Esas No: 2021/8145
Karar No: 2022/220
Karar Tarihi: 12.01.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/8145 Esas 2022/220 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/8145 E. , 2022/220 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Yenileme Kadastrosu
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılardan Maliye Hazinesi ve ... vekilleri ile davalı ... tarafından ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... ili ... ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında 6831 sayılı Kanun'a göre yapılan orman tahdit çalışmaları 1973 yılında, 766 sayılı Kanun'a göre yapılan Tapulama çalışmaları ise 1988 yılında kesinleşmiş ve 2014 yılında yapılan yenileme kadastrosu çalışmalarında, davalılardan ...’e ait 2.642 m2 yüzölçümündeki eski 510 parsel, yeni 192 ada 2 parsel numarasıyla 2.588,60 m2 yüzölçümlü olarak; davacıya ait 4.689,00 m2 yüzölçümündeki eski 511 parsel, yeni 192 ada 3 parsel numarasıyla 4.023,36 m2 yüzölçümlü olarak; davalılardan ...’e ait 1.047,00 m2 yüzölçümündeki eski 514 parsel, yeni 192 ada 4 parsel numarasıyla 1.041,08 m2 yüzölçümlü olarak, 3.541,00 m2 yüzölçümündeki eski 512 parsel yeni 192 ada 6 parsel numarasıyla 3.645,01 m2 yüzölçümlü olarak ve davalılardan ...’ya ait 1.097,00 m2 yüzölçümündeki eski 513 parsel ise yeni 192 ada 5 parsel numarasıyla 1.123,52 m2 yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
Davacı ... vekili, davacıya ait eski 511 parsel (yeni 192 ada 3 parsel) sayılı taşınmazın yapılan yenileme çalışmaları sonucunda yüzölçümünün azaldığını, geometrik şeklinin değiştiğini, buna karşılık davalılara ait taşınmazların yüzölçümünün arttığını ve sınrılarının değiştiğini ileri sürerek, işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
Bir kısım davalılar ayrı ayrı, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece verilen, davanın kısmen kabulü ile harita mühendisi ...tarafından düzenlenen 18.05.2015 tarihli rapor ve bu rapora ekli Ek-2 krokisi de göz önünde bulundurularak; raporda (A) harfi ile gösterilen 52,97 m2‘lik kısmın davalıya ait (eski 514) 192 ada 4 parselden, (C) harfi ile gösterilen 273,89 m2’lik kısmın tescil harici devlet ormanı sınırlarından, (D) harfi ile gösterilen 149,4 m2’lik kısmın tescil harici Devlet ormanı sınırlarından çıkarılarak davacıya ait (eski 511) 192 ada 3 parsele ilavesine; (B) harfi ile gösterilen 49,17 m2’lik kısmın ise davacıya ait (eski 511) 192 ada 3 parselden ayrılarak ... Ormanına ilavesine; 3402 sayılı Yasa'nın 22/a uygulaması sonrası tutulan uygulama tutanağındaki 192 ada 3 parselin yüzölçümünün 4.450,49 m2, 192 ada 4 parselin yüzölçümünün 988,11 m2 olarak düzeltilerek tesciline, 192 ada 2-5-6 parsellerin uygulama tutanakları gibi tesciline ilişkin ilk hüküm, davalılardan Orman İdaresi vekili tarafından temyiz edilmekle, ... (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince, "ormanların mülkiyetinin Hazineye ait olmasına karşın Hazine davaya dahil edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan yargılama yapılıp karar verilmesinin isabetsizliğine" değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak taraf teşkilindeki eksiklik giderildikten sonra yargılama sonunda, davanın kısmen kabulü ile 192 ada 3 ve 4 parseller ile tescil harici ... Ormanı hakkında bozma öncesi gibi verilen hüküm, davalılardan Maliye Hazinesi ve ... vekilleri ile davalı ... tarafından ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yenileme kadastrosuna itiraz istemine ilişkindir.
T.C. Anayasası'nın 141/3. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388/(1)-3. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/1-c. maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, Hakimin (Mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuki sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (.../ ..., .../ ..., Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na göre Yeniden Yazılmış, 22. Baskı, ... 2011, s.472).
Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve ...’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Somut olayda; Mahkemece, temyiz incelemesine konu kararın gerekçe bölümünde dava konusu taşınmazlardan 192 ada 2, 5 ve 6 parseller yönünden davanın reddine karar verildiği belirtildiği halde, hüküm fıkrasında bu parseller hakkında hüküm kurulmamak suretiyle, hüküm fıkrası ile gerekçe bölümü arasında çelişki oluşturulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin de hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Şöyle ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların kesinleşmiş orman tahdidine göre durumu ile taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenmemiştir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazların bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği ile yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarının tamamı ile varsa amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise karar örnekleri ilgili yerlerden getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi bilirkişi, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte, orman sınır noktaları tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, orman kadastrosu ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastro haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde ve aynı ya da yakın orman sınır hatlarında dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilmeli; tutanaklardaki anlatımlar değerlendirilmeli; tutanaklarla tahdit haritası arasında çelişki bulunup bulunmadığı belirlenerek, çelişki bulunmakta ise çekişmeli parseller yönünden tahdit tutanakları ile haritalar arasındaki çelişki tahdit tutanaklarına değer verilmek suretiyle giderilmeli; taşınmazların kesinleşmiş orman tahdidine göre durumu tereddütsüz biçimde belirlenmeli; taşınmazların tahdit dışında olduğunun anlaşılması halinde ise, taşınmazların öncesinin yukarıda sayılan belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; zilyetlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişileri ile orman bilirkişi eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi)hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (... veya benzeri programlar kullanılarak) denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazlar çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, taşınmazların gerçek eğimi klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak temyize konu taşınmazların niteliği, üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı ve dava konusu taşınmazların 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17/2. maddesinde belirtilen orman içi açıklık vasfında olup olmadığını belirten, müşterek imzalı şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalı ve çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığı tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının ayrı ayrı kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince ... ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ...'e ayrı ayrı iadesine, 12.01.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.