Esas No: 2021/11353
Karar No: 2022/1680
Karar Tarihi: 04.04.2022
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/11353 Esas 2022/1680 Karar Sayılı İlamı
3. Ceza Dairesi 2021/11353 E. , 2022/1680 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç :Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım
Hüküm :5237 sayılı TCK'nın 309/1, 39/1,2-c, 62/1, 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince mahkumiyetlerine
Temyiz edenler :Sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafileri, sanık ... müdafii, katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı vekili, TBMM Başkanlığı vekili
İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvurularının süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanık ... ve sanıklar müdafiilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
I-TBMM BAŞKANLIĞI VEKİLİNİN TEMYİZ İSTEMİNİN İNCELENMESİNDE;
TBMM Başkanlığının, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçunun niteliği itibariyle bu suçtan doğrudan doğruya zarar görmediği, bu nedenle davaya katılma hakkının bulunmadığı ve davaya katılmasına ilişkin verilen karar da hukuki değerden yoksun olup, hükmü temyiz yetkisi vermeyeceğinden, temyiz isteminin CMK'nın 298/1. maddesi gereğince REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından 15.07.2016 tarihinde örgütsel organizasyon kapsamında gerçekleştirilen Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunun icra hareketlerinden önce örgütsel organizasyon içinde yer aldıkları hususunda her türlü kuşkudan uzak delil bulunmayan sanıklar ... ve ... hakkında mahkemenin, sanıkların eylemlerinin Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçunu oluşturduğunun kabul gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamakla, tebliğnamede bu yöndeki bozma düşüncesine iştirak olunmamıştır.
II-HUKUKİ AÇIKLAMALAR:
Ayrıntıları, Dairemizin 22.03.2019 tarih ve 2018/7103 E. 2019/1953 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir. Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de bu husus suçun unsuru değildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında "doğrudan fail" olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla, sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak, her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde, yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2. maddesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak, amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
III-SANIKLARIN EYLEMLERİ VE HUKUKİ DURUMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
A-SANIKLARIN EYLEMLERİ:
1-Sanık ... yönünden;
Olay tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Doktrin Komutanlığında Korgeneral rütbesiyle Muharebe ve Muharebe Eğitim Destek Komutanı olarak görev yapan sanığın; 30.06.1975 tarihinde Kuleli Askeri Lisesi'nden mezun olduğu, devamında girdiği Kara Harp Okulu'ndan 30.08.1979 tarihinde mezun olduğu, çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 29.08.1984-25.09.1990 tarihleri arasında Ankara Kara Kuvvetleri Personel Başkanlığı'nda, 27.07.1995-30.05.1997 ila 04.07.1998-13.06.1999 tarihleri arasında Ankara Kara Kuvvetleri Tayin Daire Başkanlığında, 14.06.1999-30.06.2003 tarihleri arasında Ankara Kara Kuvvetleri Tayin Daire Başkanlığı'nda, 18.08.2006-10.08.2008 tarihleri arasında Ankara Kara Kuvvetleri Personel Plan Yönetim Daire Başkanlığında, 11.08.2008-14.08.2011 tarihleri arasında Kara Kuvvetleri Personel Başkanlığında, 10.08.2012-18.08.2014 tarihleri arasında Genelkurmay Personel Başkanlığında olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinde uzun süre personel birimi içerisinde üst düzey görevlerde bulunduğu, 15.07.2016 tarihinde yayınlanan sıkıyönetim emri bildirisinde imzası bulunan Tuğgeneral ...'ün kasasında bulunan belgeler arasında sanık ...'in kendi imzasını taşıyan emeklilik dilekçesinin ele geçirilmiş olduğu, Genelkurmay Başkanlığı kamera görüntüleri inceleme tutanağına göre Genelkurmay Başkanlığı Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral ...'ün makam odasına 15.07.2016 tarihinde saat 14:27'de ...'in geldiği, saat 15:04'e kadar makam odasında bulunduğu, 37 dakika süren içeriği tespit edilemeyen görüşmeden sonra ...'ün ...'i samimi bir şekilde öperek uğurladığı, ...'ün aynı gün saat 13.43’ten saat 20.21’e kadar sırasıyla darbeyi planlayan ve icra eden ekipte yer alan Kurmay ... , Kurmay Albay ..., Yüzbaşı ..., Kurmay Albay ... ve Kurmay Albay ... ile içeriği tespit edilemeyen görüşmeler yaptığı, saat 20.46’da Kurmay Albay ... ile görüştüğü, saat 20.51’de Emir Astsubayı ... ...ile birlikte karargah binası içine girdiği, saat 20.51’de Kurmay Yarbay ... ve Kurmay Albay ... ile görüştüğü, saat 21.03’de 58. Topçu Tugay Komutanı ...'ü arayarak harekata geçme emrini verdiği, saat 21.30’da kendisi ve ... imzalı “atama”, “katılışlar” ve “sıkıyönetim direktifi” konulu mesajların saat 21.43 ile 21.55 arasında ilgili birliklere ...'ün imzasıyla çekildiği ve basına bildirildiği,
15.07.2016 tarihli darbe girişiminden çok kısa bir süre önce 13.07.2016 tarihinde sanığın, Ankara iline 70 kilometre mesafede bulunan ve darbe girişimine katılan birlikler içerisinde yer alan Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığına gittiği, darbe girişimi gecesi darbeyi gerçekleştirmek amacıyla Ankara şehir merkezine 60'ın üzerinde tankı çıkmış olan, Ankara ili Merkez Mamak ilçesinde bulunan 4. Kolordu Komutanlığına Sıkıyönetim emri kapsamında sözde ataması yapılan, darbe girişimi gecesi bu atama emrine uyarak Polatlı'daki birliğinden ayrılıp, Mamak'taki 4. Kolordu Karargahına gelerek darbe girişimiyle ilgili bizzat icrai faaliyetler yürüten ... ve darbe girişimine katılan ... ile içeriği tespit edilemeyen görüşmeler yaptığı, ayrıca sanığın HTS kayıtları ve kendi savunmasından da anlaşılacağı üzere Mamak'taki 4. Kolordu Komutanlığına gelerek darbe girişimine yönelik faaliyet yürüten ...'yle içeriği tespit edilemeyen telefon görüşmelerinin de bulunduğu,
Sanığın görevde bulunduğu halde, komutanlığını yaptığı Eğitim ve Doktrin Komutanlığına gitmediği, Eğitim ve Doktrin Komutanlığına bağlı Isparta Eğridir Dağ Komando Eğitim Merkezi Komutanı olarak görev yapan ve emrindeki subayları Eğirdir'den Antalya'ya, oradan hava yoluyla darbe girişimine destek amacıyla Ankara'ya sevke çalışan ...'nın darbe girişimine iştirak ettiğini öğrenmesine rağmen 16.07.2016 tarihinde sabah saat 06:47 saatlerinde telefonla irtibata geçerek Eğirdir'den Anayasal düzenin başkenti olan Ankara'ya birlik nakil etmesini istediği, gece boyu gerçekleştirilen telefon görüşmelerinde darbe girişimi kapsamında faaliyette bulunduğunu ve cuntanın üyesi olduğunu belirten bir generalden başkente birlik nakledilmesini istemenin dikkat çekici olduğu, hakeza ...'nın askeri karargahın halk tarafından darbe girişimine engel olmak amacıyla sarıldığını, valinin talimatı olmadan birlikten asker çıkarmanın ve sevkin mümkün olmadığını belirtmesi üzerine sanığın bu kez ikna amaçlı olarak sabah saat 07:03 sıralarında Isparta valisi ...'ı telefonla aradığı, sanığın darbe girişiminin bastırılmasına yönelik destek gönderilmesi talebinin inandırıcı gelmediği için kabul görmediği,
Yine, Ankara şehir merkezine darbe girişimini gerçekleştirmek amacıyla tankların çıkarılmış bulunduğu Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığına sözde sıkıyönetim atama listesinde isminin yer alması nedeniyle gelerek belirtilen komutanlıkta darbe girişimi kapsamında faaliyette bulunan, bu birlikte gözaltına alınan ve sözde sıkıyönetim atama listesinde görevlendirilmiş olan general ... ile diğer subayların ayrı ayrı tutulduğu bölmelerin olduğu koridora sanık ...'in darbe girişiminin bastırılması ile ilgili hiçbir faaliyet gerekmeyecek bir zaman olan 16.07.2016 tarihinde sabah saat 08:00 sıralarında geldiği, gözaltında bulunan ve darbe girişimine katılan subayların askeri birliklere teslim edildiklerinde serbest bırakılma ihtimalleri yüksek olduğu halde, sanığın bu kişilerin polis kuvvetlerine teslimi yerine askeri birliklere teslimi konusunda çaba sarf ettiği, ancak bu çabalara birliğin disiplin subayının karşı çıkması nedeniyle bu amacına ulaşamadığı,
Ayrıca, sanık ... hakkında; ...'ün kasasında bulunan belgeler arasında yer alan ve sanık ... hakkında Paralel Devlet Yapılanması mensubu olduğuna dair iddiaların bulunduğunu belirten MİT Müsteşarlığından 23.06.2015 tarihinde Genelkurmay Başkanlığına gönderilen Çok Gizli Kişiye Özel ibareli 004141 nolu yazının bulunduğu; yine, Emniyet Genel Müdürlüğünden gelen ve 2015 yılında güvenilir kaynaklardan elde edilen bilgilerde sanığın PDY (Paralel Devlet Yapılanması) ile bağlantılı olduğu şeklinde istihbari bilgilerin olduğuna dair yazının mevcut olduğu; ...'nun, ...'in FETÖ/PDY yapılanması içerisinde yer aldığını beyan ettiği; ...'in, TSK'daki paralel yapılanmanın başındaki kişinin ... olduğuna ve üsteğmenliğinden beri bu örgüt için çalıştığına ilişkin gönderdiği elektronik postanın bulunduğu; ... isimli (ancak ihbarı yapan kişinin gerçek isminin olmadığı) şahıs tarafından BİMER'e 25.05.2015 tarihinde gönderilen ve Genelkurmay Personel Başkanı ...'in Fethullahçı yapının TSK içindeki üst düzey isimlerinden olduğuna dair ihbar bulunduğu; ... isimli şahıs tarafından ...'in paralel devlet yapılanması içerisinde yer aldığı, ... ve örgüt mensupları tarafından bir kısım askerlerin tasfiye edildiği, kripto paralelcileri ön plana çıkardığı, kritik görevlere gelmelerini sağladığı hususlarını belirten Genelkurmay iletişim mail adresine gönderilen ihbarın mevcut olduğu; emekli Binbaşı ...'nun, ...'in ... cemaatinden olduğuna dair BİMER'e müracaatı bulunduğu; ...'in, ...'in teşkilatta ... cemaatine yakınlığı ile tanındığına dair Polatlı CBS'de vermiş olduğu 20.07.2016 tarihli beyanının bulunduğu; ...'ın, FETÖ uygulamaları nedeniyle mağdur olunca yaptığı araştırmalarda ... ile alakalı örgüt bağlantısının olduğuna ilişkin iddialar olduğunu tespit ettiğini, kendisi askeriyenin personel atamaları ile ilgili önemli birimlerde görev yaptığı için FETÖ'cü askerlerin TSK'da yuvalanmasında fonksiyonunun olabileceğini değerlendirdiğine dair Ankara CBS'nin 2016/103577 soruşturma sayılı dosyasında vermiş olduğu 25.05.2017 tarihli beyanının bulunduğu; ... tarafından, 2014 yılında astsubaylıktan subaylığa geçiş sınavlarında o sene mülakatın kamera kaydına alınması gerekirken bunun yapılmadığı ve kendilerine mülakatta aldığınız puanın hiçbir önemi yok, biz istediğimizi alırız şeklinde o tarihlerde Personel Daire Başkanı olan ...'in beyanda bulunduğuna dair BİMER'e gönderilen 03.08.2016 tarihli ve 904241 başvuru sayılı ihbarın mevcut olduğu; ... isimli şahsın, kendisinin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından TSK'dan emekli olmaya zorlandığı, kendisi ile ilgili soruşturmayı yapanlar arasında Korgeneral ...'in de bulunduğuna dair beyanlarını içeren 09.08.2016 tarihli ve 950063 başvuru sayılı dilekçesinin bulunduğu; ...'ın, eşinin Kara Kuvvetleri Komutanlığında 2014 yılında astsubaylıktan subaylığa geçiş sınavına müracaat ettiği ve yazılı sınavı kazandığı, ancak mülakatı geçemediği, o dönemde Personel Başkanının ... olduğu, bu şahısların FETÖ ile bağlantılı olduklarını beyan ettiği 15.08.2016 tarihli ve 965300 sayılı BİMER başvurusunun mevcut olduğu; ...'in, Tank Taburunda görevliyken 29.08.2015 tarihinde sözleşmesinin yenilenmediğini, sicil amirleri arasında yer alan ...'in FETÖ/PDY terör örgütüne mensup kişilerden olduğunu ve bu konuda diğer amirleri gibi ...'den de şikayetçi olduğunu beyan ettiği Kara Kuvvetleri Komutanlığına hitaben el yazısı ile yazmış olduğu dilekçesinin bulunduğu; ...'ın, Korgeneral ...'in daha öncesinden FETÖ'cü olduğunu duyduğunu, kolayca terfilerini alıp, kritik görevlere getirildiğini, darbe gecesi kendi komutasındaki unsurların darbeye katılmasına rağmen telefonla TV'lere bağlanarak kendisine bağlı EDOK Komutanlığında çok az bir unsurun darbeye katıldığını ve sabaha kadar bu isyanı bastıracaklarını anlattığını, bu açıklamalarından arkadaşlarına zaman kazandırmayı amaçladığına ilişkin Burdur CBS'nin 2016/6493 sayılı soruşturma dosyasında vermiş olduğu beyanlarının bulunduğu; gizli tanık ...'ın, FETÖ yapılanmasının askeriyede personel kadrolaşmasını sağlayan yıllarca Personel Daire Başkanlığında görev yapan ... olduğuna dair beyanının bulunduğu; ...'ın ihbarında, sanığın 1990-1992 yılları arasında kendisiyle birlikte eğitim gördüğünü, Kara Harp Akademisinden mezun olanların sıralamasında dahi etkisinin olduğunu düşündüğünü, mezuniyet sıralamasını beklerken kendisine gülerek hadi bak bakalım ikincilik, onunculuk, kırkaltıncılık hepsi boş iş dediğini, bunun üzerine içeriye girdiğinde çok başarılı bir kursiyer olmasına rağmen 53. olduğunu öğrendiğini, aynı maaşı almalarına rağmen sanığın meslek yaşamı boyunca hep rahat yerlerde görev yaptığını beyan ettiği; Hüseyin Koç'un, hakkında darbe girişimine teşebbüs etmekten işlem yapılan ...'nun şoförü olduğunu, bazen ...'nun şarjının bittiğini söyleyerek kendisinden telefonunu isteyip, kısık sesle konuşmalar yaptığını, beni dinleme radyoyu aç dediğini, bunun üzerine bir gün Amerika'dan bir numaranın kendisini aradığını sesini duyunca karşı tarafın telefonu kapattığını, haftada 1-2 kez Dikmen'de bir eve götürdüğü ...'nun burada yarım saat-bir saat kaldığını, ... paşa ile de arasının iyi olduğunu ve sık sık görüştüklerini beyan ettiği; sanığın ikametine yakın yerde bulunan aynı çöp kutusu içinde ...'e ve ailesine ait fatura ve belgelerle birlikte örgüt elebaşı ...'e ait kitapların parçalanmış şekilde bulunduğu,
2-Sanık ... yönünden;
Olay tarihinde Eğitim ve Doktrin Komutanlığında Tümgeneral rütbesiyle Kurmay Başkanı olarak görev yapan sanığın, 15.07.2016 tarihli darbe girişiminin yaşandığı gün saat 22:10'da oğlu tarafından bulunduğu düğündeyken aranarak hareketlilikten haberdar edildiği ve karargahı tarafından aranarak anlaşılması güç emirlerin geldiği bilgisinin kendisine verildiği, saat 22:52'de eşiyle birlikte Eğitim ve Doktrin Komutanlığına geldiği, saat 22:56'da damadı üsteğmen ...'la şahsi telefonundan görüştüğü, saat 23:00'da Antalya'da bulunan Eğitim Tugay Komutanı ... tarafından aranarak ülkede sıkıyönetim ilan edildiğinin kendisine bildirildiği, tanık ...'nın beyanına göre sanığın kendisine emrin gereğini yerine getirin dediği, saat 23:01'de şahsi telefonundan üsteğmen ...'la görüştüğü, bu esnada Karargah nöbetçi subayı Yarbay ... tarafından kendisine hazırlık ikazı ve birlik intikali, katılışlar, karargah sorumluluklarının belirlenmesi başlığını taşıyan emirlerin arz edilmesi üzerine sanığın izinden dönen personellerle alakalı emrin çekilmesini isterken diğer emirlerin bekletilmesini istediği, saat 23:15'te sanığa sıkıyönetim direktifinin arz edildiği, bunun üzerine emri inceleyen sanığın kendisinin görevden alınarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrine atandığını gördüğü, yine saat 23:20'de Tuğgeneral ...'nun karargaha geldiği, heyecan içerisinde darbe oldu dediği, sanığın Tuğgeneral ...'ya Eğitim Kolordu Komutanı olarak atandığını, kendisinin ise emre alındığını beyan ettiği, ...'nun emri tanımadığını sanığa ilettiği, saat 23:30'da eşine kendisinin de alınabileceğini ifade eden sanığın eşinden evine gitmesini istediği, emrin hukuksuz olduğunu beyan eden Tuğgeneral ...'nun beyanı üzerine kendisine emirle alakalı nasıl bir işlem yapılması gerektiğini soran ...'e kendisine Sıkıyönetim kapsamında bir görev verilmediği için işlem yapılmaması emrini verdiği, gönderilen katılışlar belgesinin de geri çekilmesini istediği, muhtelif görüşmeleri yapan sanığın kızının büyük panik yaşadığını belirterek kendisini arayan eşinin talebi üzerine 00:29'da karargahı terk ettiği, öncesinde bağlı birliklerden gelen telefonlarda nasıl bir işlem yapmaları gerektiğini soran birliklere ne cevap vereceklerini kendisine soran binbaşı ...'a bu şartlar altında bir emir veremem dediği, saat 04:43'te kızının bir ziyarette bulunduğu, Sıkıyönetim atama emrinde askeri mahkemelere atandıkları anlaşılan üstteğmenler ... ve ... evinden ayrılarak karargaha geri döndüğü, saat 05:20'de kendisini arayan Korgeneral ... ile görüştüğü, sabah saatlerinde Orgeneral ...'ın emriyle Kara Kuvvetlerinden ast birliklere çekilen darbe karşıtı emirle uyuşacak şekilde darbe girişiminin başarısız olduğuna dair akıbet belli olduktan sonra Kurmay Başkanlığı makamını kullanarak Eğitim ve Doktrin Komutan vekili sıfatıyla ...'in isminin yazılı bulunduğu darbe karşıtı emri hazırlayarak ast birliklere çektiği, 16.07.2016 günü saat 12:00'da kendisinden Genelkurmay'da esir kalan arkadaşları için pide yaptıracağı bahanesiyle araç talep eden, darbenin planlayıcılarından mahrem sivil imam ...'ün okul arkadaşı olan ve darbeye iştirak ettiği tespit edilen öğretmen Üsteğmen...'ya araç verilmesini Albay ...'ten talep ettiği, ancak talebi inandırıcı bulmayan ve sakıncalı gören ...'in bu talebi kabul etmediği, normalde darbe girişimi gecesi yaşanan olayların 15-16 Temmuz'da cerideye işlenmesi gerekirken 18 Temmuz tarihinde sanki darbe girişimi gecesi darbeye karşı durmuş ve karargahta bulunarak darbe girişimine karşı mücadele etmiş gibi gerçeğe aykırı ceride düzenletmeye çalıştığı, ancak nöbetçi subayların bu duruma karşı direnç göstermesi üzerine bu durumun ortaya çıktığı;
Yine, sanık hakkında gizli tanık ...'ın, 1992-1993 yıllarında GATA’da öğretim görevlisi olan eniştesinin evinde sanığın cemaatçi olduğunu ismini hatırlamadığı bir kurmay yüzbaşıdan duyduğunu, kendisinin görevlendirildiği Malatya Kara Havacılık Alay Komutanı ... hakkında 2012 yılında yapılan bir soruşturmayla ilgili görüştüğü örgüt sorumlusunun soruşturmanın kapatılmasını istemesi üzerine kendisinin o tarihte Kara Havacılık Komutanı olan sanık ...’i kast ederek o neden kapatmıyor o da cemaatçi değil mi dediğinde örgüt sorumlusu olan abinin sustuğunu, bunun da söylediğinin doğru olduğu anlamına geldiğini, böylece ...’in örgüt üyesi olduğunu anladığı şeklinde beyanının bulunduğu,
3-Sanık ... yönünden;
Olay tarihinde Korgeneral rütbesiyle Eğitim ve Doktrin Komutanlığında Okullar Komutanı olarak görev yapan sanığın, Yurtta Sulh Konseyince gönderilen Sıkıyönetim direktifine ekli listede Eğitim ve Doktrin Komutanlığındaki mevcut görevine devam ettirildiği, kendisine bağlı askeri okul öğrencilerinin doğrudan darbenin icrai hareketlerine katıldığı halde anılan personelin konusu suç teşkil eden emre uymamaları hususunda sözlü ya da fiili herhangi bir aktif rol üstlenmediği, darbe gecesi Merasim sokaktaki askeri lojmanların bodrum katındaki kapıcı dairesinde sabah saatlerine kadar saklandığı, darbe girişimi akşamı darbe teşebbüsü kendisine bildirildiği halde Okullar Komutanı olduğundan bahisle durumun kendisini ilgilendirmediğini savunduğu, ancak önceki darbe girişimlerinde olduğu gibi 15 Temmuz 2016 tarihi darbe girişiminde de bir bölümü sanığın sorumluluğunda olan askeri öğrencilerin yoğun şekilde kullanıldığı, kişisel güvenliğini ön plana alarak saklanmayı tercih ettiği, girişime karşı çıkan asker ve sivil yöneticilerle irtibata geçmediği, ilk irtibat girişimlerinin ise darbe girişiminin başarısız olduğunun anlaşıldığı sabah saatlerinde olduğu;
Yine, sanık hakkında @... isimli/rumuzlu Twitter kullanıcısı tarafından 28.03.2016 tarihinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile bağlantılı olduğuna dair tweetler atıldığı, "Fetö ile bağlantılı general ve amiraller" başlığı altında yer alan paylaşımlarda sanıkla ilgili bölümde "bir korgeneral daha belirtelim ve geceyi sonlandıralım..... .... EDOK Muharebe Destek KOMUTANI ", "BAKALIM FETULLAH HOCA EFENDİNİZİN ŞAKULÜ NE HALE GELECEK...", "KORGENERAL ...'YA SORUYORUM!SİZ EĞİRDİR DAĞ KOM.OKL.K.NI İKEN ACABA KİMLERLE SIK SIK PİKNİK YAPTINIZ?.", "SAYIN ... DOKTORANIZI NEREDE YAPTINIZ...HOCANIZ KİMDİ?", "ACABA BU HOCA TUTUKLANAN REKTÖRMÜ İDİ..", "ESKİDEN CEMAATCİ DEĞİLDİNİZ, NASIL İNTİSAP ETTİNİZ?" şeklinde paylaşımlarda bulunulduğunun tespit edildiği,
B-SANIKLARIN HUKUKİ DURUMLARI:
1-Sanık ... ile ilgili olarak;
Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçundan hakkında mahkumiyet hükmü kurulan sanığın, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanıp, örgütsel faaliyet kapsamında icra edilen Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım eylemlerine ilişkin olarak;
Dosya kapsamı itibariyle, icra hareketlerinden önce örgütsel organizasyon içinde yer alarak darbe girişiminden haberdar olmak suretiyle suç işleme karar ve iradesine iştirak ettiği ve suçların işlenişine icrai bir hareketle katıldığı ikame olunup, tartışılan delillerle ispat edilemeyen sanığın, işgal ettiği askeri pozisyonun yüklediği yasal yükümlülüklerin zorunlu sonucu olan ve devlete sadakat borcunun, rütbesinin muktezası cümlesinden olarak, gerek vereceği emirlerle gerekse fiilen icraya koymak suretiyle, suç olduğu açıkça ortada olan Anayasal düzene karşı gerçekleşen girişimin engellenmesi şeklinde gerçekleştirilmesi beklenen sorumluluklarını yerine getirmemekten ibaret, zarar tehlikesi bakımından illi bir değer taşıdığında kuşku bulunmayan ihtimali eylemlerinin, mevcut deliller itibariyle elverişli nitelikteki icra hareketlerine katkı sunmakla birlikte, sunduğu katkı tek başına vahamet arz etmediği gibi fiilin işlenişi üzerinde müşterek hâkimiyet kurduğundan da bahsedilemeyeceğinden, suçun icrasına başlanmasından sonraki eylemlerinin, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelik olup (TCK madde 39/2-c), Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçu kapsamında kaldığının kabulünde isabetsizlik görülmemekle,
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, sanığın suçun icrasına başlanmasından sonraki eylemlerinin, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bir bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelik olduğundan, kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde suçun vasfının tayin edildiği, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı incelenen dosya kapsamına göre Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçunun sübutunun kabul edildiği ve bu kapsamda sanığın savunmalarının inandırıcı gerekçelerle reddedildiği anlaşılmakla;
Sanık müdafii ile katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 3713 sayılı Kanunun 3. maddesi gereğince mutlak terör suçlarından sayılan Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçundan hüküm tesis edilirken belirlenen temel cezada aynı Kanunun 5/1. maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafii ile katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeple BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılması gerektirmeyen bu hususun 5271 sayılı CMK'nın 303/1-c. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanıkla ilgili hükmün birinci fıkrasından sonra gelmek üzere ikinci fıkra olarak "3713 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1. fıkrası gereğince AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA” ibaresinin eklenmesi ile sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Sanıklar ... ve ... ile ilgili olarak;
Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçundan haklarında mahkumiyet hükmü kurulan sanıkların, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanıp, örgütsel faaliyet kapsamında icra edilen Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım eylemlerine ilişkin olarak;
Dosya kapsamı itibariyle, icra hareketlerinden önce örgütsel organizasyon içinde yer aldıkları hususunda her türlü kuşkudan uzak delil bulunmayan sanıkların, elverişli nitelikteki icra hareketlerine katkı sunmakla birlikte, sundukları katkının tek başına vahamet arz etmediği gibi fiilin işlenişi üzerinde müşterek hakimiyet kurduklarından bahsedilemeyeceğinden, zarar tehlikesi bakımından illi bir değer taşıdığında kuşku bulunmayan eylemlerinin, işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak (TCK madde 39/2-c) suretiyle Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçu kapsamında kaldığının kabulünde isabetsizlik görülmemekle;
Sanık ... ve sanıklar müdafiileri ile katılan T.C. Cumhurbaşkanlığının sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-Sanıklar hakkında TCK'nın 309. maddesi kapsamında ceza tayin edildikten sonra, eylemlerinin yardım olarak kabul edilmesi sebebiyle TCK'nın 39/1. maddesi gereği 15 yıldan 20 yıla kadar öngörülen hapis cezasının; Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK'nın 61/1. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca; suçun işleniş biçimi, işlendiği yer ve zaman, meydana gelen tehlikenin ağırlığı göz önünde bulundurulmak suretiyle, sanıkların yapmış oldukları görev, mesleki tecrübeleri, bulundukları makam, rütbeleri ve darbe girişimi gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri içinde garantör sıfatıyla kendilerinden bekleneni gerçekleştirmemeleri ile eylem ve faaliyetleri de dikkate alınarak; sanık ... yönünden üst sınıra yakın, sanık ... yönünden ise alt sınırdan makul şekilde uzaklaşmak suretiyle belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde uygulama ile eksik cezaya hükmedilmesi,
b-3713 sayılı Kanunun 3. maddesi gereğince mutlak terör suçlarından sayılan Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçundan hüküm tesis edilirken belirlenen temel cezada aynı Kanunun 5/1 maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık ... ve sanıklar müdafiileri ile katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerle BOZULMASINA, mevcut delil durumu, tutuklulukta geçirdikleri süre, atılı suç için kanun maddelerinde öngörülen ceza miktarı ve bozma nedenleri gözetilerek tahliye taleplerinin reddi ile sanıklar ... ve ...'in tutukluluk hallerinin DEVAMINA, dosyanın Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.