8. Hukuk Dairesi 2016/11432 E. , 2020/454 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili, ortaklığın giderilmesi davasına konu edilen 348 parsel sayılı taşınmaz üzerinde vekil edenleri tarafından ev inşa edildiğini belirterek, muhdesatın müvekkillerine ait olduğunun tespitini talep etmiştir.
Davalı ..., davayı kabul etmiştir.
Davalı ... ve ...,davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “...davacılar davaya konu taşınmaz üzerinde ilaveler yaptıklarını ve bu ilavelerin aidiyetinin tespitini talep ettikleri, davacıların taşınmaz üzerindeki yapının kullanılır hale getirilmesinin yeni muhtesat yapımı anlamına gelmeyeceği, alınan ve hüküm kurmaya elverişli ve bilimsel bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere davacıların mevcut taşınmaz üzerinde birtakım iyileştirmeler yaptıkları, bu iyileştirmelerin yeni muhtesat olmadığı, iyileştirmeler için yapılan masrafın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edilebileceği..” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir.
22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir.
Duraksamadan belirtmek gerekir ki; mevcut bir muhdesata sonradan yapılan iyileştirici imalatlar yeni bir muhdesat meydana getirme sayılamayacağı gibi, bu amaçla yapılan giderler de mevcut muhdesata değer kazandıran faydalı ve zorunlu giderlerdendir. Aynı şekilde bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşyalar da teferruat niteliğindedir. Bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, iyileştirici nitelikteki giderlerden paya düşenden fazlasını ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanunu hükümlerine göre sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile istenebileceği kuşkusuzdur.
Somut olayda; davacı vekili, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan (ve bilirkişi raporunda D harfi ile gösterilen) alt katı depo olarak kullanılan yapının üzerine vekil edenleri tarafından inşa edilen evin aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiş olmasına rağmen, mahkemece alt katı depo olan yapı üzerine yapılan ilave inşaatın (1. katın) iyileştirme gideri niteliğinde mi, yoksa müstakilen yapılan bağımsız bölüm olma ihtimali bulunan yeni bir muhdesat oluşturma niteliğinde mi olduğu hususları açıklığa kavuşturulmamış, eksik inceleme ile karar verilmiştir. Nitekim inşaat ve fen bilirkişi raporuna göre, dava konusu ilave yapının “..Alt katı yem deposu ve 3 adet zeytin havuzu olarak kullanılmakta, üst katı ise 3 oda, 1 mutfak, 1 banyo ve wc’den müteşekkil davcılar Sedanur ve ... tarafından iskan edilen mesken..” niteliğinde bulunduğu ifade edilmiştir.
O halde, yukarıda bahsedilen ilkeler ve somut olay ışığında mahkemece yapılacak iş, dava konusu taşınmaz başında keşif yapılmak sureti ile; dava konusu ilave 1. katın bağımsız bölüm niteliğinde olup-olmadığının ya da tek katlı depoya eklenti (veya iyileştirme) niteliğinde olup-olmadığının tereddüte yol açmayacak şekilde belirlenmesi, bahsi geçen ilave 1.katın eklenti (veya iyileştirme) niteliğinde olduğunun tespiti halinde şimdiki gibi davanın reddine karar verilmesi, ilave katın müstakilen kullanıma müsait (ve iyileştirme niteliğinde olmayan) bağımsız bölüm niteliğinde olduğunun kabulü halinde ise, işin esasına girilerek, muhdesatın davacılar tarafından inşa edilip edilmediğinin tereddüte mahal bırakılmayacak şekilde tespiti suretiyle toplanmış veya toplanacak deliller çerçevesinde davanın esası hakkında bir karar vermek olmalıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 21.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi