14. Hukuk Dairesi 2020/3011 E. , 2020/5950 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.07.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; 42 parsel için karar verilmesine yer olmadığına, asıl dava ile birleştirilen 2014/2 Esas sayılı davanın kabulüne ve birleştirilen 2014/498 Esas sayılı davanın reddine dair verilen 27.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının maliki olduğu 51 parsel numaralı taşınmaz yararına davalılara ait 41, 42, 43, 44 ve 47 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir. Davacı birleştirilen Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/2 Esas, 2014/229 Karar sayılı dosyasında 48 ve 49 parsel sayılı taşınmaz maliklerine husumet yöneltirken; birleştirilen Samsun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/498 Esas-2015/136 Karar sayılı dosyasında ise ölü hissedar ... mirasçılarına husumet yöneltmiştir.
Davalılardan ... davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “Davacı tarafından asıl dava dosyasındaki 41, 43 ve 44 No"lu parsel malikleri hakkındaki dava ile yine mahkemenin asıl dosyası ile birleştirilen Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/498 Esas sayılı dosyasında ölü davalı ..."in mirasçılarına karşı 41 No"lu parselden davacı lehine geçit hakkı verilmediğinden belirtilen parsel maliki davalılara yönelik açılan davanın reddine, davacı asıl dava dosyasında 42 parselden geçit hakkı taleplerini atiye bırakmış olduklarından buna göre bu parsel yönünden esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafın asıl dava ile (47 parsel yönünden) birlikte açıp mahkemenin bu dosyası ile birleştirilen 2014/2 Esas sayılı dosyası (48 ve 49 parseller yönünden) davasının kabulü ile, davacının malik olduğu 51 No"lu parsel lehine davalıların malik oldukları 47, 48 ve 49 parseller aleyhine, 30/06/2015 havale tarihli rapor ve krokisinde 3 No"lu güzergah olarak turuncu renk gösterdikleri, 47 No"lu parselde 844.31 m2 ile 48 No"lu parselde 517.60 m2 ile 49 No"lu parselde 155.10 m2 olarak geçen kısım üzerinde geçit hakkı tesisi ile tapuya tesciline” karar verilmiştir.
Hükmü, davalılardan ... temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyacı veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nisbi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Geçit ihtiyacı olan kişi davasını öncelikle taşınmazların mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana yöneltmelidir.
Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken, aleyhine geçit kurulan taşınmazın kullanım bütünlüğü bozulmamalıdır. Taşınmazın kullanım bütünlüğünün bozulmasının zorunlu olduğu hallerde bu husus gerekçelendirilerek geçit hakkı tesisi edilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak, özellikle tarım alanların nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu miktarı aşan bir yol verilecekse bunun gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliğine uygun atanacak bilirkişiler aracılığı ile objektif kriterler esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel hükümden önce depo ettirilmeli, şayet dava tarihi ile hüküm tarihi arasında taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş ve bu sürede de geçit için öngörülen bedel davanın daha başında belirlenmişse, bu bedelin ödenmesine karar verilmesi halinde, mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olunacağı durumlarda hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak davranışları önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tesbiti yapılmalıdır. Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3. maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; dosya içerisindeki 25.06.2015 tarihli fen bilirkişi raporu incelendiğinde mahkemece tercih edilen turuncu renk ile gösterilen 3 No"lu geçitin, güney istikametindeki yola ulaşamadan bir kuru dere tarafından kesintiye uğradığı görülmüştür. Geçidin kadastral yola bağlanacak şekilde tesis edilmesi gerekirken kadastral yoldan önce bulunan kuru dereye bağlanmış olmakla kesintisizlik ilkesi ihlal edilmiştir. Geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi gereğince davacıya ulaşım sağlayacak olan geçitin herhangi bir engelle karşılaşmadan genel kadastral yola ulaşması gerekir. Öte yandan, geçit eninin bilirkişi raporunda yukarıdaki ilkelere aykırı olarak 5 metre olarak belirlenmesi ve bunu ilişkin açıklama yapılmamış olması da doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece yukarıda değinilen ilkeler gözönüne alınarak geniş pafta getirtilmek suretiyle genel kadastral yola kesintisiz bağlanacak şekilde geçit eninin de gösterildiği uygun alternatiflerin belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.10.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.