Esas No: 2021/13437
Karar No: 2022/328
Karar Tarihi: 18.01.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/13437 Esas 2022/328 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacılar tarafından Maliye Hazinesi ve Belediye Başkanlığı aleyhine açılan kadastro tespitine itiraz davasında, mahkeme çekişmeli taşınmazın imar-ihya edilip edilmediği ve ekonomik amaca uygun kullanılıp kullanılmadığına dair kesin bir tespit yapılmadığı gerekçesiyle davayı yeniden keşif yapılması ve uzman bilirkişilerden rapor alınmasını istemişti. Dava sonucunda, davacıların taşınmaza zilyetlik yoluyla iktisap edip tasarruf etmedikleri tartışmaları üzerine yapılan incelemeler sonucunda davanın reddine ve taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirmeler sonucunda davacıların lehine karar verilmiştir. Kararda, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi, TMK'nin 713. maddesi, HMK'nin Geçici 3. maddesi ve HUMK'un 428. ve 440/I maddeleri yer almaktadır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVALILAR : Maliye Hazinesi, ... Belediye Başkanlığı
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemece verilen önceki karar ... (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuş olup, bozma ilamında özetle "çekişmeli taşınmazın imar-ihya edilip edilmediği ve edilmişse yasada öngörülen şekil ve sürede ekonomik amaca uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı hususlarının kesin olarak tespit edilmediği ve yine Mahkemece, hava fotoğrafı incelemesinin yapılmadığı, ayrıca komşu taşınmazlara ilişkin kayıt ve belgeler getirtilerek bunlardan yararlanılmadığı belirtilerek, dava tarihi olan 30.11.1993 tarihinden 15-20-25 yıl öncesi zaman dilimi içerisinde çekilmiş farklı tarihlere ait stereoskopik hava fotoğrafları ve bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğraflarının istenilmesi, ayrıca çekişmeli taşınmazın çevresinde bulunan taşınmazların kesinleşme durumlarını gösterir şekilde kadastro tespit tutanaklarının onaylı örneklerinin, varsa tespit dayanağı belgelerin (tesisinden itibaren tedavülleri ile birlikte), hükmen tescil edilenlerin mahkeme dosyalarının ve tutanakları kesinleşmiş olanların kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının onaylı örnekleri getirtilerek dosya arasına konulması, bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri, taraf tanıkları ile üç ziraat ve ve bir jeodezi ve fotogrametri uzmanından oluşan bilirkişi heyetinin katılımıyla yeniden keşif yapılması ve bu keşifte, hava fotoğrafları üzerinden bilirkişilere bilimsel yöntemlerle (hava fotoğrafı ve memleket haritası ile kadastro paftası ölçeği harita çizim programları aracılığıyla eşitlenerek çekişmeli taşınmazın konumunun çevre parsellerle birlikte harita üzerinde gösterilmesi, hava fotoğrafları ile kadastro paftası çakıştırılıp stereoskop aletiyle) inceleme yaptırılarak, çekişme konusu taşınmazın öncesinin ne olduğunun ve davacı tarafça ne şekilde kullanıldığının belirlenmesine çalışılması, uzman ziraat mühendislerinden ayrıca, çekişmeli taşınmazın toprak yapısı ile komşu taşınmazların toprak yapısı mukayese edilmek suretiyle taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, yine raporda taşınmazın imar-ihyaya tabi yerlerden olup olmadığı, öyleyse bu işlemin tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmışsa dava tarihi ile tamamlanma tarihi arasında ne kadar süre geçtiği hususlarının ve taşınmazın taban suyunun yüksek oluşunun nedenlerinin açıklanmasının ve ayrıca rapora taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş, komşu taşınmazlar ile arasındaki sınırları gösterecek şekilde renkli fotoğraflarının eklenmesinin istenilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacılar ... ve ...’ın davasının kabulüne, çekişmeli 161 ada 11 parsel sayılı taşınmazın adı geçen davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacıların çekişmeli taşınmazı zilyetlik süresi bir insan ömrünü aşan eski zilyetlerinden devralarak malik sıfatıyla zilyet ve tasarruf ettikleri, tespit tarihinden geriye doğru 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle iktisap şartlarının davacılar lehine gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.
Şöyle ki; davacılar ... ve ... tarafından 30.11.1993 tarihinde TMK’ nin 713. maddesine dayalı olarak tapusuz taşınmazın adlarına tescili istemiyle dava açıldığı ve bilahare taşınmaz hakkında 2007 yılında tutanak düzenlenmesi nedeniyle davanın kadastro mahkemesine aktarıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda özetlenen bozma ilamında da değinildiği üzere, davacılar lehine zilyetlik yoluyla iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tescil davasının açıldığı 30.11.1993 tarihine göre belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Mahallinde 2017 tarihinde yapılan keşif üzerine düzenlenen 3 kişilik zirai bilirkişi raporunda, zirai manada taşınmazın imar ihyasının tespit tarihinden geriye doğru en az 30-35 yıl öncesinde tamamlanmış olduğu belirtilmekte ise de, imar ihyanın ne zaman tamamlandığı ve ekonomik amaca uygun kullanımın ne zaman başladığı hususlarının objektif ve en doğru biçimde hava fotoğrafları üzerinde yapılacak inceleme ile ortaya çıkacağı kuşkusuzdur. Harita mühendisi ve kadastro teknisyeni tarafından ortak olarak düzenlenen 06.11.2017 tarihli rapor ve ekinde bulunan 1975 ve 1986 tarihli hava fotoğrafları ile kadastro paftasının çakıştırılması suretiyle düzenlenen haritadan açıkça görüleceği üzere, taşınmazda çalık formunda ağaçların bulunduğu, tarımsal amaçla kullanıldığının en somut gerçeği olan taşınmazın sınırlarının 1975 tarihli hava fotoğrafına göre oluşmadığı, 1986 tarihli hava fotoğrafına göre kısmen (komşu taşınmazların tasarruf edilmesinden kaynaklı olarak) sınırların oluştuğu, ancak taşınmaz üzerinde yöreye özgü küçük bitki formlarının bulunduğu, diğer bir anlatımla ekonomik amacına uygun bir şekilde zilyet ve tasarrufun bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, davacılar lehine eldeki davanın açıldığı 30.11.1993 tarihinden geriye doğru imar ihyaya dayalı olarak 20 yıllık zilyetlikle iktisap süresinin dolmadığı, taşınmazın niteliği gereği sırf sahiplenmek iradesinin kazanmaya yeterli olmadığı gözetilerek, davanın reddine ve dava konusu taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, delillerin ve yasa hükümlerinin yanlış değerlendirilmesi ve özellikle dava tarihi yerine tespit tarihinin zilyetlik süresinin belirlenmesinde esas alınması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince ... ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 18.01.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.