11. Hukuk Dairesi 2020/1754 E. , 2020/6004 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce bozmaya uyularak verilen 15.01.2020 tarih ve 2019/329 E. - 2020/38 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesinin davacı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketlere istediği an geri alabileceği taahüdüyle 52.070 euro yatırdığını, karşılığında kendilerine ortaklık durum belgesi verildiğini, kendilerine herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalıların faaliyetlerinin mevzuata aykırı olduğunu, davalılar hakkında dolandırıcılık suçlamasıyla dava açıldığını, davalıların zararlarından sorumlu bulunduğunu ileri sürerek, şirkette ortaklığının bulunmadığının tespitini, müvekkilinden tahsil edilen bedelin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirketler vekili, davacı ile müvekkil şirketler arasında ortaklık ilişkisi bulunduğunu, 6762 sayılı TTK"nın 329. ve 405. maddeleri uyarınca hisse bedellerinin iade edilmesinin mümkün olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili; husumet ve zamanaşımı definde bulunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, 05.12.2019 tarihinde; 7194 sayılı Yasa"nın 41. maddesiyle; 3332 sayılı Yasa"ya "31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır." şeklinde geçici 4.madde eklendiği, halen derdest olan bu davaya da uygulanması gereken anılan kanun kapsamında olan davalı ...Ş."ye yapılan ödemelerin, pay karşılığı yapıldığının kabul edilmesi, ortaklık ilişkisinin kurulmuş sayılması ve ortaklık ilişkisinin kurulmadığının iddia edilemeyecek olması nedeniyle davacı ile davalı ...Ş. arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulduğu ve yine kanun gereği dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilerek, yargılama gideri ile maktu vekalet ücretinin ortaklık üzerinde bırakılması gerektiği, anılan yasal düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu ve bu nedenle Anayasa Mahkemesine başvurulmasına yönelik davacı yanın talebinin uygun görülmediği, davalı şirket veya şirketlerin eski ve/veya halen yöneticilerinden olan davalı gerçek kişi ... yönünden yapılan değerlendirmede 7194 sayılı Kanun gereğince davacı taraf ile davalı şirket arasındaki ilişki kanun gereğince ortaklık ilişkisi sayıldığından artık şirket yöneticisinin sorumluluğuna gidilemeyeceğinden davalı gerçek kişi hakkındaki dava hakkında da bir karar verilmesine yer olmadığı gerekçesiyle, 7194 Sayılı Kanun"un 41. maddesi ile 25.03.1987 tarihli ve 3332 Sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna eklenen geçici 4. maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin ve davacı taraf lehine maktu vekalet ücretinin davalı şirketten tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 152. maddesi ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesi gereğince Anayasaya aykırılık itirazlarının ciddi bulunmamasına ve davacı vekilinin; 7194 sayılı yasanın 41.maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4.maddesi gereğince dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermekle yetinilmesi gerekirken, zamanaşımı def’inin incelenmesinin sonuca etkili olmamasına göre de davalı şirket vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ve davalı şirket vekillerinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harçları peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 23.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.