
Esas No: 2013/11877
Karar No: 2014/6069
Karar Tarihi: 14.05.2014
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/11877 Esas 2014/6069 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : MANİSA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/06/2009
NUMARASI : 1987/132-2009/230
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı A.. D.., H.. Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında iskan kayıtlarına dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; davaya konu yerin uzun bir müddet Gediz nehri altında kaldığı ve tapulamaya tabi tutulduğu, öncesinin tapulu olup olmadığına da bakılmaksızın, iskanen verilen hakların son bulacağı, Gediz nehrinin eski yatağına çekilmesinden sonra ise, hak düşürücü süre içerisinde bir talepte bulunulmadığı, zilyetliğin başladığı 1970 yılından itibaren dava tarihine kadar da 20 yıllık kazandırıcı zilyetlik süresi dolmadığı, davaya konu yerin halen Gediz nehri etki alanı içerisinde olup, zilyetlikle kazanılamayacak nitelikte devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu gerekçeleri ile davanın reddine ve davanın sonucuna göre diğer mirasçıların muvafakatlarının alınması ya da terekeye mümessil tayini cihetine gidilmesine gerek olmadığına karar verilmiştir. Davacı A.. D.., murisi Ali adına olan tapu kaydına ve zilyetliğe dayanarak tüm mirasçılar adına tescil istemi ile dava açmış, davalı olarak Hazine yanında diğer mirasçılar S.. E.. ve müştereklerini göstermiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 640. maddesi uyarınca tereke adına açılıp takip edilen davaları ya tüm mirasçıların birlikte açmaları, ya da tüm mirasçıların açılan davaya muvafakatlarının sağlanması veya davanın terekeye mümessil tayin edilerek sürdürülmesi zorunludur. Davacı dışındaki mirasçıların davada davalı olarak gösterilmesi, mirasçıların davaya katıldıkları anlamına gelmeyeceği gibi, davaya muvafakatları olduğu anlamına da gelmez. Hal böyle olunca, davada yer almayan diğer mirasçıların yöntemine uygun bir biçimde muvafakatlarının alınması, bu mümkün olmadığı takdirde TMK"nın 640. maddesi uyarınca miras ortaklığına bir temsilci atanarak onun huzuruyla yargılamaya devam edilmesi, dava şartı yerine getirildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen yerel bilirkişiler ile fen bilirkişisi huzuru ile keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında davacının dayandığı tapu kaydının kapsamı yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile belirlenmeli, fen bilirkişisinden keşfi izlemeye elverişli ve denetime açık gerekçeli rapor alınmalı, kadastrodan önce oluşan tapu kayıtlarının kadastro çalışmalarından sonra, işleme tabi kayıt özelliğini kaybedeceği ancak bu durumun tapu kayıtlarının delil olma özelliğini ortadan kaldırmayacağı göz önüne alınarak sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 14.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.