Esas No: 2021/6414
Karar No: 2022/242
Karar Tarihi: 13.01.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/6414 Esas 2022/242 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/6414 E. , 2022/242 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Tespite itiraza ilişkin
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında ... Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükmün davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı Hazine vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... ili ... ilçesinde 3402 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 239 parsel sayılı 2.586,11 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 3 adet kargir ev, ahır bahçe ve arsa vasfıyla... ve ... adlarına tespit edilmiştir.
Davacı ... vekili, taşınmaz üzerinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği sebebine dayalı olarak taşınmaz edinim şartları oluşmadığı halde kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespitinin yapılmış olduğunu iddia ederek, kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın ... adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf talebi esastan reddedilmiş, ... bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın konumu itibariyle elektrik yol ve benzeri belediye hizmetlerinden yararlandığı ve bu nedenle arsa vasfında olduğu kabul edilerek, davacının taşınmaz üzerindeki zilyedliğinin ekonomik amaca uygun tarımsal faaliyet şeklinde olmasının gerekmediği, davalıların taşınmaz üzerinde tespit tarihinden önce 20 yıl süreyle ev ve ahır inşa etmek, meyve ağaçları dikmek suretiyle malik sıfatıyla zilyedliklerinin bulunduğu belirtilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyle ki; 4721 sayılı TMK'nin 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerinde, orman sayılmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici taşınmazlardan imar-ihya edilerek dava tarihine kadar 20 yıl süreyle çekişmesiz ve aralıksız olarak zilyet edilenlerin zilyetleri adına tescil edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Terk edilmiş dere yatakları, taşlık gibi taşınmazlar, ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilirken; ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise, aynı Kanun'un 14. maddesi gereğince iktisap edilebilir. Şu halde, iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi bakımından taşınmazın evveliyatının imar - ihyaya muhtaç yerlerden mi, yoksa imar ihya gerektirmeyen yerlerden mi olduğunun belirlenmesi gerektiği kuşkusuzdur. Ne var ki, çekişmeli taşınmazlar yörede 1980 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında tescil harici bırakılmalarına karşın hangi nedenle tescil harici bırakıldıkları, paftasında ne olarak işaret edildikleri hususu sorulup saptanılmadığı gibi, taşınmazların evveliyatında niteliklerinin ne olduğu, bir diğer ifade ile imar ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadıkları mahalli bilirkişi ve tanıklardan da sorulup belirlenmemiş, diğer yandan fen bilirkişi raporunda, taşınmazların "kayalık" olarak tapulama harici bırakıldıklarından söz edilmesine karşın, bu gibi yerlerin kazanılması için imar-ihya edilmelerine müteakip, ekonomik amacına uygun olarak 20 yıl süre ile zilyet edilmeleri gerektiği hususu üzerinde durulup, bu çerçevede değerlendirme yapılmamıştır.
Öte yandan; ziraatçi bilirkişi raporunda, parsel üzerinde 5 - 25 yaşlarında karışık meyve ağaçları bulunduğu belirtmekle yetinilmiş, taşınmaz üzerindeki ağaçların yaşının hangi tarih itibariyle hesaplandığı açıkça belirtilmediği gibi, ağaç dikilmeden önce taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyet yapılıp yapılmadığı, taşınmaz üzerinde bina bulunmadığı belirtilen 1984 ile 1992 yılları arasında ağaç bulunup bulunmadığı, taşınmazın bu tarihlerde kullanılıp kullanılmadığı, kullanım sınırının oluşup oluşmadığı da tespit edilmemiştir. Ayrıca, jeodezi ve fotogrametri bilirkişi raporunda, 2002 yılına ait hava fotoğrafında taşınmaz üzerinde bina bulunduğu tespit edilmiş ise de, taşınmaza ait 1992-2002 yılları arasına ilişkin hava fotoğrafı bulunup bulunmadığı sorulmamış; taşınmazın evveliyatı itibariyle imar-ihyaya muhtaç yerlerden olması halinde, bu gibi yerlerde ev (ya da depo, garaj vs) yapmanın imar ihya olarak değerlendirilemeyeceği gözönünde bulundurulduğunda, ev (ya da depo, garaj vs) yapma tarihinden evvel imar ihya suretiyle iktisap koşullarının gerçekleşmesi gerekeceğinden taşınmaz üzerinde bina bulunduğunun tespit edildiği 2002 tarihli hava fotoğrafı incelemesinin yeterli olmayacağı düşünülmemiş ve taşınmazlara komşu parsel tutanak ve dayanakları ile dava konusu olmaları halinde ilgili dava dosyaları getirtilerek bu dosyalardan da yararlanılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece, öncelikle çekişmeli taşınmazın 1979 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında hangi nedenle tescil harici bırakıldığı Kadastro Müdürlüğünden sorulup saptanmalı; taşınmazlara komşu parsellerin tutanak ve varsa dayanağı belgeler ile dava konusu olmaları halinde ise dava dosyaları ilgili yerlerden getirtilmeli; ayrıca taşınmazın yerleşim alanı içerisinde kaldığının anlaşılmış olması nedeniyle, imar planı kapsamında kalıp kalmadığı, kalıyorsa imar planı kapsamına alınma ve planın onaylanma tarihi ilgili yerlerden sorularak belirlenmeli ve imar planının çekişmeli taşınmaza ilişkin kısmının onaylı bir örneği temin edilmeli; öte yandan çekişmeli taşınmaza ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli (özellikle 1992-2002 yılları aralığında) ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazların bulunduğu köyü mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre tespit tarihinden yada taşınmazın tespit tarihinden önce kesinleşmiş imar palanı kapsamında kalmaları halinde imar planının onay/kesinleşme tarihinden 15 - 20 - 25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere ve taşınmaz imar ihyaya muhtaç yerlerden ise gerekli tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile üç ziraat mühendisi bilirkişisi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi ile fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesinin ne olduğu, kim veya kimler tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları arasında oluşacak çelişkilerin gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmesine çalışılmalı; yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve varsa dayanak kayıtları ile denetlenmeli; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinden, gerek dosya kapsamında bulunan gerekse de getirtilecek olan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aleti ile inceleme yaptırılmak suretiyle, taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, evveliyatı itibari ile imar ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını, imar ihyaya muhtaç yerlerden olması halinde hangi tarihte imar ihyaya başlandığı ve tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak hangi tarihten beri hangi tasarruflarla zilyet edildiğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini, ağaçların hangi tarih itibariyle yaşının tespit edildiği açıkça belirtir rapor düzenlettirilmeli, bilirkişiden dava konusu taşınmazların konumunun hava ve uydu fotoğrafları üzerinde gösterilmesi ve yukarıda değinilen çelişkilerin üzerinde önemle durulması istenilmeli; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazın evveliyatı itibari ile imar ihyaya muhtaç yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını içerir, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı ve rapor içeriğinde taşınmazların üzerinde bulunan ağaçların (bağların) cins, yaş ve dağılımlarının belirtilmesi istenilmeli; fen bilirkişisinden ise, keşfi izlemeye ve bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye elverişli ayrıntılı harita ve rapor düzenlemesi istenilmeli; taşınmazın evveliyatı itibari ile imar ihyaya muhtaç yerlerden olması halinde sadece ev (garaj, depo vb. ...) yapma şeklinde gerçekleşen bir kullanımın imar- ihya ve ekonomik amaca uygun bir zilyetlik olarak değerlendirilemeyeceği göz önünde bulundurulmalı ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması usul ve Kanuna aykırı olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 28.12.2018 tarihli ve 2018/855 Esas, 2018/891 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.01.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.