![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2021/18001
Karar No: 2022/320
Karar Tarihi: 18.01.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/18001 Esas 2022/320 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, kadastro tespitine itiraz davasıdır ve taşınmazların orman sayılıp sayılmadığı ve davalının zilyetlikle edinme şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılmaktadır. Mahkeme, taşınmazların orman olmadığı ve davalının zilyetliğinin geçerli olduğuna karar vermiş ancak verilen kararın eksik bilirkişi raporu ile temellendirildiği ve gerekli keşif çalışması yapılmadığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Kanun maddeleri olarak; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi, Ek-5.maddesi, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17/2. maddesi, 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanun'u ile değiştirilen 14/2. maddesi ve 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gösterilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... İli Merkez İlçesinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Geçici 8'inci maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmalarında, ... Köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 10 ve 15 parsel sayılı 447,81 m2 ve 2.227,59 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, sırasıyla bahçe ve ahşap ev, ahır, samanlık, kuruluk, tandır ve arsası niteliğinde, davalı ... adına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine vekili, taşınmazların evveliyatı orman vasfında devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve davalı lehine zilyetlik yoluyla mülk edinme koşullarının gerçekleşmediğini ileri sürerek, kadastro tespitinin iptali ile taşınmazların Maliye Hâzinesi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davalı lehine zilyetlikle edinme şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine ve ... İli Merkez İlçesi ... Köyünde bulunan 102 ada 10 ve 102 ada 15 parsellerin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz davasıdır.
Taşınmazların bulunduğu yörede ilk tesis kadastrosu 766 sayılı Yasa hükümlerine göre yapıldıktan sonra 2015 yılında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi ile yenileme çalışması ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek-5.maddesi gereği orman kadastro çalışmaları yapılmış, orman kadastro çalışmaları 03.10.2015 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece, taşınmazın orman vasfında olmadığı ve davalı yararına iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmişse de, hükme esas alınan orman bilirkişi raporu ekinde hava fotoğrafı bulunmadığından rapor denetime elverişli olmadığı gibi, taşınmazların kullanım süresini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafı incelemesi olduğu halde, bu hususta rapor da alınmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, yöreye ait en eski tarihli ve tespit tarihinden 15-20-25 yıl önceki memleket haritası ve hava fotoğraflarının tamamı ile varsa amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise mahkeme karar örnekleri ilgili yerlerden getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi bilirkişi, bir ziraat mühendisi bilirkişi, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; zilyetlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; hakim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri ile uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp, orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmaz, çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli; taşınmazların gerçek eğimi klizimetre aletiyle ölçülerek, memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazların niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli; taşınmazların üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı ile taşınmazların imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar- ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazların ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve dava konusu taşınmazların 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17/2. maddesinde belirtilen orman içi açıklık vasfında olup olmadığını belirten müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalı; ayrıca keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim veya kimler tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmak suretiyle, dava konusu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı ve bu yolla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli; yerel bilirkişiler ve tanıkların beyanları arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; ziraat bilirkişisinden, taşınmazların evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden ise, keşfi takibe ve denetlemeye olanak verir rapor ve kroki düzenlemesi istenilmeli; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği ilgili tapu müdürlüğü ve kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanun'un 3.7.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanun'u ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 18.01.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.