, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan beraat hükmüne karşı Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan temyiz başvurusunun incelenmesinde;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı kararında, "Bylock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı''nın kabul edildiği dikkate alınarak, somut dosya kapsamında atılı suçun vasfının tayini açısından belirleyici nitelikte olan detaylı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının ilgili birimlerden getirtilmesi, ayrıca UYAP sisteminde bulunan örgütlü suçlar bilgi havuzunda araştırma yapılarak sanığın FETÖ silahlı terör örgütü ile ilişkilerine dair bilgi ve beyana rastlanması halinde bu kişilerin duruşmada tanık olarak dinlenilmelerinin sağlanması, tüm delillerin CMK'nın 217. maddesi gereğince duruşmada okunup tartışılması neticesinde sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken yetersiz belgelere dayanılarak eksik araştırma ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
    Kanuna aykırı, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5271 sayılı CMK'nın 302/2 maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi