(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2016/30384 E. , 2020/3842 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin ... Devlet Hastanesinde 01.05.1997 tarihinde işe başlamış olup bu tarihten 30.12.2011 tarihine kadar aralıksız ve kesintisiz olarak çalışmasına devam ettiğini ve 30.12.2011 tarihinde emekliliğe hak kazandığını öne sürerek bu tarih itibariyle kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle temyiz nedenlerine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında davacının emeklilik nedeniyle iş sözleşmesinin son bulduğu tarih, kıdem tazminatına yürütülecek faizin başlangıç tarihi ve davacının ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktalarında uyuşmazlık bulunmaktadır. ... Devlet Hastanesinde değişen alt işverenler nezdinde teknik eleman olarak çalışmış olan davacı, çalışmasının 1.5.1997-31.12.2011 tarihleri arasında olduğunu ve iş sözleşmesinin emeklilik nedeniyle son bulduğunu iddia etmiştir.Mahkemece, davacının 31.12.2011 tarihinde iş sözleşmesinin emeklilik nedeniyle son bulduğu kabul edilerek hesaplanan kıdem ve ihbar tazminatı hüküm altına alınmıştır.Dosya içerisinde bulunan SGK kayıtları ve sigortalı hizmet dökümü cetveli incelendiğinde; davacının 01.05.1997-04.10.2009; 1.11.2009-31.12.2011, 1.1.2012-1.2.2012 tarihleri arasında davalı asıl işveren bünyesinde çalıştığı,davacının dava dışı 1100719 işyeri sicil numaralı ...-...Ltd. Şirketi tarafından 4.10.2009 tarihinde “kod 8: emeklilik” nedeniyle çıkışının yapıldığı; davacı tarafından 4.8.2009 tarihinde tahsis talebinde bulunulduğu ve davacıya 21.1.2010 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı görülmektedir. Dava, 20.04.2015 tarihi itibariyle 31.12.2011 tarihinde iş sözleşmesinin emeklilik nedeniyle son bulduğu iddiasına dayalı olarak açılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde, davacının 4.10.2009 tarihinde son bulan çalışması bakımından çalıştığı işyerinin hem dava dışı ....Ltd.Şti. olarak hem de dava dışı ...şirketi olarak çelişkili şekilde belirtildiği, ayrıca az yukarıda ifade edildiği üzere bu dönem için dosya içerisinde bulunan işten ayrılış bildirgesine göre ...-...Ltd. Şirketi tarafından “kod 8: emeklilik” nedeniyle davacının çıkışının SGK’ya bildiriminin yapıldığı görülmektedir. Davacının dava tarihi itibariyle davalı asıl işveren bünyesinde devam eden bir çalışması olmamasına karşın, kıdem tazminatı talebinin emeklilik nedeniyle iş sözleşmesinin son bulduğu tarihe kadar olduğu ve 31.12.2011 tarihi itibariyle sona eren bir çalışma bulunmadığı dikkate alındığında, talep ile bağlı kalınarak davacının emeklilik tarihinin netleştirilmesi ve koşulların varlığı halinde bu tarihe kadar kıdem tazminatının hesaplanması gerekmektedir.
Diğer yandan, kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi halinde bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği 1475 sayılı Kanun"un 14/11. maddesinde öngörülmüştür. O halde faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde 1475 sayılı Kanun"un 14/3. maddesine göre işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarih olmalıdır. Bu nedenle, kıdem tazminatına yürütülecek faizin başlangıç tarihinin fesih tarihi mi yoksa dava tarihi mi olduğu hususu da emeklilik tarihinin netleştirilmesine göre yeniden değerlendirilmelidir.Ayrıca; iş sözleşmesinin emeklilik nedeniyle son bulması gerekçe gösterilerek kıdem tazminatı talep edildiği, 31.12.2011 tarihi itibariyle çalışmanın devam ettiği ve 01.02.2012 tarihi itibariyle de tanık anlatımlarına göre iş sözleşmesine yine davacı tarafından son verildiği dikkate alındığında, iş sözleşmesine kendisi tarafından son verilen davacının haklı bir nedeni bulunsa dahi ihbar tazminatına hak kazanamayacağı gözetilerek ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile talebin kabulü hatalıdır.
3- Taraflar arasında davacının hak kazandığı ancak kullandırılmayan yıllık ücretli izin süresi olup olmadığı konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı Kanun"un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.Somut uyuşmazlıkta; öncelikle, az yukarıda açıklandığı üzere iş sözleşmesinin emeklilik nedeniyle son bulduğu tarih belirlenerek; davacının talebi, işyeri devri kuralları(makul süreyi aşan kesinti olup olmadığına göre davacının davalıya ait işyerinde dava dışı alt işverenlerde çalıştığı dönemler belirlenmek suretiyle) ve zamanaşımı gözönünde tutularak yıllık ücretli izin alacağı yeniden hesaplanmalıdır. Örneğin, iş sözleşmesinin 4.10.2009 tarihinde emeklilik nedeniyle son bulduğunun tespiti halinde, 4.10.2009-1.11.2009 tarihleri arasında makul süreyi aşan kesinti olduğundan, davacının sonraki tarihli çalışması yeni bir iş sözleşmesine dayalı olarak kabul edilerek; 1.5.1997-4.10.2009 ve taleple bağlılık nedeniyle 1.11.2009-31.12.2011 (1.2.2012 tarihinde iş sözleşmesinin son bulduğu dikkate alınarak) tarihleri arasındaki dönemler için yıllık ücretli izin alacağı ayrı ayrı hesaplanmalı, dava ve ıslah tarihine göre bu alacağın ayrı ayrı hesaplama dönemlerinde zamanaşımına uğrayıp uğramadığı değerlendirilmelidir.) Kabule göre ise; davacının davalıya ait işyerinde çalıştığı kabul edilen süreye göre hak ettiği yıllık ücretli izin süresinin 240 gün olduğu, sadece 2004 yılı Temmuz ayında 7 gün izin kullandığı kabulü ile 233 gün için alacak hesabı yapılmıştır. Ne var ki; davacının kabul edilen çalışma süresi sadece 2004 yılında 7 gün yıllık ücretli izin kullanması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, hakimin 6100 Sayılı HMK’nın 31. maddesinde düzenlenen davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; mahkemece, davacı asilin çalışma süresi boyunca ücretli izin kullanıp kullanmadığı, kullanmış ise kaç gün yıllık ücretli izin kullandığı konusunda beyanı alınmalı bundan sonra sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre bir karar verilmelidir.
4- 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 13/j maddesi Genel Bütçeye dahil idarelerin bu Kanunun 1 ve 3 sayılı tarifelerine giren bütün işlemlerinin harçtan müstesna olacağı belirtilmiştir. Buna göre; davalı idarenin harçtan muaf olduğunun gözetilmemesi de isabetli olmamıştır.
5- Mahkemece hüküm altına alınan alacakların “net” mi yoksa “brüt” tutarlar mı olduğunun hüküm yerinde açıkça belirtilmemesi de infazda tereddüt yaratır mahiyette bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, 27.02.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.